Kömür değil ömür törpüsü

Yatağan Termik Santralı kömür rezerv alanında kalan Eskihisar köyünün kökünden yıkılışına tanık olup üzülmüştük. Sıra, bir belde olan biraz daha büyük Yeşilbağcılar’a gelmişti. Görevli bulunduğum Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü son sınıfında tez danışmanı olduğum o köyde yetişmiş yetenekli bir öğrenci vardı. Kendi köyündeki çiftçilerle anket yaparak tarım işletmelerinin yapısı ve faaliyet sonuçlarını ortaya koyacak bir lisans tezi hazırlamasını önerdim. İnan Yüksel, 1992 yılında kaynakçada belirtilen tezi sundu. Tek kelime ile mükemmeldi. Sözü meslektaşıma bırakalım.

SANTRALIN FAALİYETİ

Bölgenin linyit rezervlerini değerlendirmek üzere kurulmuş olan termik santral, kuru kömür bazında yüzde 2,76 yanar kükürt (S), yüzde 38 kül içeriğine sahip kömürü kullanarak enerji üretmektedir.

Günlük kömür sarfiyatı ortalama 9 bin 820 ton olup bu miktar yaklaşık 12 bin nüfuslu Yatağan ilçesinin evsel ısınımı için kullanılacak yıllık kömür miktarına yakındır. Bu miktarla, kömürün kükürt (S) ve kül içeriği dikkate alındığında santralın günlük ortalama kükürtdioksit (SO2) emisyonu 542 ton, kül emisyonu ise 3 bin 732 ton olacaktır.

Kül çıkışı bacalardaki elektrofiltrelerle yüzde 98,8 oranında önlenebilmekte ise de günde 45 ton kadar kül atmosfere bırakılmaktadır. Bunun yanında kül depolama alanı da hâkim rüzgârlar yönünde tozumaya maruz kalmakta, çıkan kül zerreleri çevre tarım arazilerine ulaşmaktadır. Bu bilgiler işletmeden alınan resmi yazılara dayanmaktadır.

KÜKÜRTDİOKSİT VE KÜL TOZUNUN ETKİLERİ

Termik santraldan baca gazı olarak atmosfere bırakılan kükürtdioksit, havadan ağır olduğu için bir süre sonra çökmeye başlayarak gözenekler (stomalar) yoluyla bitki bünyesine alınmaktadır. Kükürtdioksit tolere edilebilir dozun üzerine çıktığında fitotoksiteye yol açarak bitkinin fizyolojik fonksiyonlarının hemen hemen tümünü etkilemektedir. Hücre seviyesindeki bu etkiler kendilerini yaprak lekeleri, genel gelişme geriliği gibi belirtilerle ortaya koymaktadırlar. Kükürtdioksit gazı döllenme fizyolojisini de etkilemekte, dişicik tepesinin asiditesini (pH) değiştirerek polenlerin çimlenmesini engellemekte ve meyve tutumunu azaltmaktadır. Yaprak ve çiçeklerin fonksiyonlarını önemli ölçüde yitirmeleri doğal olarak verimde de azalmaya yol açmaktadır.

Havada toz şeklinde bulunan partiküllerin bitkilere en önemli etkisi yaprakların üzerinde birikip onların fotosentez yüzeylerini ve solunum aktivitelerini azaltmasıdır. Tozla kaplı yapraklar yeterince besin maddesi oluşturamamakta ve erken dökülmektedir. Ağaç, yaprak kaybettiğinde yeni yaprak oluşturmak üzere yedek besinlerini harcamakta, ayrıca yaşamını sürdürebilmek için çiçek yerine yaprak oluşturmaktadır. Toz ayrıca dişicik tepesindeki sıvının kurumasına yol açarak döllenmeyi engellemektedir. Verim azaltıcı bu etkileri yanında toz, bitkilerde kalite düşüklüğüne de yol açmakta ve pazar değerlerini azaltmaktadır.

BİTKİLERDE YAPILAN İNCELEME

Termik santralın zararlı etkilerinin hissedilmeye başlandığı 1986 yılından bu yana kültür bitkilerinde görülen verim değişmeleri incelenerek bir karşılaştırma yapılmak istenmiştir.

İnceleme yapılırken ürünlerin aynı varyetelerinin karşılaştırılmasına dikkat edilmiş ve verimlerin işletmeler genelinde tartılı ortalamaları alınmıştır.

Veri olarak bilirkişi raporlarından yararlanmakla birlikte büyük ölçüde üreticilerden sağlanan bilgiler kullanılmış, yeterli veri alınamadığı durumlarda verimin değişmediği kabul edilmiştir. Bu şekilde altı yıl öncesi baz alınarak son altı yılda belli başlı ürünlerde meydana gelen verim değişmelerinin zarar öncesi ve sonrası karşılaştırması yapılmıştır. En yüksek verim kaybına uğrayan ürünlere göz atıldığında, susamda yüzde 69, zeytinde yüzde 68, bostanda yüzde 48, buğdayda yüzde 47, tütünde yüzde 35 verim kaybı olmuştur. Zeytin, tütün ve buğday yaşamsal önemdedir.

Şüphesiz bu araştırma son altı yılda verimi etkileyen diğer faktörlerin sabit varsayılması durumunda geçerli olup, bilgi vermek amacına yöneliktir. Son altı yılda üretim tekniğindeki gelişmeler göz önüne alınacak olursa gerçek zararın görünenden yüksek olduğu tahmin edilebilir.

Kaynak: İnan Yüksel, Muğla İli Yatağan İlçesi Yeşilbağcılar Kasabasında Bir Grup Tarım İşletmesinin Sosyo- Ekonomik Yapısı ve Faaliyet Sonuçları Üzerine Araştırma, Lisans Tezi, E.Ü.Z.F. Tarım Ekonomisi Bölümü, Bornova- İzmir, 1992, s.35 vd.

Notlar:

1) Kükürtdioksit zararını azaltacak desülfürizasyon ünitesi ancak 2001 yılında faaliyete geçmiştir.

2) Santral çevresinde yoğun olmak üzere cıva, nikel, bakır, kurşun, çinko ve demir elementlerini kapsayan ağır metal kirliliği de saptanmıştır.