Polis FM

Gecenin sıfırikisi, Galatasaray Lisesi’nin önündeki yerleşik TOMA’nın çevresindeki polisler, geleni geçeni inceliyorlar. Gece sakin, vukuat kokmuyor ortalık. Beyoğlu’nun Suriyelileri gece gezintisindeler.

Birden, polis telsizinde Bülent Ersoy şarkısı! Şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyor polisler.

-N’oluyor?

-Bilmiyorum ki, bizim telsize bir radyo frekansı karıştı herhalde.

-Karışamaz ki!..

Başka bir gece, polis telsizinde, başbakanın ve Gülen’in konuşmaları. İyice karışıyor polislerin kafası.

-Galiba birisi bizim frekansa müdahale ediyor!

-Nasıl edebilir? Kim o birisi?

-Tek kişi olmayabilir. Birileri, demek istiyorum.

Zart diye polis telsizinde AKP’nin “Dombıra” şarkısına uyarlanan, telif ücretini ödemediği seçim şarkısı çalıyor!

Polisler arasındaki muhabereyi yöneten yetkili devreye giriyor:

-Korsanla alakalı, tesbitiyle alakalı, merak etmeyin. Bu arkadaşla ilgili gereken yapılacak. Cihaz mandalına herkes sahip çıkacak, diye uyarıyor polisleri.

Polisler şaşkın şaşkın telsize ve birbirlerine bakıyorlar. Cihaz mandalına sahip çıkmaktan kasıt nedir? Ne yapmaları gerek yani?

Uyarının ardından polis telsizinden, başbakanın Ünye’de yaptığı konuşması yayınlanıyor. Kimse o arkadaş, şakacı biri mutlaka!

-Kim bunlar yahu?

-Red Hack olabilir, Çarşı Grubu olabilir, Aziz Yıldırımcılar olabilir,

TGB olabilir, Grup Yorum olabilir, ODTÜ’lüler olabilir...

-El Kaide olamaz mı?

-Sanmam. Yasin El Kadı, Başbakan’ın en yakın arkadaşı.

Galiba birileri, sen benim internetime sansür koyarsan, biz de Polis FM’den yayın yaparız, demek istiyor birisine!

Birisi, hiç oralı değil! Nereliyse?

Demirel’i diktatör olarak görüyordum! Özal bence diktatörün önde gideniydi! Meğer biz diktatör görmemişiz.