02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Biz Ankaralılar için 27 Aralık 1919 tarihinin önemi büyüktür. 27 Aralık, Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye üyelerinin Dikmen sırtlarından Ankara’ya geldiği gündür.

Anadolu’nun ortasında çorak, bakımsız, kerpiç evli, dar sokaklı küçük bir kent. Dış dünya ile tek bağlantısı bir demiryolu. Milli Mücadele’nin başlarında Ankara, halkının çoğu Müslüman Türklerden oluşan bir kenttir.

“Ankara hükûmet merkezidir ve ebediyen hükûmet merkezi kalacaktır.” (Mustafa Kemal)

27 Aralık, Ankaralıların en önemli iki gününden biridir. Mustafa Kemal’in Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Heyet-i Temsiliye ile birlikte Ankara’ya geliş günüdür. (1919). Diğeri de Ankara’nın başkent oluşudur. (13 Ekim 1923)

Ankara denince “memur şehri” denilip geçilir. Gerçekten öyle mi? Ankara yalnızca “memur şehri” mi?

Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yaşamış bir kent Ankara. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyişiyle, “Uzun tarihi şaşırtıcı terkipleri ile doludur.” Ankara’nın yıldızı, başkent olduktan sonra parlar. Türk edebiyatına yön veren bir “edebî muhite” dönüşür.

“...İnsan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğilimine

Konya’nın beyaz

Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir

Denize benzer ki dalgalıdır bakışları...” (Mendilimde kan sesleri, Edip Cansever)

Necati Tonga, “Bir Edebî Muhit Olarak Ankara" başlıklı doktora tezinde, 1923-1980 yılları arasındaki Ankara’nın kültürel atmosferini anlatıyor. Koç Üniversitesi Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Merkezi tarafından “Ankara Araştırma Ödülü”ne değer görülen tez kitap haline de geldi. (Çolpan Kitap. 2019)

Tonga, 429 sayfadan oluşan kitabında başkentin edebiyat haritasını çıkarıyor.

O MECLİS, ŞİMDİKİNE BENZEMİYOR!

İlk beş yasama döneminde (1920- 1939) Meclis’te çok sayıda aydın, sanatçı, gazeteci görüyoruz:

Ruşen Eşref Ünaydın, Mehmet Âkif Ersoy, Sâmih Rıfat Yalnızgil, Falih Rıfkı Atay, Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ebubekir Hâzım Tepeyran, Mehmet Emin Yurdakul, Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Fazıl Ahmet Aykaç, Halil Nihat Boztepe, Abdülhak Hamid Tarhan, Ahmet Rasim Arık, İbrahim Alâaddin Gövsa, Celal Sahir Erozan, Aka Gündüz, Memduh Şevket Esendal, Yusuf Akçura, Veled Çelebi İzbudak, Ali Canip Yöntem, Ahmet İhsan Tokgöz, Hüseyin Cahit Yalçın, Hasan Âli Yücel, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Mehmet Fuat Köprülü, Yunus Nadi Abalıoğlu, Celal Nuri İleri, Hakkı Tarık Us, Mehmet Asım Us.

1946’dan sonra çok partili sisteme geçişten sonra sayıları azalmakla birlikte şairli-yazarlı Meclis geleneğinin sürdüğü görülüyor. 1946-50 yılları arasında 40 şair ve yazar milletvekili olarak görev yapıyor:

Falih Rıfkı Atay (CHP), Hıfzı Oğuz Bekata (CHP). Memduh Şevket Esendal (CHP), Behçet Kemal Çağlar (CHP), Kemalettin Kamî Kamû (CHP). Hamdullah Suphi Tanrıöver (CHP), Hüseyin Cahit Yalçın (CHP). İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Yusuf Ziya Ortaç (CHP), Orhan Seyfi Orhon (CHP), Ethem İzzet Benice (CHP), Suut Kemal Yetkin (CHP), Faruk Nafiz Çamlıbel (DP), Fuat Köprülü (DP).

