Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ülkesine Küstürülen Bilim İnsanı: Muzaffer Şerif

Doç. Dr. Girayalp Karakuş

Doç. Dr. Girayalp Karakuş

Site Yazarı

A+ A-

Türkiye ne yazık ki elindeki kıymetlerin değerini bilmeyen ve bu kıymetleri harcayan bir ülkedir. Türk toplumu da her dönem aydınlarına karşı mesafeli durmuştur. Türk toplumun ve devletin gadrine uğrayan bilim insanı ve aydınlarımızdan birisi de Muzaffer Şeriftir. Muzaffer Şerif kimdir?
Muzaffer Şerif 1906’da İzmir’in Ödemiş ilçesinde dünyaya gelmiştir. Çocukluk ve gençlik yılları Osmanlı Devleti’nin dağılmasına denk gelmiştir. Rum-Türk çatışmalarını yaşamış hatta bir seferinde işgalci Yunan askerinin merhameti sonrası canını bağışlaması üzerine ölümden dönmüştür. 1924 yılında misyonerlerin kurduğu Amerikan Kolejinde eğitim görmüş daha sonra 1928 yılında İstanbul Darülfünun Felsefe bölümünü bitirmiştir. Yüksek lisans ve doktora için Amerika’ya gitmiş orada alanında uzman kişilerle çalışmıştır. Doktorasını bitirdikten sonra ülkesine hizmet etmek için geri dönmüştür. 1930’lu yıllarda Marksizm düşüncesiyle tanışmış ve Yurt ve Dünya, Adımlar gibi dergilerde politik denemeler kaleme almıştır. Entelektüel camiada Hilmi Ziya Ülken, Behice Boran, Niyazi Berkes, Mediha Berkesle birlikte dönemin yükselen düşünce akımı faşizme karşı mücadele etmiştir. Muzaffer Şerif antropolojide ırkçı düşünceleri red etmiştir. Bu yüzden askeri veteriner Süreyya Aygün’e hakaret ettiği gerekçesiyle sorgulanır. Türkçü-Turancı düşüncenin etkili isimlerinden Nihal Atsız, Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı mektupta Muzaffer Şerif’i de şikâyet eder ve ilk tutuklanması gerçekleşir. Aynı zamanda Muzaffer Şerif’in üniversitedeki kürsüsü de elinden alınır. TKP Tevkifatı’nda da tutuklanır.  TKP operasyonlarında tutuklandıktan sonra ülkeyi terk etmesi koşuluyla serbest bırakılır. Şerif, 27 Temmuz 1943 tarihli Oliver Lacombe’un verdiği tavsiye mektubu sonucu 1944 yılında profesör olur. 1945 yılında Princeton Üniversitesinde çalışmak için Türkiye’den ayrılır. (1) Amerika’ya gittikten sonra orada bir ABD vatandaşı ile evlenir ve bu gerekçe gösterilerek kürsüsü iade edilmez. Şerif 1946 yılına kadar Türkiye’de yaşar ancak ABD’ye gittikten sonra adeta ülkesine küser. 16 Ekim 1988’de ölümüne kadar Türkiye’ye bir daha dönmez. Çocuklarına bile Türk isimleri koymaz. Türkiye’den gelen röportaj tekliflerini red eder. Rivayetlere göre; Şerif ABD’de yaşarken odasına çekilir, orada içki içer ve Ege türküleri dinleyerek ağlarmış.
Muzaffer Şerif’in bilim dünyasındaki önemi ise sosyal psikolojinin kurucu önderleri arasında yer almasıdır. Sosyal çatışma ve sosyal normlar gibi konularda güçlü teknikler geliştirmiştir. Şerif 60’tan fazla makalesi ve 24 kitabı vardır. Sosyal psikoloji alanına laboratuvar metodolojisini getirmiştir. Norm oluşumu gibi konularda en karmaşık konuları basitleştirerek anlatmıştır.  En ünlü deneyleri: Otokinetik Etki Deneyi ve Gerçekçi Çatışma Kuramı ile Robbers Cave deneyidir.
Muzaffer Şerif kaleme aldığı politik denemelerde olay ve olgulara Marksist açıdan yaklaşmıştır. Tek Türkçe kitabı Irk Psikolojisidir. Şerif hayatı boyunca yükselen faşizme ve savaş çığırtkanlığına karşı mücadele etmiştir. Ancak demokrat-barış yanlısı öğrencileri örgütlediği için ırkçı-muhafazakâr çevrelerin tepkisini çekmiştir. Şerif’in kitlelere ulaşma çabası onu hedef yapmıştır. Türkiye’nin harcadığı bilim insanları sadece Şerif ile sınırlı değildir. Gerçekleri söyleyenler bu ülkede her daim hedef olmuştur. Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes, Ruhi Su, Nazım Hikmet, Hikmet Kıvılcımlı vs. Nazım Hikmet’in 1943’te kaleme aldığı Kemal Tahir’e bir mektubunda Muzaffer Şerif hakkındaki izlenimlerini şöyle bildirmiştir: “ Muzaffer Şerif’i ben tanırım. Enteresan çocuktur, ama ne senin ne de benim şöyle ahbapça arkadaşlığını edebileceğimize pek ihtimal vermiyorum. Lüzumundan fazla münevver Amerikalı bilgin. Belki de bu altı yıl önceki intibaımdır. Belki şimdi o da bende değiştim. Kim bilir. Mamafi kitabı (Irk Psikolojisi) cidden güzel, faydalı, aktüel. Ve böyle bir kitaba sahip olduğumuz için sevinebiliriz.” (2) Şerif’in makaleleri ve kitapları hâlâ alanında uzman kişiler tarafından refere edilmektedir. İş bu üzere Türkiye 1940’lı yıllarda böyle bir bilim insanını kaybetmiştir. Peki neden? Düşüncelerinin solcu olması...

Kaynakça

1) Saniye Çağlayan-Murat Korkmaz-Gönül Öktem, “Muzaffer Şerif’in Hayatı ve Eserleri”, Journal of Research in Education and Teaching ,Cilt:3 Sayı:1, Şubat 2014,  s. 155. 
2) Agm, s. 156.