Çin’de neden gecekondulaşma yok?

Yerel seçimler bitti. Ama Türkiye’nin ciddi sorunu gecekondulaşma bitmedi. Dizginsiz piyasa ekonomisinin ve tarımın çökertilmesinin yansıması olan iç göç ve ABD’nin bölgemizdeki kaosunun sonucu komşularımızdan gelen dış göç, kentlerimizi yaşanılmaz hale getiriyor.

Gecekondulaşma, 21. yüzyıl emperyalizminin bir sonucu. İngiltere merkezli “İnsanlık İçin Yaşam Alanları” örgütünün hesaplamasına göre, dünyada 1 milyar 600 milyon kişi gecekonduda yaşıyor. Yani dünyadaki her dört kişiden biri gecekondu hayatına mahkûm. (1)

Çin’in 1 milyar dört yüz milyon nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i şehirlerde yaşıyor. Pekin, Şanghay, Chongqing, Chengdu gibi nüfusu 20 milyon ve üzerinde olan şehirleri var. Ancak Çin’de ne gecekondu ne de Atlantik kampındaki gibi evsizleri göremiyorsunuz.

Oysa büyük Çin Devrimi öncesi, 1930’ların Şangay’ını konu alan filmlerdeki işçi mahallerinin zavallı görüntüsü çarpıcıdır. Veya 1950’lerde İngiliz işgali altındaki Hong Kong’da suç örgütlerinin hâkim olduğu gecekondu kasabaları ünlüdür. Ama şimdi gecekondu yok. “Dongsheng” internet sitesinin Çin hükümetinin gecekondu ve evsizlikle nasıl başa çıktığını inceleyen araştırmasından aktarıyoruz. (2)

KİTLESEL GÖÇ NEDEN BÜYÜK GECEKONDU MAHALLELERI YARATMADI?

Reform ve Dışa Açılma 1970’lerin sonunda başladığında, Çin nüfusunun yüzde 83’ü kırsal kesimde yaşıyordu. 2021 yılına gelindiğinde kırsal nüfusun oranı yüzde 36’ya düşmüştü. Bu kitlesel kentleşme döneminde 600 milyondan fazla insan kırsal alanlardan şehirlere göç etti. Ama bu devasa nüfus hareketi diğer gelişmekte olan ülkelerdeki ve Türkiye’mizdeki gibi gecekondulaşmaya yol açmadı. Çünkü, Çin’deki kentleşme, sosyalist inşanın bir parçasıdır.

Bugün mevcudu 296 milyona düşen “göçmen işçi” nüfusu, ülkenin toplam işgücünün yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor. Bir dönem sayısı 600 milyona çıkan göçmen işçiler Çin’in hızlı büyümesinin taşıyıcısı oldu ve bugün ulaşılan 400 milyonluk orta halli nüfusu yarattı.

Hızlı göç, “kentlerdeki köylerin” ortaya çıkmasını beraberinde getirdi. Görüntüsü kırsal mahalleleri andıran bu yerlerde çeşme suyu, elektrik, gaz ve telefon gibi temel olanaklar sağlanmış olsa da, temizlik, çevre düzenlemesi, eğitim, sağlık gibi kamu hizmetleri, yangın güvenliği ve benzeri diğer olanaklar ücra köylerdeki gibiydi.

2000’li yıllarda Çin hükümeti, bozulmuş mahallelerin yenilenmesine ve tehlikeli konutların kaldırılmasına odaklanarak şehirlerin köyleşmiş bölgelerini dönüştürmeye öncülük etti. 2008 ve 2012 yılları arasında ülke çapında “kentlerdeki köy” olarak adlandırılan 12 milyon 600 bin hane dönüştürüldü. (3) Bunun yanı sıra, kamuya ait düşük kiralık konutların inşa edilmesine hız verildi. Merkezi hükümet 2022 yılında 40 şehirde 6,5 milyon adet düşük maliyetli kiralık konut inşa edileceğini duyurdu. (4)

‘HUKOU’ SİSTEMİ NEDİR?