Çinçin'in hani nerde

Fal bakan bacıları

Nerde Hacı Bayram'ın

Günlük duacıları

Nerede gecelerin

Seyyar bozacıları

Gece ahlak masası

Basmış Tabarin Bar'ı

Nerde Altmış Yetmişler

Ne tarafa gitmişler?" (Halil Soyuer)

'GARİP' BURADA DOĞDU

Türk şiirinde "Garip" akımının, bir başka deyişle "Birinci Yeni"nin kurucuları Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday Ankara'da yetiştiler, ilk eserlerini bu kentte ürettiler.

Orhan Veli ile Oktay Rifat Ankara Atatürk Lisesi mezunudurlar, Melih Cevdet ise Gazi Lisesi.

Gazi'nin edebiyat öğretmeni Cahit Külebi'dir. Dil Bilgisi derslerine büyük dil uzmanı Agop Dilaçar girer.

Can Yücel de Atatürk Lisesi’nden yetişmiştir.

YA İKİNCİ YENİ?

Cemal Süreya, İlhan Berk, Ece Ayhan, Turgut Uçar, Muzaffer Erdost, Sezai Karakoç da Ankara'da yetişmiştir.

"Garip"ten öncesine dönelim. Hasan Ali Yücel, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Oktay... Onlar da ilk ürünlerini Ankara'da verdiler.

Attila İlhan en güzel şiirlerini Ankara'da yazdı.

Vecihi Timuroğlu, Metin Altıok, Tahsin Saraç, Gülten Akın, Özdemir İnce, Ahmet Erhan, Ahmet Telli, Behçet Aysan, Hasan Hüseyin nerede yaşadılar ve yaşıyorlar?

Peki ya Ceyhun Atuf Kansu!

Bunlar yalnızca "Ankaralı" edebiyatçılarımız.

Devlet ve özel tiyatroların unutulmaz sanatçıları, müzik insanlarımız, bilim adamlarımız...

İpek Yolu'nun tarihe karışmasından sonra, Anadolu'nun ortasında, kendi kaderine terk edilmiş bir bozkır kasabasından çıkmadı yukarıdaki şairler, edebiyatçılar. Onlar Kemalist Devrim'in çocuklarıdır. Ankara'yı bir "şairler kenti" yapan da bu devrimdir.

MİLLİ MÜCADELEDE DÖNÜM NOKTASI

Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi, Milli Mücadele’nin seyri açısından önemli bir dönüm noktasıdır. 104 yıl önce Mustafa Kemal, Ankara’nın köylerinden ve kasabalarından akın akın gelen binlerce atlı ve yaya seymenin oluşturduğu “Seymen Alayı” ile Ankaralılar tarafından sevgi seli içinde karşılandı.

“Seymen Alayı”, sadece bir karşılama töreni değil, aynı zamanda Milli Mücadele’ye önderlik edecek yeni bir liderin, Ankara halkı ve seymenler tarafından seçilmesi anlamını da taşımaktadır. Ankara’nın efelerine “seymen” denir.

Heyet-i Temsiliye Ankara’ya geldiğinde şehrin nüfusu 20 bin civarındadır. Nüfusun yüzde 90’ı tarımla uğraşır. Üretilen en önemli ticaret malı tiftiktir (keçi yünü).

NEDEN ANKARA?

Mustafa Kemal’in Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra Milli Mücadeleyi yönetecek kent olarak Ankara’yı seçmesinin çeşitli nedenleri vardır. Bu nedenlerin başında Ankara’nın merkezî konumu gelmektedir. Ankara, stratejik yollar üzerinde bulunan bir kenttir. İşgal altında bulunan yerlere yakındır. Karadeniz’de İnebolu, Akdeniz’de Antalya limanları ile bağlantı imkânına sahiptir. Demiryolu ve telgraf şebekesi vardır. Düşmanın ulaştığı Geyve Boğazı, Kütahya ve Afyon gibi önemli yerlerle de demiryolu bağlantısına sahiptir. Ankara’da Ali Fuat Paşa (Cebesoy) komutasındaki 20. Kolordu bulunmaktadır.

NAZIM HİKMET’İN DAYISI

Mustafa Kemal daha İstanbul’dayken Ali Fuat Paşa’ya “Bu kolordunun (20. Kolordu) başında bulunmalısın, bundan sonra ehemmiyetli şeyler olacaktır. Kolorduna hâkim ol. Etrafına emniyet ver. Hele halk ile yakın temas et” demesi önemlidir.

