Amerika bu sefer sağlam kayaya çarptı

Trump seçilmeden önce Amerika’nın dış ticaret açığını kapatmak ve işsizlik seviyesini düşürmek için seçmenlerine bir söz vermişti. Bu amacını da “Make America Great Again” yani Amerika’yı tekrar büyük yapalım sözü ile sembolleştirmişti.

Amerika sırtını yasladığı güçlü silahlı kuvvetleri ve büyük ekonomik tüketim gücü ile dünyaya dayattığı “dolar” sayesinde büyük ticari açıklar vermeyi adeta bir hak gibi görüyor. Ancak bu açık ve buna bağlı borçlanma artık kontrolden çıkmak üzere. Bu olumsuz durumu düzeltmek için Trump’ın çözüm planı ise işleri içinden çıkılmaz bir kaosa sürükleyecek gibi gözüküyor.

TRUMP NE YAPIYOR?

Trump’ın çok düz bir mantığı var. Bana kim ne mal satıyor, ben kime ne satıyorum?... Aradaki fark Amerika’nın aleyhine ise o ülkeden alınan mallara gümrükte vergi getiriyor. Böylece dışarıdan gelen ucuz malların fiyatı yükseliyor. Amerikalılar da o malın fiyatı geçmişe göre arttığı için daha az tüketmeye başlıyor, onun yerine iç pazarda üretilene yöneliyor.

Trump geçen haftalarda ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük tarifesi uygulanacağını açıklamıştı. Böylece bu ürünlerin fiyatlarını Amerikan iç pazarında daha pahalı hale getirmişti. Dün ise yine bu amaç doğrultusunda Çin'e milyarlarca dolarlık ek gümrük vergisi ve yatırım kısıtlamaları getirilmesini öngören genelgeyi imzaladı.

AMERİKA NASIL KAYBEDECEK?

Amerikan toplumunun refah seviyesi yukarıda. Yani Amerikan emekçileri sendikalarının 20.yy’da verdiği kavgalar sonucunda, tatminkâr bir ücrete ve insani sayılabilecek çalışma saati seviyesine ulaşmış durumda. Bunun sonucu olarak Amerikan firmalarının üretim maliyetleri yüksek. Üretim maliyetleri artınca haliyle üretilen ürünler de Çin mallarına göre daha pahalı oluyor. İşte Trump tam bu noktada Çin mallarını vergi ile daha yüksek hale getirdiğinde aslında Amerika içindeki enflasyonu da tetiklemiş olacak.

Amerika, 2008 krizinde iç piyasaların içinde bulundukları durgunluğu aşması için parasal genişlemeye gitmişti. Ekonomide para miktarının artması enflasyona, yani fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine neden olacağı için, şu sıralar faiz artırarak bu parayı geri çekme peşinde. Ancak bu öyle bir politikadır ki, faizi artırırken ekonomide yatırımları düşürmeden, yani ülkeyi durgunluğa sokmadan bu işi yapmalısınız. Çünkü faizlerin arttığı bir ekonomide sermaye, iş yaratacak yatırımlara değil, daha kârlı gördüğü tahvile yani faiz getirili enstrümanlara gider.

Parasal genişlemenin yaratmaya başladığı enflasyona, bir de Trump’ın Çin mallarını ülkeye sokmamakla oluşacak enflasyonu eklersek, FED 2018/2019’da faiz artırımlarını yapmakta daha da hızlanabilir. Bu da ülkedeki yatırımları azaltır ve işsizliği yukarı çeker.

