09 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Netanyahu'yu İran'a Biden mi gammazladı?

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Biden’in onayıyla ABD, İsrail’e son nesil ‘THAAD’ savunma silahını inşa ediyor. Terminal Yüksek İrtifa Saha Savunması (THAAD, Terminal High Altitude Area Defense ibaresindeki her kelimenin ilk harfinden ibaret), eski adıyla Yüksek İrtifa Saha Savunması, kısa, orta ve uzun menzilli balistik füzeleri terminal aşamalarında (alçalma veya yeniden giriş) durdurmak ve yok etmek için tasarlanmış bir Amerikan anti-balistik füze savunma sistemidir.

Dikkat çekici olan ise savunma sisteminin isminin Arapça ve İbranicede SAD yani ‘kalkan’ terimine yakın olmasıdır. Bu sistemin İsrail’e ABD ordusu tarafından inşa ediliyor ve ABD askerleri tarafından kontrol edilecek olması, İsrail’in içinde bulunduğu acziyeti ve ABD’ye olan ihtiyacı da açığa çıkarmıştır.

ABD’nin Doğu Akdeniz’e gönderdiği savaş gemileri, sağladığı uçakları ve füzeleri ile bölgedeki askeri üsleri olmasa İsrail’in kuruluşu da, varlığı da tartışılır hale gelecekti. Bu gerçeklik, İsrail’in kuruluşu, nüfuzu ve yapabilecekleri hakkında tedavüle soktuğu birçok şehir efsanesini de yıktı. İçinde olduğumuz son savaş aslında İsrail’in egemenliğini de tartışmaya açtı.

Bir Batı Yahudi sermayesinin kolonisi olarak inşa edilen ve Batı'nın uzak karakolu ile vekili görevini ifa eden bir İsrail panoraması ortaya çıktı. Batı ama özellikle ABD adına vekâlet savaşı yürüten devlet görüntülü bir örgüt olduğu zahir oldu. Son savaş, İsrail örgütünün güvenlik sigortası olarak propaganda ettiği Demir Kubbe'nin efsanesini de çöpe atmıştır. İran, Lübnan, Yemen, Irak ve Suriye’nin hava saldırılarına karşı yetersiz olduğunu da göstermiştir.

ABD MÜTTEFİK ÜLKELERİ TOLERE ETMEZ

Son savaş, yerli bir istihbarat tabiri olan ‘Böcek yiyen böcekler’, ABD patentli, ‘İti ite kırdırma’ ve bir Arabi ifadesi olan ‘Çömlekler birbirini parçalasın’ planının yürürlükte olduğunu göstermektedir. Buna uygun olarak ABD, dünya üzerindeki tekelci hegemonyasının zayıflaması, tartışılmaya açılması veya ona meydan okunmasına razı olmayacaktır.

Bu mutlak hegemonya ABD’nin kırmızı çizgisidir. En azından Rusya, Çin, Kuzey Kore, Hindistan için tolere etmek zorunda kaldığı çizginin kendisine tabi ülkeler, örgütler tarafından aşılmasına müsamahakar davranmayacaktır. Bu ancak bölgesel ittifaklar sayesinde mümkün olacaktır. Bu ittifak da halen hasıl olabilmiş değildir.

Hasıl oluncaya kadar da ABD, Batı Avrupa devletlerinin de, bölgesel bir hegemonya inşa etmek isteyen İsrail’in de Türkiye’nin de, Suudi Hanedanlığının da ‘eşit veya adil müttefiklik taleplerini veya tamahlarını’ tartışmaya açmaz ve bunun değiştirilmesini dahi teklif etmelerine razı olmaz.

Buna kalkışanları ‘böcek yiyen böcekler’ formülü ile terbiye etmektedir. Bunu da Türkiye’yi, Suriye ile savaştırarak, YPG/PKK ile çatıştırarak, Irak’ı iç savaşlarla ve çatışmalarla; Avrupa devletlerini Ukrayna üzerinden Rusya ile; Çin’i Tayvan, Güney Kore ve Japonya ile; İsrail’i, zengin petro-dolar hanedanlıklarını İran ve bölgesel dostları ülkeler ve örgütler ile savaştırarak yapmaya çalışmaktadır.

İsrail-İran savaşını da ‘böcek yiyen böcek’ çerçevesinde değerlendirmek gerekir. ABD, aslında İsrail’i kendi plan ve projeleri dışındaki hamlelere, ABD’nin inisiyatifi dışındaki tamahlara kalkışması ve bir bağımsız-egemen güç olarak hareket etmesini arzulamamaktadır. Buna mukabil İsrail üzerinden İran başta olmak üzere bölge devletlerinin de muktedir egemen devletler olmasına takoz oluşturmaktadır.

En son patlak veren İsrail’in İran’a yönelik ‘misilleme’ saldırılarının gizli planlarını ABD’nin ‘'sızdırması' hadisesini bu bağlamda okumalıyız.

'ÇOK GİZLİ' SIZINTI

İsrail’in İran’a yönelik planladığı “çok gizli” askeri saldırılarını Middle East Spectator/Telegram yayımladı. Bu medya kuruluşunun merkezi Tahran’da. Bu çok gizli, büyük ihtimalle kendisi tarafından tedarik edilmiş olan belgeleri İran’ın onayı olmadan neşretmesi düşünülemez.

