05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Yeni Türkiye'

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

Özellikle Köy Enstitüleri geleneği ve klasik CHP kültürü içinde yetişen insanların hayatı zorlaşıyor. Yaşlı olmaları gerekmez. Aile ortamları, arkadaşlık ilişkileri ve hayat tarzı ilerici geleneği ve evrensel kültürü gençleri de kapsayacak şekilde bugüne taşımıştır.
Bu insanlar okuldaki öğretmenlerine, ders kitaplarındaki bilgilere güvenmişler, kızlı erkekli sokakta dondurma yiyerek gülüşmüşler, flört etmişler, tartışmışlar, kavga edip barışmışlar, içinde yaşadıkları ülkeye, okul ve aile ortamlarına temel bir güven duygusuyla yetişmişlerdir.

KÖKLERİ SAĞLAM VE BİRLEŞTİRİCİ

Cumhuriyet çeşitli maceralardan, darbelerden, katliamlardan geçse de ülkeyi yönetenler 1980’lerin sonuna kadar kurtuluşun değerini yüksek tutmuşlar ve kuruluşun temel ilkelerinden sapmamışlardır. Sapmak istediklerinde de sapamamışlar, onları ancak esnetebilmişlerdir. Değerlerin ve ilkelerin muhafızlarından korkmuşlar; askerlerden, üniversitelerden, öğrencilerden, ilerici gazetecilerden, barolardan, diplomatlardan, meslek birliklerinden… ve evet, hepsini tek kavramla belirtmek gerekirse, AKP zihniyetinin yok etmeye çalıştığı “elit tabaka”dan çekinmişlerdir.
Cumhuriyet ve devrimler bir hayat tarzı, ilerleme düşüncesi ve aydınlanmacı bir kültür getirmiştir. Sağcısı, solcusu, ülkücüsü, devrimcisi farklı siyasi görüşleri bu genel parametreler (etkilere ve ilişkilere rağmen sabit tutulan değişkenler) içinde savunmuşlar ve dünyevi hayat tarzını benimsemişlerdir.
Hatta bu hayat tarzına geçmiş dönemin ayrılıkçı eğilimler taşıyan Kürt gençlerini de katabiliriz. Onlar da aynı ortamda, aydınlanma değerleriyle yetişmişlerdir. Şerafettin Elçi ile Selahattin Demirtaş’ı, Musa Anter ile Altan Tan’ı bu bakımdan karşılaştırmak öğretici olur.

TANINMAZ HALE GETİRDİLER

Laikliğin fiilen ortadan kaldırılması ve Cumhuriyet’in bütün muhafızlarının yıpratılmasıyla birlikte bu dönem sekteye uğradı. Ortaya çıkan gerici lümpen tüccar kültürü, mafyatik yapısıyla, tarikat ve cemaat bağlarıyla henüz bir “yeni Türkiye” yaratamadıysa da eskisini yozlaştırarak tanınmaz hale getirmeyi başardı. Özellikle Köy Enstitüleri geleneği ve klasik CHP kültürü içinde yetişen insanlar savundukları bütün değerlerin tam tersini ifade eden bu gelişme karşısında tutunacak bir dal, izlenecek bir yol aramaya başladılar.
Arayış içindeki kitleler su gibidir, alengirli ve derin sosyolojik tahlillere, uzun vadeli jeostratejik tahminlere göre değil, arazinin eğimine göre hareket ederler ve basit fikirler, olaylar ve sloganlarla harekete geçerler. Gericilikten korkan, kendilerinin ve çocuklarının geleceğinden kaygılı insanlar oturup dam dolusu kitap ve propaganda broşürü okuyarak, derin tartışmalardan ve tefekkürden geçerek hareket etmezler. Ve bazen muhalefet görüntüsü altında sistemin yenilenmesi için de yönlendirilirler.

PROGRAMDAN SAPMADAN KİTLEYLE BULUŞMA

Önemli olan, doğru programatik görüşleri kitlelerin arayışları ve acil ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirmektir. Kitle çizgisi, siyasi programdan sapmaksızın kitlelerle aynı çizgide buluşmaktır. Bu çizginin çok gerisinde kalanlar ya da çok ilerisine geçenler ya da kitlelere karışık mesajlar vererek onları her ne pahasına olursa olsun dar bir söylemde birleştirmek isteyenler zamanla seyirci durumunda kalırlar.
Toplumsal muhalefetin “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa!” çığlıklarının yükseldiği toplanma mekânlarından, stadyumlardan, konser salonlarından dışarı çıkarılması gerekir. Hiçbir dış politika kaygısı bu görevi ertelemenin bahanesi olamaz, çünkü sorun insanların bugünkü hayat tarzıyla, fikri hür vicdanı hür nesillerin yetişmesiyle, ülkenin geleceğiyle ilgilidir.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019