AMERİKAN FİRMALARI VAHŞİLEŞTİ

McKinsey Global Institute tarafından geçen yıl yayınlanan bir analizde, son on yılda, geliri artmamış veya azalmış olan hane halkı oranının ABD’de %81 olduğu belirtilmişti. Oysa ABD firmalarının vergi sonrası gelirleri ise sürekli bir artış içinde. Vahşi birer kapitaliste dönüşen küresel ölçekteki Amerikan firmaları, kârlılıklarını düşürecek ucuz hammaddelerden yoksun kalınca ne yapacak? Dönüp üretim maliyetlerini düzeltmeye çalışacaklar. Bu sorunu çözerken akıllarına ilk gelen de iş gücü olacak. Amerikan emekçisi ya işini ya da gelirini kaybedecek.

AMERİKA AÇIĞI NASIL FİNANSE EDECEK?

Amerika bugün gümrük vergisi koyarak açığını düşüreceğini umuyor. Peki gelecek yıl bu açık sıfıra inmeyeceğine göre kimden borç alınacak? Bugüne dek bu açığı Çin finanse etti. Yani Amerika Çin’e tahvil verdi, borç dolar aldı. Bu mekanizma sonucunda Çin’in elinde trilyon dolardan fazla Amerikan hazine tahvili birikti. Çin, Amerika ticaret savaşını tırmandırırsa, ben artık Amerikan tahvili almıyorum dediği zaman, Amerikan hükümeti finansman için ne yapacak? Para mı basacak? Bunu yaparsa sonunda Amerika için bölünmeye kadar gidecek büyük bir enflasyon sorunu oluşur. Kuvvetli ihtimal daha yüksek faizlerle borçlanacak, bu da dönüp yatırımları düşürecek, işsizlik artacak, emekçilerin gelirleri düşecek.

Konuya finans açısından baktığımızda Çin’in elindeki tahvilleri satmak yerine Amerika’ya borç vermemesi yani tahvil almaması daha mantıklı. Zira tahvil satması halinde portföyündeki Amerikan tahvillerinin değeri düşecektir. Bu da Çin’in gelir kaybetmesi demektir.

ÇİN MİSİLLEME YAPABİLİR

Gümrük vergisi atom bombası gibi bir silah değil. Bu silaha her ülke sahip. Yani karşı ülke size bu silahı çekerse, siz de ona çekebilirsiniz. Bu durumda canlandırmaya çalıştığınız firmalarınızın ihracat yeteneklerinin kaybolduğunu görebilirsiniz.

Bahsettiğimiz bu silahı Çin’in de kullanmaya karar verdiğini görüyoruz. İlk etapta ABD ürünlerine yaklaşık 3 milyar dolarlık gümrük vergisi getirilmesi için hazırlıklara başladığını duyuran Çin, 120 ürünün ithalatına yüzde 15 gümrük vergisi getirecek, İkinci aşamada ise alüminyum hurda ve domuz eti dâhil sekiz ürüne yüzde 25 vergi uygulayacak.

Amerika vergi silahını kullanmaya devam ederse, Çin, Amerika’nın “ticari amiral gemileri”ni hedef alabilir. Örneğin, Çin'in 2036 yılına kadar neredeyse 1,1 trilyon dolar değerinde 7,240 yeni uçağa ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor. Bu durumda yara alacak amiral gemisi Amerikalı Boeing olacaktır. Buna Apple, Tesla, Starbucks gibi diğer sancak gemilerini de eklersek durumun ciddiyeti anlaşılabilir.

AMERİKA TİCARİ DENKLEMİ YANLIŞ ÇÖZDÜ

Amerikan devleti, firmalarının kâr hırsı ve küresel ticaret savaşı arasına sıkışıp kalmıştır. Mevcut sorunlarını sosyal devlet anlayışından uzaklaşıp, küresel ticarette daha saldırgan bir anlayışı benimsemeyerek çözmeyi amaç edinmiştir. Ancak ticaret savaşlarının Trump’ın deyişiyle “iyi ve kazanılması kolay” olmadığını deneyerek görecek gibi. Unutulmaması gereken, ticaret savaşlarında ilk başta kazandığını zannedenlerin daha sonra büyük birer kaybedene dönüşebileceğidir.