ABD istihbaratına ait olan ve çok sınırlı kimselere en yüksek güvenli iletişim ağıyla muhafaza edilen askeri belgeler, 18 Ekim’de paylaşıldı. İran’la bağlantılı Telegram hesabından yapılan paylaşımda, “ABD istihbaratından bir kaynak, İsrail’in İran’a kapsamlı saldırı için yaptığı hazırlıkları detaylandıran 15-16 Ekim tarihli, US National Geospatial-Intelligence Agency (NGA) (Ulusal Jeo-uzamsal İstihbarat Ajansı)’na ait son derece hassas ve çok gizli ABD istihbarat belgesini bizimle paylaştı.” ifadesi yer almıştı.

Belgelerde İsrail Hava Kuvvetlerinin üslerinde son zamanlarda gerçekleştirilen ve İran’a saldırı amaçlı olduğu değerlendirilen bazı saldırı planları ve mühimmat ikmali gibi stratejilerinin detaylı olarak anlatıldığı belirtilmişti. Söz konusu belgelerde ayrıca, İsrail ordusunun İran’a saldırı hazırlıkları kapsamında savaş uçakları, insansız hava araçları ve karadan havaya füzelerle tatbikat yaptığına işaret edilmişti. Ayrıca İran’ın elinde paylaşılmayan birçok gizli ve çok gizli bilgilere de sahip olduğu aşikar.

Medya kuruluşu bu belgeleri ‘konu hakkında bilgi sahibi ABD İstihbaratı iltisaklı bir kaynaktan’ elde ettiğini, bu şahsın ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ile bağlantılı olduğunu iddia etti ve çok gizli ibareli iki belgeyi de paylaştı. Bu belgeler NOFORN /No Foreign Govenment, (Yabancı Hükümetler İçin Değil) ibareli.

Bu derece kıymetli, çok gizli, dar bir çevre tarafından bilinen ve çok sıkı güvenlik önlemlerine haiz planların İran ile paylaşılması ancak ya İran’ın çok güçlü elektronik sızması ya da Netanyahu’nun kibri, patavatsızlığı, ABD’nin Gazze ateşkes önerisine çomak sokmasına kızgın ve ısrarla kendi ajandası için ABD’yi savaşa provoke eden bir ‘hadsiz’ olmasına öfkeli birisi veya birilerinin sayesinde olmuştur.

BELGELER HAKKINDA FARKLI YORUMLAR

Belgeler, İsrail’in kullanacağı savaş uçakları, füzeleri, rotayı, İran içindeki hedefleri deşifre etmektedir. Bununla birlikte İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’deki askeri planlarını da açığa çıkarmaktadır. Biden taifesi de, çok gizli İsrail askeri planlarının sızdırılmasından dolayı Biden’in ‘ne kadar üzgün olduğunu’ açıklamaktadır.

Ancak Trump ve Avrupalı birçok kesim Netanyahu’nun evini hedef alan ‘uyarı saldırısı’ sonrasında, Netanyahu’yu arayarak ‘geçmiş olsun’ dileklerini sunmalarına mukabil Biden, Netanyahu’yu aramadı. Daha ilginç olan ise belgelerin yayımlandığı günün ertesinde Netanyahu’nun evi hedef alındı.

Rüşvetin belgesi olmaz misali, bence İranlı medya kuruluşu topu İsrail’in en hamasi koruyucusu ve savunucusu Pentagon’a atarak hem gerçek kaynağı (büyük ihtimalle Biden’i) gizlemekte hem de İsrail ile Pentagon arasına ‘şüphe tohumları’ ekmek amacında da olabilir.

Bazı çevreler, bir ihtimal ‘sızdırmanın’ daha büyük bir oyunun parçası olma ihtimaline dikkat çekmektedir. Sağ gösterip sol kroşe ile İran’ın nakavt edilmesi tasarlanıyor olabilir düşüncesindeler. Bu da savaş sanatında mubahtır. Ama ve lakin bunu bizler tahmin edebiliyorsak İran’ın da nazari dikkate aldığını tahmin edebiliriz.

Bu saatten sonra deşifre olmuş, Gazze, Suriye ve Lübnan’da duvara toslamış, İran’a karşı süt dökmüş kedi misali sinmiş, yapacağı bir saldırı halinde İran’dan gelecek daha büyük bir yanıta ABD’nin kayıtsız kalma ihtimali altında ezilen ve başı üzerinde Biden’in kılıcının sallandığı Netanyahu ne yapabilir?

TARİHİN ÇÖPLÜĞÜ ONU BEKLİYOR

Eylül 2024’te Netanyahu’nun hanesine önemli kazanımlar yazıldı. 1 Ekim 2024’te İran’ın hipersonik Balistik füzeleriyle karizmayı çizdirdi.

Evini koruyamayan, ‘işini bitirdik, başsız kaldılar’ dediği Hizbullah’ın füzeleriyle Kuzey İsrail’i terk etmek zorunda kalan, on binlerce İsrailliyi sığınaklara ve tarihinde ilk kez mülteci kamplarında yaşamalarına sebep olan Netanyahu, zincirini koparmış yaralı Boğa misali İran’ın ABD’nin arzulamadığı nükleer, petrol tesislerine saldırabilir. Nükleer (Atom bombası) silahını kullanabilir.

Bunun dışında olanları zaten bir senedir yapıyor. Ama ve lakin ne yaparsa yapsın ya İsrail, bölgemiz ve dünya barışı için bir tehdit oluşturan Netanyahu’dan kurtulacak ya da Netanyahu İsrail’i, Almanya’yı haritadan silen Hitler misali, yakın tarihin çöplüğünde bir habis mahluk olarak hatırlanacak.

Binyamin Netanyahu Biden ABD İsrail İran