29 Nisan 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TTB’ye uyarı: Bozgunculuktan vazgeçin

Serhan Bolluk

Serhan Bolluk

Gazete Yazarı

A+ A-

Mart ortası, salgın Türkiye’de henüz başlamış. Sağlık Bakanlığı, aylar önce oluşturduğu Bilim Kurulu’nun rehberliğinde mücadeleyi örgütlüyor. Türk Tabipleri Birliği’nin Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman bir açıklama yaptı: “Duyum aldık, bir kentimizde salgın patladı”…

10 gün bekledim, bakalım hangi ilimizmiş diye. Patlama, çatlama olmadı. Salgın olağan artışıyla yürüyordu. Tabii Dr. Adıyaman, “duyumumuz yanlış çıktı” demedi. Umarım hastalarına yaklaşımda “duyumla” davranmıyordur.

Bu saptayabildiğim ilk yalanları…

YALANA DEVAM

Devam ettiler. Mayıs başında “Hastaneler doluyor, hastalar yerlerde sürünecek” dediler. “İtalya gibi olacağız” demeye getirdiler. O da olmadı. Türk hekimleri, salgınla baş etmeyi bildi.

Sonra “Yetkililer Whatsapp’tan gayriresmi mesajlarla, testleri azaltın diyorlar” yalanını yaydılar. Tam o sırada Bilim Kurulu test ölçütlerini genişletti ve test sayıları artmaya devam etti. Bu test meselesi hatırlanacaktır. Başlangıçta önemli bir kışkırtma konusuydu. Şimdilerde günlük 100 bin rakamını yakaladık.

Bilim Kurulu’nu sürekli taciz ettiler. Görevini yapamadığını öne sürdüler. Meslektaşlarını itibarsızlaştırmaya çabaladılar.

Yıkıcı çalışmalarının daha çok örneği var.

Son marifetlerine gelelim.

DOĞRU, TÜKENİYORSUNUZ

“Tükeniyoruz” diyorlar. Kastettikleri başta hekimler, sağlık çalışanları.

TTB, “tükeniyoruz” diyerek eyleme de geçti. Amaçları ne? Ölümleri önlemek mi?

Ne gezer.

Moral bozmaya, sağlık hizmetini tökezletmeye çalışıyorlar. Yemin ederek hekimliğe başlıyoruz. TTB’nin yöneticileri belki o yeminlerini bozarlar. Ama Türk hekimi bozmaz.

TTB tükenmiş, Türk sağlıkçısını da tüketmeye girişiyor.

Bu çaba, daha genel bir projenin parçası.

CUMHURİYETÇİ HEKİMLER’İN ÇAĞRISI

İstanbul’da örgütlü Cumhuriyetçi Hekimler grubu, TTB’nin tavrı üzerine bir açıklama yaptı. Şöyle diyorlar:

“TTB’nin, Sosyalizasyon, SSK, Marmara Depremi gibi büyük toplum sağlığı sorunlarında izlediği program, strateji ve eylem birikiminin terk edildiğini; Türk hekimlerini Türkiye Cumhuriyeti devleti ile çatışmaya iten bir rotaya girildiğini üzülerek görüyoruz.”

Cumhuriyetçi Hekimler’in önemli bir vurgusu da şu:

“TTB ve İstanbul Tabip Odası yöneticileri, tükeniyoruz, ölüyoruz esaslı bildirileri ile Türk hekimlerinin toplum sağlığını koruma azim ve iradesini zayıflatamazlar. Ancak kendilerinin içinde bulundukları duygu durumunu ifade etmiş olurlar.”

YIKICILIĞIN SAĞLIK KOLU

Daha büyük projeyi de ben yazayım. Aydınlık okuru, Rand Raporu’nu biliyor. ABD Başkan adayı Joe Biden’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamalarını da…

Eksik kalmasın, Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta Salı günü CHP Parti Meclisi’nde yaptığı konuşmayı da dizgeye ekleyelim. Atlantikçi basında çıkan “Yaratıcı yıkıcılık” yazıları da tuzu biberi.

TTB’yi uyarıyoruz. Salgının ikinci dalgası Avrupa’da başlamış görünüyor. Türkiye’ye gelmesi de gün meselesi. Bu şartlarda bozgunculuğu sürdürmeyin.

Toplum sağlığına karşı yıkıcı faaliyetten vazgeçin.

TÜRK HEKİMİ GÖREVİNİN BAŞINDA

Yazıyı yine Cumhuriyetçi Hekimler’in bildirisinden bir bölümle bitireyim:

“Türk hekimlerinin kılavuzunda tükenmek kavramı yoktur, her şart altında mücadele kavramı vardır. Çanakkale’den İstiklal Harbi’ne, sıtma eradikasyonundan verem mücadelesine, sosyalizasyondan SSK’lara ve büyük Marmara depremine, Cumhuriyet Devrimi’nden aldığımız güç ve özgüvenle, bilgimizi becerimizi ve kamu kaynaklarını mücadelenin başarısı için etkin biçimde seferber edebilmiş bir mirası sürdürüyoruz.

“Onurlu ve kutlu mücadele tarihimiz, aynı zamanda toplum sağlığının gerektirdiği iş yükünü, hekimlik ehliyet ve liyakatını esas alan görev disiplini kurallarına göre adil biçimde paylaştırılmasının, kol kola hekimlik yapmanın da tarihidir.

“Cumhuriyetçi Hekimler, meslektaşlarını pandemi mücadelesinin başarısı için birleştirerek seferber etme hedefi ile görevinin başındadır.”