27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Türkiye, ayağa kalk!’

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Dün Ahmet Erhan’ın doğum günüydü. 4 Ağustos 2013’te yakalandığı gırtlak kanseri hastalığı nedeniyle 55 yaşında aramızdan ayrılan şair, Adanademirsporlu ve İşçi Partili Ahmet Erhan’ın tüm şiirleri, Kırmızı Kedi Yayınevi’nce 57. doğum gününe denk gelecek okurlara sunuldu. İki cilt halinde, toplam 1150 sayfa tutan “Burada Gömülüdür” başlıklı kitap, son derece etkileyici, sarsıcı ve dönüştürücü bir şiir yolculuğu öneriyor. Ankara doğumlu, çocukluğuyla ilkgençliği Adana ve Mersin’de geçen şairden gelen portakal renkli bir uzun yürüyüş davetiyesi gözüyle de bakılabilir elimizdeki kitaba. Ve bir kez daha görülüyor ki 1981’de çıkan ve Behçet Necatigil Şiir Ödülü kazanan ilk kitabı “Alacakaranlıktaki Ülke”yle gençlik dönemleri 12 Eylül karanlığına rastlayanların önünde yepyeni pencereler, duygu dünyaları açan dizeleriyle Ahmet Erhan, şiirin ve sosyalizmin vicdanı olmayı sürdürüyor.

30 yıl önceki not defterimi karıştırıyorum... “Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin”i aktarmışım bir sayfaya. “Herkes kimlik kartına kullandığı maske sayısını da eklesin / Çünkü her biri için tarafımızdan vergi iadesi uygulanacak” diyen, “Ölmek yeni bir emre kadar yasaklanmıştır” dizesiyle sonlanan o müthiş şiir... Sonra, “Şair, sevmedi seni o esmer çiçek” diye seslendiği “Deniz Kızı İçin Şiirler”...

Genellikle şairler için kullanılan, “Farklı okumalara açıklık” kalıbının Ahmet Erhan için geçerli olup olmadığı tartışmalıdır. Kuşkusuz her okur açısından değişik titreşimler yaratacaktır Erhan’ın dizeleri, ancak şairaneliğin her türlü lezzeti duyumsanmakla birlikte çoğunlukla söz oyunlarına başvurmayan doğrudan seslenişler, tanımlamalardır egemen olan. “Yurdum, yağmurun mu köreldi, sütün mü karardı” diye başlayıp “Yurdum, misak-ı milli kalbimde gömülüdür” diye noktaladığı “Misak-ı Milli” şiiri, ne derece yoruma ve “farklı okumaya” açık olabilir örneğin?

Ya da 1998-99 tarihli “Türkiye, Ayağa Kalk!”a bakalım... “65 milyon yargıç nereye sığacak?” diye düşünen mübaşirin cebinden çıkardığı buruşuk Türkiye haritasıyla giriş yaptığımız, “Cumhuriyetim / Dolu dolu gülümsüyor / Birden bire / Bir sakız ağacından sızan / Reçine kokusu...”nun şiirini amuda da kalkıp okusak, “anlamamak” mümkün mü? 

‘DOĞU’YA SELAM SÖYLE’

“Ve küllere inat / Türkiye / Ayağa kalk!” diyen bu şiir, ne mutlu ki Ahmet Erhan’ın ölümünden kısa süre önce tanık olduğu Haziran Direnişi’ne ne görkemli biçimde bağlanıyor...  Türkiye’nin sanık olarak ayağa kalkması ile nihayet ayağa kalkması arasında, gerçekten çok mu fark var... “Çocuğum, karım / Ve kimliğim / Ve ikide bir / Göğsüme bastırdığım / Solgun cumhuriyetim... Susmam bile şimdi / Bir başkaldırı sanılacak / Türkiye / Ayağa kalk!... Boşuna mı atıldı / ‘İlk Kurşun’ / Yarasa hüznüme sığınacak / Bir mağara arıyorum / Türkiye / Sevgilim...” dizelerini yorumlamaya çalışmanın anlamı var mı? 

“Türkiye! / Ayağa kalk! / Yurdumsun / Atılmaz ve / Satılmazımsın / Bağımsızlığımsın” dizelerini “farklı okumalara” uğratmak yerine, hangi “vatansız solcu”nun suratına atılan bir tokat olduğunu merak etmek daha doğru değil mi?

Bu bölümde, bir taksi şoförünün ağzından Doğu Perinçek’e ithaf edilen bir şiir de yeralıyor: “-Doğu’ya selam söyle! -Doğu’ya selam söyle... Doğu beni tanır, diyor / Kadıköy’de / Elini sıkmıştım bir keresinde / Alnımın denize karşı derinleşen / Çizgilerini hatırlat / Türkiye / Ayağa kalk! / Düşün kibir çiçek / Kendi kokusuyla / Bütünleşebilir ancak...”

Hastalığı nedeniyle son yıllarda sesini kaybetmişti Ahmet Erhan... Ruhunu, devrimciliğini, dosta düşmana karşı dik duruşunu, şairiğini ve kendisini ise hiç kaybetmemişti. Ayaktaydı.