Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk fotoğrafının duayeni Adnan Ataç

Lütfi Özgünaydın

Lütfi Özgünaydın

Eski Yazar

A+ A-

Yeniden merhaba... Türk fotoğrafının değerli bir ismi Adnan Ataç. Kendine ait bir üslubu var. Hep yeni daha derin fotoğraflar üreten değerli bir profesörümüz. Sanal Yaşamda Sevgi Metaforu, Doğada Dinamizm Manifestosu gibi çok önemli bildirileri var. Çağdaş fotoğrafları ve deneysel fotoğrafta kendine özgü çalışmalarıyla çok başarılı işlerin sahibi. Prof. Dr. Adnan Ataç sordum. İşte cevapları.

BİLİMDEN SANATA

Yaşam öykünüzü kısaca anlatır mısınız?

1954’de İskenderun’da doğdum. 1970’de Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1975’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdim. 1976 - 1978 arasında Diyarbakır Asker Hastanesi'nde çalışma hayatına başladım. 1980 - 1983 arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Farmakoloji ihtisası yaptım. 1983 - 1985 arasında TSK'ya ilaç üreten Ordu İlaç Fabrikasında servis şefi olarak çalıştım. 1989 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı'nda doktora eğitimini bitirdim. 1997’de doçent, 1998’de anabilim dalı başkanı, 2010’da profesör, 2011'de Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı oldum. 2013’te kendi isteğim ile emekli olduktan sonra fotoğraf sanatı, doğa bilimleri ve doğa fotoğrafçılığı ile ilgili çalışmalarıma ağırlık verdim.

2018 yılından itibaren Lokman Hekim Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, İlaç Araştırmaları Etik Kurulu Başkanı ve Tıp Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü olarak çalışmaya başladım.

Türk fotoğrafının duayeni Adnan Ataç - Resim: 1

Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK), Gülhane Fotoğraf Kulübü (GÜFOK), Mogan Kuş Fotoğrafları Çalışma Topluluğu ve Altın Oran Fotoğraf Sanatı Derneği (ALFOD)’nin kurucu üyesiyim. Çeşitli bakanlıkların ve üniversitelerin yanı sıra pek çok dernek ve kurumda 100'den fazla fotoğraf eğitimi verdim, kurs ve seminer programları gerçekleştirdim, öğrenci yetiştirdim. 1988’de İFSAK tarafından “Yılın En Başarılı Fotoğraf Sanatçısı”, 2002’de Ankara Sanat Kurumu tarafından “Fotoğraf Dalında Yılın Sanatçısı”, 2009’da “Fotoğraf Sanatı Kurumu Onur Üyeliği”ne seçildim.

Gençliğinizde nelere meraklıydınız? Kitaplarla aranız nasıldı?

Gençlik yıllarımda eğitim ve bilimsel çalışmalarımın yanı sıra heykel, vitray, tezhip gibi çeşitli sanatlar ve özellikle resim ile uzun süre ilgilendim. Fotoğrafa ilgim arttıkça fotoğraf kitaplarını toplamaya başladım. Değerli sanatçılarımızın yurtiçinde yayımlanan ulaşabildiğim bütün kitaplarını aldım. Yurtdışına gittiğimde ya da yurtdışı bağlantılı kitapçılara siparişler vererek dikkatimi çeken fotoğrafçıların kitaplarını kütüphaneme katmaya çalıştım. Başta Ansel Adams, Henri Cartier-Bresson, David Hamilton, Christian Vogt, Man Ray, Jan Saudek, André Kertész, Shinzo Maeda, Sebastiao Salgado olmak üzere pek çok kitap, sergi ve koleksiyon albümlerini aldım. Daha sonra fotoğraf, resim, heykel ve diğer sanatlara ait kitap ve albümlerin yanı sıra 5 binden fazla tarih, tıp, felsefe ile edebi eserleri ve dergileri, kuruluşunda emeğim olan Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Tarihi Müzesi ve Kütüphanesine bağışladım.

Asker kökenli olmanız disiplinli çalışmanızı sağlamış mıdır? Fotoğrafla nasıl buluştunuz? Sergileriniz ve ödüllerinizden bahseder misiniz?

Düzenli yaşamak ve disiplinli çalışmak aslında aileden ve çocukluktan gelen bir alışkanlık. Bu alışkanlık, gerek askerlik mesleği gerek bilimsel çalışma ortamı gerek sanat çalışmalarımda benim en büyük destekçim oldu.

60’DAN FAZLA ÖDÜL

Fotoğraf ile ilk tanışmam babamın Zeiss Ikon - Telma marka körüklü makinesi ile oldu. Bu ilgim İstanbul’da üniversiteye başladığım ve Minolta marka ilk fotoğraf makinesini aldığım 1970’den sonra gerçek bir sevgiye dönüştü.