Ali Fuat Cebesoy, Mustafa Kemal’in Harp Okulu'nda sınıf arkadaşıdır. Nazım Hikmet’in (annesinin teyze oğlu) dayısıdır. Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi gelecekteki kaderini belirleyecektir.

Cebesoy, Türkiye'nin işgali sırasında İzmit'ten Ankara'ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açma emrini vererek Kurtuluş Savaşı'nı fiilen başlatan ilk komutandır.

Cebesoy Ankara’nın önemini şöyle açıklamaktadır:

“Mustafa Kemal Paşa’nın ve benim görüşüme göre, Ankara her türlü teşkilata, birliğe ve hareket başlangıcına müsait stratejik bir mevki idi. İstanbul Hükümeti ve İngilizlerden evvel buranın tarafımızdan tutulması en büyük emelimizdi. Eğer İstanbul’da verdiğimiz karardan haberdar olsalardı, bu nakle (20. Kolordu’nun Ankara’ya nakli) katiyyen yanaşmazlardı.”

Ankara, savaş boyunca en fazla subay ve er şehit veren bir vilayet olacaktır.

ANKARALILARIN TUTUMU

Mustafa Kemal, Ankaralıların Milli Mücadele’deki tutumunu şöyle anlatır:

“İstiklal Mücadelesi tarihinde Ankara namı en aziz bir mevkii muhafaza edecektir. Bazılarımız iktihamı (göğüs germeyi) hemen gayrimümkün zannedilen bu müşkilat karşısında sizler bir dakika tereddüt etmediniz. Üç sene mukaddem (önce) Sivas’tan Ankara’ya ayak bastığım zaman bir misalini geçen gün dahi göstermiş olduğunuz samimi ve kalbi tezahürat ile beni kollarınız arasına aldınız. O zaman gösterdiğiniz bu vatani cesaret sayesinde ecnebi müdahalesiyle İstanbul’da kapatılmış olan Meclis-i Mebusan’ın daha vasi (geniş) bir salahiyet ve şanı milliyet layık bir istiklal ile Ankara’da açmak mümkün oldu. Büyük Millet Meclisi sizin muhiti hamasetinizde biperva (korkusuzca) istiklal mücadelesine devam edebilmiştir. Binaenaleyh, Ankara, hemşehrilerimizin bu istiklali vatan mücadelesinde ayrı bir hisse-i şerefi vardır.”

O HEYETTE KİMLER VARDI?

Heyet-i Temsiliye, 18 Aralık 1919 günü Sivas’tan yola çıktı. Kayseri-Hacı-Bektaş-Mucur-Kırşehir-Karaman-Beynam üzerinden, 27 Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra Ankara Dikmen sırtlarına gelindi. Kayseri ve Mucur’da birer gün kalınmış, yedi gün yolda geçmiştir.

Ankara’ya gelen heyette şu isimler yer almaktadır: Mustafa Kemal, Rauf (Orbay) Bey, Heyet-i Temsiliye istişari üyesi Ahmet Rüstem ve Yaver Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer); Heyet-i Temsiliye üyesi Mazhar Müfit (Kansu) ve Hakkı Behiç, Sivas Kongresi delegesi İbrahim Süreyya (Yiğit), Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Hüsrev (Gerede).

MAZHAR MÜFİT ANLATIYOR

Mazhar Müfit (Kansu), heyetin Ankara’ya gelişini şöyle anlatır:

“O sabah ajanslar ile Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği haberi herkesi bildirildiği gibi, bir taraftan da sabahtan itibaren davullar ve zurnalarla bütün Ankara halkı karşılamaya hazırlanmıştı. Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı. Ve köylerden birçok atlı ve kağnı arabalarıyla binlerce halk Ankara’ya gelmiş; öğleye doğru ‘geliyor’ diye tellallar bağırmış, seçilen atlı alayı Ulucanlar’dan Hacıbayram Camii’nin önünde toplanarak dini tören yapılmış; yedi yüz piyade, üç bin atlıdan teşekkül eden bir seymen alayını Ankara’da bulunan dervişler takip ediyor. Bunların arkasında bütün esnaf ve ondan sonra da okul öğrencileri yürüyorlar. Okul öğrencileri İstasyon Caddesi’ne, seymen alayının bir kısmı Dikmen bağlarına, bir kısmı Çankaya bağlarına, Kızılyokuş eteklerine ve diğer bir kısmı da istasyon yoluna dizilmişti. Jandarma ve yirmi kadar polis de burada idi. Halkın bir kısmı Namazgâh tepesine ve diğer kısmı Yenişehir’in bulunduğu yerlere ve İstasyon yoluna sıralanmışlardı.

