Tarım ihmal edilemez!

Gündemin en sıcak konusu koronavirüs tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir yaygınlık gösterirken, hükümet ve ilgili kuruluşlar virüs salgınının kontrol edilmesi ve önlenmesi için olağandışı bir gayret içindedirler. Bu durumlarda insan sağlığı kadar önemli bir konu da, insanlar için yeterli tarımsal ürüne sahip olmak ve bu ürünleri taze ve işlenmiş olarak onlara ulaştırmaktır. Sağlık önlemleri çok önemli iken, insanların sağlıklı ve yeterli beslenmeleri, hastalıklara dirençli halde olmaları o derece yaşamsaldır. Yeterli ve sağlıklı gıdaya sahip olmak ise güçlü bir tarım sektörü ile olasıdır.

TARIM NEDEN ÖNEMLİDİR

Tüm insanımızın kuşkuyla izlediği gibi, bu ürkütücü salgın karşısında, sağlık çalışanlarının görev ve sorumlukları artarken, başta hastaneler, eczaneler, sağlık araştırma kuruluşları, kapasitelerinin üzerinde bir sorumluluk alarak, her türlü riske karşılık ayakta kalmaya ve faaliyetlerini sürdürmeye çalışmaktadırlar. Devlet yanında tüm halk da bütün gücüyle maddi ve manevi olarak bu gayretleri en üst düzeyde desteklemeye çalışmaktadır.

***

Sağlık sektörü dışında, benzer şekilde faaliyette bulunması ve faaliyetini sürdürebilir kılınması gereken bir diğer sektör ise tarımdır. Sağlıktan sonra insanın en temel gereksinimi yeterli ve uygun gıdaya ulaşabilmesidir. Nitekim yukarıda vurgulanan gayretlerin önemli bir parçasını da bu etkinlikler oluşturmaktadır. Tohumdan tüketici masasına kadar uzanan bu etkinlikte, perakende zincirlerini, perakendeci tüketici arasındaki sağlıklı iletişimi düzenlerken tüm gıdanın kaynağı olan tarımsal üretimin ihmal edilmesi düşünülemez. Sağlık önlemleri dışında alınan diğer ekonomik ve sosyal paketler, finansal destekler incelendiğinde gıdanın kaynağı olan tarımın (tarım işletmeleri ve çiftçinin) ihmal edildiği görülmektedir. Aileleri ile birlikte 15 milyona yakın nüfusu oluşturan tarım kesiminin de önemli ölçüde dar gelirli ailelerden oluştuğu dikkate alınınca, gıda üretenlerin bu desteklerin dışında tutulması kabul edilemez. Üretim veya satın alınacak ürün olmazsa diğer kesimlere yapılan yardımlar ne işe yaracak, sorusunu sormamız gerekir.

***

Nasıl sağlık çalışanlarına evinde otur diyemiyorsak, çiftçiye (köylüye), ziraat mühendisine, teknisyenine, veteriner hekime, teknisyenine evde otur diyemezsiniz. Tarımsal üretimde bulunan her ailenin bir işletme olduğu maalesef uygulamada dikkate alınmamaktadır. Bu işletmelerin yaşamsal olduğu kadar da ayrıcalıklı özelikleri dikkate alınmamaktadır. Halen insanımızın tükettiği ürünlerin bir kısmı depolardan ve stoklardan karşılanıyorsa da halen, tarlada, serada, bahçede, her türlü hayvan barınağında sürdürülen ve sürdürülmesi gereken bir üretim faaliyeti bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz dönem itibarıyla da yeni üretimlerin başlangıcı olduğu bir mevsimdeyiz. Bu çerçevede mevcut tarım destekleme politikaları çerçevesinde gereken ödemelerin yapılması, bazılarının öne çekilmesi hiçbir derde deva olmayacaktır. Bu hastalığın gerektirdiği bazı ek ve ciddi önlemlere gereksinim vardır.

NELER YAPILABİLİR!

Bir makale çerçevesinde yapılması gerekenlerin tamamını sıralama olanağı bulunmamaktadır. Öncelikli bazı konular aşağıda sunulmaya çalışılmıştır.

  • Tarım ve Orman Bakanlığı'nın öncüğünde ilgili paydaşlardan oluşan bir kurul oluşturulması ilk akla gelen konuydu. Nitekim 26 Mart 2020 tarihinde medyada, Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde “Kovid-19 Komisyonu” kurulduğu haberleri yer aldı. Bırakın paydaş meslek örgütlerini, kurulda ziraat mühendislerine bile yer verilmemiştir. Bu çerçevede, özellikle çiftçi örgütleri ve akademik oda temsilcilerinin de yer alacağı ulusal düzeyde daimi bir tarım koordinasyon kuruluna gereksinim olduğu kesindir.
  • Üreticilerimizin Ziraat Bankası başta olmak üzere özel bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları, faizleri silinerek uzun vadeli olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
  • Sokağa çıkma yasağında 65 yaş sınırının kırsal kesimde uygulanmasının güçlüğü açıktır. 65 yaş ve üzeri tarlasında serasında ürünü, barınağında hayvanı olanlar ne yapacak. Bu çerçevede önemli bir konu da mevsimlik tarım işçileridir. Sözü edilen sağlığa uygunluk koşullarının sağlanabilmesi için işçilerimizin de insana yakışır en azından prefabrik yapılarda barınmaları sağlanabilir. Uçakların önemli ölçüde uçuş-dışı kaldığı bu dönemde, mevsimlik işçilerin şehirlerarası ulaşımlarında uçaklarla taşınması, onlar için de unutamayacakların bir deneyim olacaktır.
  • Çiftçilerin, BAĞKUR ve SSK borçları, 2020 yılı hasat sezonu sonuna ertelenmelidir. Ayrıca, elektrik, sulama ücretleri prim borçlarının ertelenmesi sağlanmalıdır.
  • Tarım satış kooperatiflerine ürün alımları için kaynak aktarılmalı ve ekim yapılmadan önce alım-sözleşmeleri yapılarak üretim garanti altına alınarak, ucuz girdiye ulaşmalarına da olanak yaratılmalıdır.
  • TMO, buğday başta olmak üzere 2020 yılı için alım garantisi vermeli ve üretimi garanti altına alabilmek için, maliyetleri dikkate alarak hasat dönemi için fiyat garantisi vererek alım sözleşmeleri yapmalıdır.

Bu vahim salgın sonrası dünyanın hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı kesindir. Ancak insanların sağlıklı ve yeterli gıda gereksinimleri hiç değişmeyecektir. Bu çerçevede, gıda yeterliliği yanında gıda egemenliği konularının önemi daha da artacaktır. İnsanların sağlık ve ekmek (çalışıp yaşamını kazanmak) arasında seçim yapma zorunda bırakılmaması gerektiğinin de altını çizmek gerekir. Sağlıklı ve virüssüz bir yaşam dileğiyle!