Başıboş durumlar

Herkes bir günlüğüne ünlü olacak demişti Amerikalı görsel yönetmen Andy Warhol.

Aynen de öyle oldu, ama şükretmeyi ya da yetinmeyi bilmeyen biz insanoğlu daha fazla tıklanma daha fazla beğeni alma uğruna cümbür cemaat bağımlı oluverdik.

Hiç hafife almayın.

Hiç mazeret bulmayın.

Çünkü uluslararası ölçüm rakamları ortaya koyuyor ki sosyal medya kullanımında açık ara en önde gelen ülkeyiz.

Olur olmadık kişilerden olur olmadık bilgiler doğru sanılıyor ya da tam aksine, en doğruyu söyleyen gazeteci, sanatçı veya akademisyen en olmadık şekilde linç edilebiliyor.

İnsanlar linç edilmekten, saçma sapan tepkilerden korkar çekinir oldu.

Trol hesaplarını ve oluşan ya da oluşturulan yankı odalarını düşünürsek durum sandığımızdan çok daha endişe verici.

Kamplara ayrışmış bir toplum günden güne daha da mutsuz daha da tahammülsüz.

Her konuda abartılı nefret ya da abartılı sevgi, daha doğrusu adeta tapınma hali.

Hal böyle olunca da ne duyuyor ne görüyor ne de hissediyoruz.

Eskiden doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur derlerdi.

Şimdi ise köyden kovmakla kalmıyor, yalan yanlış bilgiler değil dokuz tüm köylere inadına ulaştırılıyor.

Yalan doğru bilgiden 8 kat hızlı yayılırmış.

Bu durumda yaşanılan zararlar çok daha büyük oluyor.

Sosyal medyada videoları dolaşan isimlerden birisi de Prof. Dr. Oytun Erbaş.

Halk sağlığı açısından önemli olduğunu düşünerek sokak hayvanlarıyla ilgili konuşmuş.

Tanımam etmem.

Akademisyen olarak değerlendirmek haddim değil, bazı söylemleri bana abartılı geldiği de olmuştur ama aman Allahım.

Adama söylenmedik laf kalmamış.

Deli diye aşağılayanı mı ararsınız, sen kimsin diyeni mi ya da yanlış biliyorsun hocam diye yazanı mı?

Aslında Prof. Dr Oytun Erbaş’ın sokak hayvanları videosunu görüp geçmiştim ama televizyonlarda o babayı görünce dönüp tekrar izledim biraz da konuyu etüt edince nasıl yazayım bilemedim, yazmadan da yapamadım.

BİR BABA’NIN SESSİZ İSYANI

Konuşmakta zorlanıyordu, belli ki çok üzüntülü ve çok korkmuş

Nasıl korkmasın?

Birisi 2 diğeri 4 yaşında çocuklarına köpek saldırmış ve ağır yaralanmışlar.

Üstelik evlerinin önünde !

Ülkemizde ve dünyada yasaklanan pitbul cinsi köpeğin sahibi hakkında 22 kez şikayet de olduğu halde!

Bu nasıl izah edilir bilemedim.

Köpeğini tasmasız ve ağızlıksız gezdiren o sahibi galiba tutuklandı ama bugüne kadar ne beklendi?

Neden elinden alınmaz o köpek?

Bu nasıl bir sorumsuzluktur ve kötülüktür böyle?

Dünyada silah sayılan bir köpek besleyeceksiniz, hem de yasak olmasına rağmen!

Ama ağızlık ve tasmasız gezdireceksiniz.

Bir ara çok hayvansever bir kadın vardı sosyal medyada.

Başka illeri dolaşıp köpekleri topluyordu sözde bakmak adına ama sonradan anlaşıldı ki Ankara’ya getirdiği köpeklerin çoğu kuduz ve o zavallı hayvanları birbirinden farklı sokaklara bırakıyordu.

Üstelik haberlerde duyduk gördük ki bu kişinin banka hesaplarına yurtdışından yüklüce meblağlar gelmiş.

Tesadüf müdür yoksa başka bir kaos planı mı devrededir bilinmez tabii ama sokak köpekleri diye bir kavram dünyada yok.

Avrupa ülkeleri başta, dünyanın bir çok ülkesinde hani hayvan sevgisi adı altında orman girişlerine, park bahçelere, olur olmadık yerlere kedi köpek maması bırakanı da göremezsiniz, yazın çocuklar oyalansın diye alınıp sonra okullar açıldığında sokaklara bırakılan kedi köpek de göremezsiniz.

Yemediği hamburgerin yarısını bina önlerine koyanı zaten hiç düşünemezsiniz bile.

Bu konuda sadece Prof. Dr. Oytun Erbaş değil başkaca akademisyenler de söylüyor çünkü durum günden güne çok ciddi ve büyük bir probleme evrilmiş salgın hastalıkların habercisi diye.

Bir veteriner hekim vardı ekranlarda ortalığa bırakılan ve açık havada tozlanan o kedi köpek mamalarının hayvanların sağlığına zararlı olduğunu söylüyor, sahte mama riskine dikkat çekiyordu.

Hayvan dışkısı nedeniyle bulaşan kist hidadik denilen bakterilerin tehlikeli olduğunu söyleyenler de var.

Ama başka bir tehdit olarak hızla artan popülasyona dikkat çeken de.

Bir kaç yıla kadar köpek nüfusu neredeyse bazı şehirlerde insan nüfusunu geçecek deniyor.

Sokaktaki başıboş köpeklerin saldırıları sonucu yaralananların, ölenlerin hesabını kim nasıl verecek bilinmez ama çocuk mamasından daha fazla kedi köpek maması ithal ettiğimiz düşünülürse birilerinin banka hesapları hayli yükseliyor demektir.

Bu satırları yazmak öyle zor oldu ki.

Çünkü kedilere hayran köpekleri de çok seven birisiyim.

Ama hepimizi üzen bu konuda sorunlar günden güne artıyor ve nedense görmezden gelip yokmuş gibi davranan belediyelere ve yetkililere sormak istiyorum,

Ne olacak bu başıboşluk?