Çin’de kırsal kesimde yaşayanlar kentlere göç etse bile, kırsaldaki topraklara erişimlerini hiçbir zaman kaybetmediler. Bu Çin’in tarihi “Toprak Reformu”nun bir sonucu. 1950’lerde Çin Komünist Partisi (ÇKP) özel toprak mülkiyetini kaldırıp ve kolektif mülkiyete dönüştürdü. 1978’de, kırsal tarım arazilerini tek tek hanelerin ellerine yeniden tahsis eden bir “Hane Halkı Sorumluluk Sistemi” ile tarımsal üretim derinden etkilense de kolektif toprak mülkiyeti devam etti. Çin’de toprak hiçbir zaman özelleştirilmedi.

Bugün Çin, dünyadaki en yüksek ev sahibi olma oranına sahip. Çin’de yaşayanların %90’ı ev sahibi. Bu orana kentlerde kiralık evlerde yaşayan milyonlarca göçmen işçi de dahil. Kentte kirada oturuyor ama köyünde evi var!

Bu sayede işsizlik, hastalık gibi sıkıntılarla karşılaştıklarında memleketlerindeki evlerine dönebiliyorlar. Ve orada iş yapabiliyorlar. Örneğin, 2008’deki “mavi gözlülerin finans krizi” sırasında Çin’in mamul mallar ihracatı ciddi darbe aldı ve yaklaşık 30 milyon göçmen işçi işini kaybetti. Kovid-19 salgını sırasında, hizmet ve imalat işleri ciddi şekilde etkilendiğinde, birçok göçmen işçi kırsaldaki evlerine ve topraklarına geri döndü.

Çin’de 2000 yılı aşkın bir süredir devam eden haneleri topraklarına bağlayan ve bir anlamda göç sınırlaması getiren “Hukou” sistemi var. ÇKP önderliğinde, 1950’lerin sonunda kırsaldan kente göçü düzenlemek için yeni bir “hane halkı kayıt sistemi” (Hukou) kuruldu. Buna göre, kişiler kamu hizmetlerindeki imtiyazlara ancak nüfus kaydının olduğu yerlerde faydalanabiliyor. Örneğin çocuğunu kentteki okula kaydettiremiyor. Bu durum, “geride kalan çocuklar” olarak adlandırılan, büyükanne ve büyükbabalarının bakımına bırakılan bir kesim yarattı. Bu sayı yıllar içinde azalmış olsa da halen bu durumda olan yedi milyon çocuk olduğu tahmin ediliyor.

2022 istatistiklerine göre Çin nüfusunun yüzde 65,22’si şehirlerde yaşıyor, ancak sadece yüzde 45,4’ü kentsel Hukou’ya sahip. Bu sistem gecekondulaşmayı engellemiş olsa da kent ile kır nüfusu arasındaki toplumsal refah eşitsizliklerini de pekiştirdi.

ÇİN HÜKÜMETİ EVSİZLİKLE NASIL BAŞA ÇIKIYOR?

2000’li yılların başında Hukou sorunu ulusal bir mesele haline geldi. 2003 yılında, en yüksek yürütme organı olan Devlet Konseyi “Kentsel Alanlardaki Göçmenlerin ve Evsizlerin Kurtarılması ve Yönetimi için Tedbirler” genelgesini yayınladı. Buna göre, kent yoksullarına gıda tahsisleri ve geçici barınaklar sağlayan kentsel yardım istasyonları oluşturuldu. Daha önce geçerli olan Hukou’su olmayan kişilerin zorunlu gözaltı sistemini kaldırdı. 1990’lı yıllarda kentlerde konutu olmayan kırsal kesimden gelen işçiler ya da işsizler, gözaltına alınıp trene doldurulup memleketlerine yollanıyordu. Yeni genelge, gönderilen evsizlere, memleketlerinde konut bulma sorumluluğunu gönderildikleri yerel makamlara yükledi.

Xi Jinping’in 2012’de ÇKP Genel Sekreteri seçilmesinden sonra, yardım istasyonları evsizlere yiyecek ve temel barınma olanakları sağlıyor. Ağır hasta olanların sağlık hizmetlerine erişimine yardımcı oluyor ve akrabaları veya yerel yönetimlerle bağlantıya geçerek bu kişilerin kayıtlı olduğu yerlere dönüp temel yaşama imkanlarına kavuşmalarını güvenceye alıyor. Sorunu örtmek yerine, yoksulluğu ortadan kaldıracak önlemler uygulanıyor. Jiang Zemin dönemi ile Xi Jinping döneminin yönetim anlayışlarındaki fark bu politikalardan anlaşılabilir.

ÇKP, EŞİTSİZLİKLERİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN MÜCADELE YÜRÜTÜYOR

ÇKP 20. Kongresi’ne sunduğu raporda Xi Jinping şunları söyledi: “Çin toplumunun karşı karşıya olduğu temel çelişkiyi, dengesiz ve yetersiz kalkınma ile halkın daha iyi bir yaşam için sürekli artan ihtiyaçları arasındaki çelişki olarak belirledik. Eşitsizlikleri gidermenin tüm girişimlerimizin odak noktası olması gerektiğini açıkça ortaya koyduk.” (5)

2020 yılı sonunda mutlak yoksulluk altındaki nüfusun sıfırlanması ve uygulamaya konan “Kırsal Yeniden Canlandırma Stratejisi”, şehirlere göçün baskısının hafifletilmesini sağladı. Hükümet, yoksulluğu azaltmak için gelir aktarımı programlarının ötesinde, kırsal sanayiyi geliştirmek, eğitim, sağlık hizmetlerinin ucuzlaştırılıp yaygınlaştırılması ve altyapının geliştirilmesi için önemli miktarda kaynak aktardı. Bu önlemler, halkın kırsalda kalma ve çalışma seçeneğine sahip olmalarını sağladı. Her yıl daha fazla göçmen şehirlerden memleketlerine geri dönmektedir ve bu sayı 2015’te 2 milyon 400 bin kişi iken, 2019’de 8,5 milyon kişiye yükselmiştir. (6)

Çin’in 14. Beş Yıllık Planı (2021-2025) ve 2035 yılına kadar olan ekonomik stratejisi, vergi reformu yoluyla gelirin yeniden dağıtılmasına, zengin ve yoksul arasındaki uçurumun azaltılmasına ve milyonlarca göçmen işçinin kentsel yaşamın tüm imkanlarından yararlanmasının önündeki engellerin kaldırılmasına odaklanıyor.

BARINMA SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN ÇİN’DEN ÖĞRENELİM

Barınma en temel insan hakkıdır. Bu hakkı sağlamak devletin temel sorumluluklarındandır. Yaşam alanları inşa etmek ve bu alanları iyileştirmek özel sermayenin kâr hırsına ve serbest piyasanın insafına bırakılamaz. Barınma hakkının en üst düzeyde sağlanması, devletin halkın refahını sağlamasının temel göstergelerinden biridir. Büyük deprem tehlikesinin arttığı koşullarda, Türkiye devleti ve yerel yönetimler, gecekondulaşmayı hızla sona erdirecek önlemleri hayata geçirmek için Çin örneğini yakından incelemelidir.

Kültürümüzdeki “Garip kuşun yuvasını Allah yapar” atasözümüze benzeterek söylersek: Vatandaşın evini devlet yapar!

https://www.habitatforhumanity.org.uk/blog/2017/12/the-worlds-largest-slums-dharavi-kibera-khayelitsha-neza/#:~:text=Today%2C%20by%20the%20most%20conservative,slum%20or%20other%20informal%20settlement
https://dongshengnews.org/en/why-are-there-no-slums-in-china/
Devlet Konseyi Genel Ofisi, ‘Gecekondu Mahallelerinin Yeniden Yapılandırılmasının Hızlandırılmasına İlişkin Devlet Konseyi Görüşleri’, 12 Temmuz 2013.https://www.gov.cn/zwgk/2013-07/12/content_2445808.htm
Çin Devlet Konseyi Bilgi Ofisi, “40 şehir 6,5 milyon adet devlet destekli kiralık konut ekleyecek” 11 Ocak 2022.http://english.scio.gov.cn/m/pressroom/2022-01/11/content_77983347.htm
ÇKP 20. Kongre Raporu: https://www.fmprc.gov.cn/eng/wjdt_665385/zyjh_665391/202210/t20221025_10791908.html
Çin’in mutlak yoksullukla mücadelesi konusunda yararlı bir inceleme için bakınız: https://thetricontinental.org/studies-1-socialist-construction/