Çektiğim ve üzerinde gerek karanlık odada gerek aydınlık odada çalıştığım fotoğraflar ile Türkiye’nin çeşitli illerinde, ABD, Almanya, Romanya ve KKTC’de 40’tan fazla kişisel sergi açtım. 200'den fazla kişisel fotoğraf gösterisi yaptım. Yurt içinde ve dışında 250’den fazla karma sergiye ve dia gösterisine katıldım. Fotoğraflarım çeşitli kitap, dergi, broşür, afiş, takvim, pul ve kartpostallarda yer aldı. Yurtiçinde ve yurtdışında 60’dan fazla ödül aldım. Birçok ulusal ve uluslararası fotoğraf yarışmasında düzenleyici ve seçici kurul üyesi olarak görev aldım. 30'dan fazla fotoğraf kitabı ile 20'den fazla bilimsel kitap yayınladım ve editörlüğünü yaptım.

Türk fotoğrafının duayeni Adnan Ataç - Resim: 2

Çalışmalarınızdan, projelerinizden ve yayınlarınızdan söz eder misiniz?

Fotoğraflarımda başlangıçta insan, portre ve yaşam ile doğa ve makro, sonraları bale, nü ve soft çalışmalar ile deneysel arayışlarım öne çıktı. Bu konularda farklı ve sorgulayıcı yaklaşımlar ile yeni düzenlemelerim dikkat çekici oldu.

Bu çalışmalarımın bir kısmı 2004'te yayınlanan "Nü'de Estetik Sorgulama", 2005 yılında yayınlanan "İnsan, Çevre, Gelecek" kitapları ile “Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi” dizisinin 21. kitabında yer aldı. 2005’ten sonraki yıllarda özellikle hayvanlar ve böceklere yönelik doğa çalışmalarım öne çıkmaya başladı. Türkiye’nin kelebekleri ile ilgili çalışmalarım 2010 yılında "Kelebeklerimiz" adlı kitap olarak yayınladı. Sonraki proje konusu olan kuşlar ile ilgili fotoğraf çalışmalarım 2020 yılında "Kuşlarımız" kitabı olarak yayınlandı. Ayrıca “issuu.com”da 5 ciltlik “Adnan Ataç gözü ile KUŞLAR” e-kitabı ile 2011-2021 yılları arasında “Ankara’nın kuşları”nın yer aldığı 11 takvim yayımlandı.

Bu çalışmaların yanı sıra fotoğraflarım Türkiye’yi tanıtan pek çok kitap, broşür, takvim, kartpostal ve gösterilerde yer aldı. Kütahya, Kayseri, Amasya ve Hacıbektaş ile ilgili fotoğraf kitaplarım basıldı. Mardin, KKTC, İstanbul'da deniz düşleri ve gece kelebekleri projelerim kitap olarak hazırladı ancak basılma şansları olmadı. Birçok kitap ve dergide fotoğraf ile ilgili yazılarım yayınlandı. En önemlileri, 2012'de FSK yayınlarından çıkan Tekin Ertuğ'un editörlüğünü yaptığı, "Fotoğraf Ustaları 2, Anılar ve Söyleşiler" ile 2017'de Güler Ertan ve Leyla Emektar'ın birlikte yayınladığı "Fotoğrafımızda 1960'tan Günümüze" kitapları sayılabilir.

Fotoğraf sanatı ile ilgili yeni çalışmalar kapsamında, 2020 yılında geliştirdiğim, fütürist bakış açısı ile "Doğada Dinamizm" ve postmodern bakış açısı ile "Sanal Yaşamlarda Sevgi Metaforu" projeleri devam ediyor.

Bilimsel ve fotoğraf çalışmalarım: "adnanatac.com" web sitesinde, doğa ile ilgili çalışmalarım "500px.com", "Fotono1.com" ve "Fotokritik.com" da “aatac” kullanıcı adı ile, güncel doğa çalışmalarım ise "instagram"da "adnanatac.prof" kullanıcı adı ile yayınlanmaktadır.

FOTOĞRAF GÖRMEKTİR

Dünyada etkilendiğiniz fotoğrafçılar var mıdır? Tarzını beğendiğiniz fotoğrafçılar kimlerdir?

Doğal olarak tarzını beğendiğim sanatçılar var. Ancak prensip olarak özellikle etkilenip çalışmalarının benzerlerini yapmaya çalıştığım kimse olmadı. Ulaşabildiğim herkesin tarzı, tekniği, amacı ne olursa olsun onu incelemeyi, değerlendirmeyi ve anlamayı tercih ettim. Gerek sanatçı gerek bilim adamı olsun, düşüncelerime ve bakış açıma ne kadar ters olursa olsun herkesin saygıdeğer ve onlardan öğrenecek çok şey olduğuna inanıyorum.

Hayata bakışımın 4 temel ilkesini; insan ve doğa ilişkilerinde “saygının”, bilimsel yaklaşımla "gerçeğin", politik duruşla "iyinin" ve estetik bakışla "güzelin" arayışında olmak olarak tanımlayabilirim.

Fotoğrafı ise "Fotoğraf görmektir" diye tanımlarım. Gerek fiziksel olarak ışığı, gerek zihinsel olarak yaşamı ve anlamını görmek. Bakmanın ötesinde farkındalık ile gördüğümüz ya da görmek istediğimiz somut sonuçlar çekilen, çalışılan ve sunulan fotoğraflarda kendini gösterir. Onun için sunulan her fotoğraf görülendir. Değerlidir, anlamlıdır ve insanı anlatır.