27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Leyla Umar’ın ardından

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

“Oğlum on yaşındayken kalp hastası olduğunu öğrendik. Doktorlar derhal ameliyat etmeye karar verdiler. Çok istediği halde bir film makinesi alacak gücümüz yoktu. Hastalığını duyunca arkadaşlarımızdan topladığımız borç parayla makineyi aldık. Ancak o gün film seyredemeden kalp krizi geçirdi ve derhal hastaneye kaldırıldı. Birkaç saat sonra ameliyattan çıkan doktorlar oğlumun ölüm haberini verdiler. Ben de o makineyi dolabın en uzak köşesine sakladım. Eğer sizin çocuklarınız isterlerse bu film makinesini o köşeden çıkarıp birlikte istedikleri filmleri seyredebiliriz. Belki oğlumun ruhu şad olur.”Yukarıdaki sözler, Yeşilçam’ın tonton teyzesi Adile Naşit’e ait... Karşısındaki kişi ise üç gün önce 87 yaşındayken kaybettiğimiz gazeteci Leyla Umar.Leyla Umar 1964’te BBC’deki işinden ayrılıp Londra’dan İstanbul’a dönünce, kiralar ucuz diye o zamanlar pek bilinmeyen bir semt olan Balmumcu’da üç katlı bir apartmanın orta katına yerleşiyor. Ondan bir gün sonra da alt kata Adile Naşit taşınıyor. O zamanlar 30’lu yaşlarında olan iki kadın arasında hemen sıcak bir dostluk kuruluyor. Umar’ın yatılı okulda okudukları için eve hafta sonları gelen iki çocuğu da Adile ablalarını çok seviyorlar.“Adile Naşit’e zaten hayran olan iki oğlan hafta sonları bizden önce onun kapısını çalarlardı. O, seçtikleri filmleri çocuklara seyrettirirken attığı meşhur kahkahaları hepimizi şenlendirirdi” diye devam ediyor, bildiğim kadarıyla tek kitabı olan “Geriye Yazılar Kaldı”da Leyla Umar.Yerli-yabancı meslektaşlarının yanlarına bile kolayca yaklaşamadığı, sanat, iş ve politika dünyasından ünlü isimlerle yaptığı röportajlarla tanınan Leyla Umar’ın 2005’te Epsilon Yayıncılık’tan çıkan rengârenk anı kitabı “Geriye Yazılar Kaldı”, hem dört dörtlük bir otobiyografik çalışma, hem de ülkemizin yakın tarihine ilişkin ilginç ayrıntılarla dolu bir portreler galerisi.
PORTRELER GALERİSİElia Kazan’dan İdi Amin’e, Vehbi Koç’tan Gary Cooper’a Semra ve Turgut Özal’dan Robert De Niro’ya, Fidel Castro’dan Şah Rıza’ya, Humeyni’ye, Gregory Peck’e, Kenan Evren’e kadar çok sayıda ünlü adeta resmi geçit yapıyorlar “Geriye Yazılar Kaldı”da. Aynı zamanda da bir tür gezi kitabı kaleme almış Leyla Umar. Ülkeler, kentler, oradan oraya taşınmalarla dolu bir serüvene tanıklık ediyoruz. Ve tabii Babıali’de geçen onca yıl, basın dünyamıza dair özel notlar ve Refik Erduran’la ilginç bir evlilik ve ardından gelen “ilişki” süreci... Etkileyici bir meslek aşkı ve yaşam enerjisi “Geriye Yazılar Kaldı”nın her sayfasından yansıyor.Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilmeleriyle sonuçlanan süreç de ayrıntılı biçimde aktarılmış 208 sayfalık kitapta. Özellikle TBMM’de yaşananlara ilişkin notlar hayli ilginç. Sonuçta Leyla Umar’a, “Hadi toplanalım, Amerika’ya gidiyoruz, burada yaşanmaz, üç genci asıyorlar” dedirten, acılı, yorucu bir süreç olmuş bu. (Leyla Umar’a kırk küsur yıl önce “Burada yaşanmaz” dedirten duygu, ne yazık ki aydınlarımızın yakasını bir türlü bırakmamakta!)İtalyanların Oriana Fallaci’si varsa, bizim de Leyla Umarımız vardı. Özellikle son yılları sokak çocuklarına adanmış, sözlerin uçucu, yazıların kalıcı olduğu bir yaşam sürdü. Huzur içinde yatsın...