“Ankara şehri namına karşılama heyetinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti azasından Müftü Hoca Rıfat Efendi, Binbaşı Fuat Bey, Kınacızade Şakir Bey, Aktarbaşızade Rasim Bey, Toygarzade Ahmet, Ademzade Ahmet, Hatip Ahmet, Kütüpçüzade Ali, Hanifzade Mehmet, Bulgurzade Tevfik Beyler vardı. Dikmen bağlarının eteğinde bir çeşmenin önünde Eskişehir Mebusu Emin (Sazak) ve Ankara eşrafından Naşit Efendi ve arkadaşları bekliyordu. Yirminci Kolordu Kumandam Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip Bey, Eymir Gölü’ne yani Gölbaşı’na kadar gelmişlerdi. Biz tam, üçü on geçe Kızılyokuş’tan iniyorduk. Yolda Paşa’ya yetiştiğimizde Paşa, Rauf Bey’le beni otomobiline almıştı. Oradan başlayan karşılamada ‘yaşa’ sesleri, alkışları arasında ilerlemekte idik…

“Otomobillere binerek, bize tahsis edilen, şehrin dışındaki Ziraat Mektebine gittik. Bir tepe üzerinde olan bu bina bize hayli müddet karargâh vazifesini yaptı. Ali Fuat Paşa hepimize birer oda tahsis etmiş, isimlerimiz odaların kapısına yazılmış ve hastabakıcılarla hizmetçiler konulmuş, istirahatımız temin edilmişti… Hizmetçi kadın, Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış bir kâğıt getirdi. Bu bir müsvedde olup imzalanacaktı. Bu müsvedde Ankara’ya varışımızı bütün teşkilata bildiren bir telgraftı. Şöyle yazılmıştı: ‘Sivas’tan Kayseri yoluyla Ankara’ya hareket eden Heyet-i Temsiliye güzergâhta ve Ankara’da, büyük milletimizin sıcak ve samimi tezahüratı vatanseverlik içinde bugün şehre geldi. Milletimizin gösterdiği bu birlik ve kararlılık örneği, memleketimizin geleceğine güven konusundaki inançları sarsılamaz bir şekilde güçlendirici niteliktedir. Şimdilik Heyet-i Temsiliye’nin merkezi Ankara’dadır. Saygılar sunarız Efendim! Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal."

Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi - Resim : 1
Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 27 Aralık 1954 yılındaki kutlamaları. Araçta arkada solda büyükbabam Ali Dinçkal, önde kucakta Hikmet Çiçek! (Atatürk'ün Ankara'ya geliş kutlaması 27 Aralık 1954)

Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi - Resim : 2

ANKARALI OLMAK

Kimdir bu Ankaralılar? Ankaralı diye kime denir? Anlatalım.

Eğer Kızılay'da Büyük Sinema'da TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ı dinlediyseniz…

Sinemanın üstünde Sergi Kitabevi’nden Che Guevara’lı kağıtlara sarılı kitap aldıysanız. Kitabevinin sahibi Erdal Öz’ün sonradan bu ambalaj kağıtları yüzünden 12 Mart döneminde tutuklanarak yargılandığını biliyorsanız…

Aynı pasajın altında Haydar’ın sosislisini yiyip, Piknik’te bira içip, ilk kez hardalın tadına baktıysanız…

Buluş, Sakarya, İpek, Çiçek gibi açık hava sinemalarını, Ulus ve Ankara sinemalarını hatırlıyor, oralarda film seyrettiyseniz...

