02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye ve ABD 10.Parselde çatışır mı?

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Gerginliklerin yükseldiği dönemlerde akıllara Prusyalı general Carl von Clausewitz’in şu sözü gelir: "Savaş politikanın başka araçlarla devamından başka bir şey değildir.” Son günlerde olan olaylara baktığımızda görünen odur ki, Kıbrıs’ın güneyinde kurulan yeni enerji denkleminin değişkenlerinin yerine oturması için de zaman zaman “savaş” bir metod olarak akıllara gelecek.

Türkiye ve ABD arasındaki sürtüşme alanlarından olan Münbiç ve Afrin gibi noktalara bir de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) tek taraflı bir kararla belirlediği 10 numaralı parsel eklendi. GKRY daha önce parsellere böldüğü alanlarda Türkiye ve KKTC haklarını hiçe sayarak küresel petrol devleri ile anlaşmalar imzalamış; en son Türk savaş gemileri geçtiğimiz ay içinde bu parsellere gelen İtalyanların enerji devi Eni’nin sondaj gemilerini durdurmuştu.

Bugün basında çıkan haberler Amerikalı Exxon Mobil firmasının 10.parselde sondaja geldiği ve bölgede Amerikan 6.Filosu tarafından korunacağı yönündeydi. Hal böyle olunca gündemdeki soru şu: 10.parselde Türk ve Amerikan donanmaları karşı karşıya gelir mi?

ÇATIŞMA DENİZE SIÇRAR MI?

Kıbrıs çevresinden çıkacak petrol ya da doğal gazın paylaşımında oluşacak sıkıntıların nereye varacağını, ne yapılması gerektiğini, konunun sayılı otoritelerinden biri olan Emekli Amiral Cem Gürdeniz’e sorduk.

Cem Gürdeniz sözlerine şöyle başladı: “Gerek taktik, gerek stratejik, gerek jeopolitik resmi çok iyi görmek gerek” diyerek başladı ve şöyle devam etti: “6.Filo Akdeniz’e girdi diye bir kavram olamaz, zaten 6.Filo, yani 6.Donanma, Akdeniz donanmasının adıdır. Amerika 1946 yılından beri 6.Filosu ile Akdeniz’de.”

Gürdeniz bu noktada şu sorunun sorulmasının isabetli olacağını söyledi: “Amerikan donanması GKRY ile iş yapan özel bir firma olan Exxon Mobil’in çıkarlarını korumak için Türkiye’yi karşısına alır mı?”

“Benim kanaatimce durum bu aşamaya gelmez. Yani Türk ve Amerikan donanmalarının gerek stratejik, gerek taktik olarak hele bu konjonktürde karşı karşıya gelmelerinin uzak bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Bunu neye dayanarak söylüyorum derseniz; bundan önce 6. numaralı sahaya yani ENI ve Total’in ortak olduğu bölgeye Fransız savaş gemileri geldiğinde Yunan basını Fransızlar bizi korumaya geldi dediler, yaygara çıkardılar. Karşılığında ne oldu? Bu gemiler Türk savaş gemileri ile karşı karşıya gelmeden güneye çekti gitti. Hatta benim bildiğim kadarıyla bizim deniz kuvvetlerimizle küçük çapta bir dostluk tatbikatı icra ettiler. Aynı şekilde 3.sahada da İtalyanlara ait savaş gemileri geldi ve onlar da Lübnan tarafına geçtiler, Türk donanması ile karşı karşıya gelme durumu bile söz konusu olmadı.”

Gürdeniz sözlerine devam ederken Rum ve Yunanlıların bir özelliğine dikkat çekti: “Rumlar, Yunanlılar 1830’dan beri yanlarına Batı’yı alarak bir harekette bulundular. 1919 yılında Yunanlılar İzmir’e çıktığında Türkler ile tek başlarına savaşacak güçleri var mıydı? Yoktu. Arkasında kim vardı? İngiltere vardı. Aynı şekilde Kıbrıs barış Harekâtında da Kıbrıslı Rumlar bu işe giriştiğinde arkasında Yunan cuntası vardı, cuntanın arkasında da büyük devletler vardı. Dolayısıyla şimdiki duruma baktığımızda da aynı tarihsel sürecin tekrar ettiğini görüyoruz.”

Gürdeniz Rumların kendi güçlerine dayanmadan strateji oluşturmaya çalıştıklarını, ancak mevcut konjonktürde ABD’nin “terörle mücadele” den “büyük güçlerle rekabet” i politika olarak benimsemeye başladığını vurgulayarak, bu yapı içinde ABD’nin, Rumların ve Exxon Mobil’in çıkarı için Türkiye gibi büyük bir ülke ile kriz ve çatışmaya varacak bir duruma gelmek istemeyeceğini belirtti.

