Hükümetin problem çözme yeteneği

Eğitimli bir zihnin en önemli vasfı, problemi görebilmektir. Bazı problemler hemen çözülemeyebilir. Ancak esas olan ortada çözüm bekleyen bir problemin varlığının farkına varmaktır. Çünkü görülmemiş yani farkına varılmamış bir problem asla çözülemeyecektir. Bu nedenle problemi algılayabilmekle algılayamamak arasındaki fark işin esasını oluşturur. Peki, ama problemin görüldüğünü nereden anlarız? Marx, insanlığın ancak çözebileceği sorunları önüne koyduğunu söylemişti. Bir problemin varlığı, onun çözülmesinin koşulları oluştuğu zaman fark edilebilir. Ancak karıştırmamak lazım: Bir problemin fark edilmesi, onun otomatikman çözülmesi değil, çözümün gündeme gelmesi demektir. Problemi görebilen herkes, onun çözümü için gereken yeteneğe sahip değildir.

TÜRKİYE’NİN BOĞUŞTUĞU SORUNLAR

Bugün Türkiye’nin boğuştuğu sorunlara şöyle bir bakalım. Giderek derinleşen ekonomik kriz, genç işsizliği, geçim zorlukları halkın birinci ekonomik gündemi. Ama ulusal ekonominin bir de haksız zenginleşme skandalları, gelir dağılımı adaletsizliği, işe alımlarda liyakatsizlik ve torpilin çok partili yaşam boyunca görülmemiş bir AK Parti tekelleşmesi halini almış olması gibi boyutları var. Öte yandan dış politikada ABD’nin Türkiye’yi kuşattığını ve silahlı tehdit ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Devlet içinde kripto FETÖ’nün gemi azıya almış olması, bazı tarikatların kendi paralel devlet yapılanmalarını inşa ettiği görülüyor.

Bunlar belli başlı problemler… Hükümet bunları görüyor mu diye baktığımızda, neredeyse görmeyen yokmuş gibi bir manzarayla karşılaşıyoruz. Ağzını açan her hükümet yetkilisi ya da AK Parti yöneticisi yukarıdaki sorunların en azından bir kısmının farkında olduğunu gösteren koca koca laflar ediyorlar. Bu durum, problemlerin çözümünün Türk toplumunun gündemine girdiğini gösteriyor. Oysa hükümetin izlediği siyasetler, problemlerin adlarını zikretmekle onların ne anlama geldiğini idrak etmek arasındaki makas açıklığına işaret ediyor. Çünkü hiçbirine çözüm üretilemiyor.

PROBLEMİ ÇÖZEBİLECEK YETENEK

Ekonomik kriz var fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük umutlar bağladığı Hazine ve Maliye Bakanı vergiyi tabana yaymaktan bahsediyor. Kriz halkın krizi değilmiş gibi, yük yine halkın sırtına bindiriliyor. Hükümete bakıyoruz, ülkeyi üretimin kurtaracağını söylemeyen yok. Görünüşe göre herkes problemin farkında. Fakat bankalar kar rekorları kırıyor. Rantiye gelirleri vergilendirilmiyor. Demek ki problemi görüyor fakat onu çözebilmek için gereken yeteneği sergileyemiyorlar. Problem, onu çözebilecek olan yeteneği bekliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin adını vermeden “büyük akıl”dan, onun dünya siyasetini olduğu kadar Türkiye’nin iç siyasal dengelerini de oluşturma çabasından bahsediyor. Dünya ölçeğindeki saflaşmayı ve Türkiye’nin emperyalist sisteme bağlılığının yarattığı problemi görüyormuş gibi duruyor. Fakat Türkiye NATO’nun genişlemesini onaylama yolunda ilerliyor, Batı’dan sıcak para dileniyor. Perhizle lahana turşusu arasında bir makas açıklığı görülüyor. Demek ki problemin çözümü toplumun gündemine girdiğinden, iktidarı elinde tutanlar onu arayıp bulmadıkları halde, kendisini onların yüzüne vuruyor. Problemin varlığından bu sayede haberleri oluyor. Onu hissediyor ve dillendiriyorlar fakat nasıl çözebileceklerini bilmiyorlar. Bunun için gereken donanımları yani programları, kadroları ve örgütleri yok.

Hükümet çevrelerinde FETÖ’nün nasıl bir tehdit olduğunu anlamamış kimse yokmuş gibi görünüyor. Ancak mücadeledeki plansızlık, gelinen noktada yorgunluk alametleri göstermeye başladı. Hükümet, üniversitelerdeki FETÖ örgütlenmesi problemini çözemiyor.

PROBLEMİN PARÇASI DURUMUNDALAR

Tabi bir de bizatihi kendilerinin müsebbibi oldukları problemler var. Eğitim sisteminin çökertilmesi, liyakatin ayaklar altına alınması, üniversite sınavlarının seçme özelliğinin ortadan kaldırılması, yeni paralel devlet yapılanması arayışlarının dar kadroculuk kafası nedeniyle engellenememesi, Türkiye’nin sosyolojik yapısına uygun olmayan ucube bir başkanlık sisteminin kamu yönetimini inisiyatifsiz bir aparata çevirmiş olması gibi… AK Parti hükümeti bu konularda çözümün değil problemin bir parçası durumunda.