TRT’nin Arı Stüdyoları’nın daha önce Arı Sineması olduğunu biliyorsanız…

Şimdi Cebeci stadının olduğu yerde kiralık bisiklete bindiyseniz… Bu meydanda siyasal parti mitinglerini izlediyseniz.

Hacettepe’nin hastanesiz halini, parkın havuzundaki “işeyen çocuk” heykelini görmüşseniz… Anneniz sizi pikniğe diye Hacettepe’ye götürdüyse. Hacettepe’li Kabadayı Mehmet’in Hergele Meydanı’nda Kürt Cemali’yi vurduğunu biliyorsanız…

29 Nisan’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin duvarlarındaki kurşun izlerinin nasıl açıldığını, Gazi Osman Paşa Marşı’nı… Talat Aydemir’in darbe girişimini, Ankara üzerinde jetlerin uçuşunu yaşadıysanız…

Dikmen’e giderken, "ulan buralar da Allah’ın dağı be" dediyseniz...

Hava kirliliğinden dolayı okullarınız tatil edildiyse…

Kurtuluş Parkı’nın park olmadığı zamanları, Hatip Çayı’nın (Bokludere) kentin ortasından geçtiğini biliyorsanız…

“Piyasa vakti” Kızılay’da turladıysanız, Parisyen’in, Milka’nın ilk halini, serçelerin cıvıltılarını, “Gökdelen”siz günleri, Şimdi AVM’nin yükseldiği köşede iki katlı, havuzlu Kızılay Genel Merkezi binasını gördüyseniz…

Bahçeli gibi uzak bir semte sadece o civarda oturan bir arkadaşı ziyaret etmek için gittiyseniz. Emek mahallesinin olmadığı günleri görmüşseniz…

FKF’nin eylemlerine, “Fruko” denilen toplum polisiyle çatışmalara katıldıysanız. Birinci Meclis’in işgalini, Amerikan Haberler Merkezi baskınını, 29 Nisan mitinglerini, Komer’in arabasının yakılışını, Emek İş Bankası soygununu biliyorsanız… Kızılay Meydanı’nda İşçi-Köylü gazetesi sattıysanız…

Kuğulu Park’ın bölünmeden önceki halini, Sheraton’un, Hilton’un yerlerindeki üzüm bağlarını gördüyseniz…

Şehirlerarası otobüse önce Etlik'ten, sonra da Ulus’taki garajdan binmişliğiniz varsa…

Gençlik Parkı’nda birilerinin nikahına gidip, havuzunda bisiklete, akşam da lunaparkta uçan sandalyelere, çarpışan otolara binmişseniz… Gençlik Parkı'ndaki Göl Gazinosu'nda Zeki Müren'i allı-pullu elbiseleriyle izlediyseniz.

Cebeci Dörtyol’daki “Aile Bahçesi”nde, Hadi Poyrazoğlu’nun kukla gösterisini izleyip, “fasıl”dan sonra Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Sevim Tanürek, Muazzet Türüng, Nuri Sesigüzel, Zekeriya Bozdağ’lı türkü ve şarkıları dinlediyseniz. Bahçedeki sünnet düğünlerini gördüyseniz, sünnetiniz orada olduysa!

“Hayvanat Bahçesi”nde Yakup adlı beyaz papağanı, üzerine binilip gezilen “Mohini” adlı fili hatırlıyorsanız, AOÇ dondurması yediyseniz...

Kız Lisesi’nin önünde kızların dağılmasını beklediyseniz…

Atatürk, Gazi, Kurtuluş, Cumhuriyet liselerinin birinde okumanın ayrıcalığını yaşadıysanız, Deneme’nin olmadığı günleri biliyorsanız… Önce Gazi, sonra Atatürk’ün müdürü, daha sonra da MHP’nin müfettişi ‘Deli Veli’yi hatırlıyorsanız…

Hacettepe, Gençlerbirliği, Ankara Demirspor, Ankaragücü ve PTT’nin maçlarını, hele bir de İstanbul takımlarıyla yapılan maçları iple çektiyseniz…

İstanbul’un Ankara’ya dönüşünü seviyorsanız…

SİZ BİR ANKARALI’SINIZ, GURUR DUYABİLİRSİNİZ!

Ankara Atatürk Meclis