TÜRK DONANMASI 10 NUMARALI SAHAYA GİRERSE NE OLUR?

Sayın Gürdeniz’e belki hepimizin merak ettiği o soruyu sordum. “Türk Deniz Kuvvetleri 10 numaralı sahaya girer mi?”

Gürdeniz’in yanıtı şöyle oldu: “Bunlar siyasi iradenin karar vereceği konular. Ancak şunu söyleyebilirim: 10 numaralı saha, 6 numaralı saha gibi Türkiye’nin çıkarlarını yoğun şekilde örseleyen bir yer değil. Türkiye’nin hakkı olan sahanın yarısı 6 numaradaydı, ancak 10 numara tamamen güneyde bir saha. Türkiye burada şunu söyleyebilir: Burada KKTC’nin hakları var onu çiğnetmem.”

Gürdeniz şu sorunun bu noktada kritik olacağını söyledi: “Türkiye KKTC’nin haklarını korumak için ABD’yi karşısına alacak mı? Ben bunu merak ediyorum. Benim şahsi fikrim şudur ki, ben birleşik Kıbrıs kavramına karşıyım. Bağımsız KKTC taraftarıyım, bugünkü doğal gaz ve petrol meselesinin bir havuç gibi gösterilip KKTC’nin varlığı bitirilmemelidir. Bu verilecek karar tabii ki çok büyük bir jeopolitik karar olur ve Türkiye şunu da diyebilir: Birleşik Kıbrıs fikrinden cayıyoruz, herkes kendi ekonomik bölgesini ilan edecek.”

Gürdeniz son derece can alıcı bir noktaya dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Ancak Türkiye 10 numaralı bölge için Navtex yayınlayıp, ben burada tatbikat yapacağım dedikten sonra buraya bir Amerikan gemisi gelir ve hiçbir şey yapılmazsa Türkiye kendi prestijinden kaybeder. Bu da kritik bir karardır ve devletin bunu iyice tartarak vermesi gerekir.”

TÜRK DONANMASI YERİNE TPAO GEMİLERİNİN GİTMESİ BİR ÇÖZÜM OLUR MU?

Sayın Gürdeniz’e donanmaların işe karışmasının risk seviyesini artırması karşısında bölgeye TPAO gemisinin gönderilmesinin de bir çıkış olup olmadığını sorduk. Gürdeniz bunun 2015 yılında yapıldığını söyleyerek şöyle devam etti: “GKRY lideri Anastasiadis o zamanki görüşmelerden Türk gemisinin bölgedeki faaliyetlerini gerekçe göstererek çekildi. Şu an da bu formül uygulanabilir ama burada önemli olan bu konunun sürüncemeden çıkmasıdır. Ortada bir gerçek var, 6 numarada doğal gaz bulundu. Burada Türkiye çizgisini çekip bu sahaya kimseyi sokmam mı diyecek, yoksa birleşik Kıbrıs deyip burada herkesin hakkı var deyip bu süreci uzatacak mı? Sorun bu. Ben uzatma taraftarı olmadığımı da baştan söyledim. Bir an evvel Türkiye karar vermelidir zira Yunan basını daha şimdiden Ege ve Akdeniz’deki kendi münhasır ekonomik bölgesini ilan etti. Geçenlerde bu harita basında da yer aldı, Türkiye’ye nefes alma imkanı bile vermeyen bir harita. GKRY’nin de Yunanistan’a bir an evvel kendileri ile MEB sınırlama anlaşması yapmaları için baskı yaptığını da biliyoruz. Türkiye böyle bir duruma fırsat vermeden bir an önce kendi Doğu Akdeniz MEB sahasını ilan etmelidir. Yine öğreniyoruz ki Yunanistan karasularını 12 mile genişletmek için de fırsat kolluyor. Bence ateşle oynamak gibi bir şey bu. Yunanlıların şunu öğrenmesi gerek: Kendi güçlerine dayanmadan yaptıkları her hamlede yeniliyor ve kaybediyorlar. Kıbrıs ortada, Kardak sonrası yaptıkları uygulamalar da beyhude… Yunanistan’ın Türkiye’nin gücünü sorgulaması son derece yanlış. Aklı varsa Türkiye gibi bir gücü karşısına almaz. ”

Emekli Amiral Cem Gürdeniz ile yaptığım görüşmeden sonra Türkiye’nin Akdeniz’de birden fazla rakiple aynı anda satranç oynamaya başladığını düşünmeye başladım. Yapmamız gereken bu noktadan sonra hem basit hem zor. Neden derseniz hamleleri yaparken sonrasını düşüneceğiz; kaleleri gereksiz yere kaybetmeyip oyunu kazanmaya çalışacağız.