11 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD, cepheyi Lübnan’a genişletmek istiyor

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD, cepheyi Lübnan'a genişletmek istiyor
Herkes görüyor: Suudi Arabistan merkezli bir şeyler oluyor.
Herkes farkında: Olanlar Suudilerle sınırlı değil.
***
İran tarafını yokladım.
Üst düzey bir kaynak.
Üç olguya dikkat çektim.
Üçü de aynı günde olmuştu. 4 Kasım 2017’de.
***
Bir: Suud’da hanedan için hesaplaşma...
Onlarca gözaltı: İçlerinde prensler, bakanlar, yüksek bürokratlar var.
Operasyonu Veliaht Prens Muhammed Selman yürütüyor.
***
İki: Yemen’den Suudi Arabistan’a balistik füze atıldı.
Hedef: Başkent Riyad’daki uluslararası havaalanı.
Füzenin menzili: Suudi kaynaklara göre 900 km.
İran tarafının iddiası: 2800 km. Füze, havada imha edildi.
***
Üç: Lübnan Başbakanı Saad Hariri istifa etti.
Hem de apar topar gittiği Riyad’da.
Açıklamasında İran’ı ve Hizbullah’ı suçladı.
Gerekçesi: “Hayatımın gizli odaklar tarafından hedef alındığını hissediyorum.”
***
İranlı sözcüler “diplomasi”yi biraz farklı yaparlar.
Bir: Şaşırtmayı severler.
Hatta: Şaşırtmak, “belagat sanatı”dır onlar için.
İki: Bazen, bilerek açıksözlü olurlar. Planlı bir tutumdur bu.
***
Muhatabım da öyle yaptı.
Dedi: “Doktor’un Beyrut seyahati gözünüzden kaçmış.”
(Kastettiği Ali Ekber Velayeti’ydi. Hamaney adına vaziyet eder.)
Biliyordum aslında. Konu, kestirmeden kapanmasın diye... Niyetim, en son sormaktı.
Biliyorum dedim: Başbakan Hariri ve Hizbullah lideriyle görüştü (3.11.2017).
***
Muhatabım, durumu özetledi kendince.
“Söylediğiniz üç gelişme... Ve Doktor’un Beyrut görüşmeleri...”
“Hepsi birbirine bağlı.”
Önemliydi.
İran cenahı, elini taşın altına uzatıyor...
Bunun da bilinmesini istiyordu.
***
Sordum: Lübnan’da bazı tezgahlar mı var?
Mesela: İsrail, Hizbullah’a saldırmaya mı hazırlanıyor?
Ve sonuçta iç savaş?
Muhatabım fazla iddialıydı.
Dedi: “Bunlar sözkonusuydu...”
“Velayeti’nin görüşmelerinden sonra bozuldu hepsi.”
Umarım öyledir.
***
İlk bakışta şöyle anlaşılabilir:
İran, Lübnan Başbakanı Hariri’yi tehdit etti.
O da korkup Suudi Arabistan’a kaçtı.
Sonra dayanamayıp istifasını verdi.
Hatırlansın: Hariri, Riyad’da İran ve Hizbullah’ı suçladı.
***
Fakat “olay” tam böyle değildi.
Açık İran kaynaklarına bakalım.
Muhsin Rızai: İranlı en üst düzey isimlerden.
Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Sekreteri.
Hariri olayını şöyle yorumladı (5.11.2017).
“Meş’um üçgenin sorunu şudur ki, dostları bile İran’a yakınlaşıyor.”
Üçgenle kastı: ABD, İsrail ve Suudi Arabistan.
İma ettiği: Hariri İran cenahıyla temastaydı.
***
Hasan Nasrallah: Lübnan Hizbullahı’nın lideri.
Onun tespiti de bu yönde: “Hariri’yi istifaya Suudiler zorladı”(5.11.2017).
Lübnan kaynaklarından gelen bilgiler de böyle:
Hariri son dönemde İran-Suriye eksenine yaklaşıyordu.
İstifa bu zeminde anlam kazanıyor.
ABD cephesi: Kullanamayınca istifa ettirdi.
***
Şimdi bir özetleme yapalım.
Bir: Evet, gelişmelerin hepsi birbirine bağlı.
ABD cephesi, çöküşü durdurmaya çalışıyor.
Lübnan’da bir kaos hazırlığı var.
Fakat: Sünni cenahı razı edemiyorlar.
***
Malum: Lübnan Anayasası Fransa imalatı. Cumhurbaşkanı: Hıristiyan. Başbakan: Sünni. Meclis Başkanı: Şii olmak zorunda. Lübnanlı Sünniler sağduyulu gidiyor... Suriye krizinin başından beri böyle.
***
İki: Suriye merkezli krize bakalım.
ABD koalisyonu aslında çoktan çöktü.
Önce Türkiye uzaklaştı. Ardından Katar.
Öyle anlaşılıyor ki... Sırada Saad Hariri varmış.
En azından: ABD projelerinden yer almayı kabul etmiyor.
***
Üç: Bölgeden başka kaynaklarla konuştum.
Verdikleri bilgi.
“İran, Suudi Arabistan’a hem elini uzattı.”
“Hem de yumruğunu gösterdi.”
***
Anladığım: Hariri üzerinden de “el” uzatılmış.
Aynı zamanda Yemen’den “yumruk” gösterilmiş.
Saklanmıyor bu.
Fakat ekliyorlar:
“Yumruğun hedefi ABD ve İsrail.”
“Füzeyle asıl mesaj onlara verildi.”
Bakalım, Suudiler nasıl yorumlayacak.
***
Dört: Lübnan, Hizbullah nedeniyle stratejik önemde.
İran için: “Dış cephe”de en önemli güç.
İsrail için: Hemen ensesinde demir leblebi.
2006’da denedi. Geri çekilmek zorunda kaldı.
Olay: Tel Aviv’in “yenilgi” hanesine yazıldı.
Hizbullah bugün daha da güçlü.
Ve: Bütün stratejik hesaplarda İsrail’in elini bağlıyor.
Sonuç: Bir biçimde tasfiye etmek istiyor.
***
Beş: Suud’daki tasfiyelere gelirsek...
İki yönü var.
Elbette bir yönüyle hanedan içi kavga.
Prens Selman, tahtla arasındaki engelleri temizliyor.
Diğer yön, bölgesel denklemle ilgili.
Hanedan içinde ABD’ye mesafeli kanat tasfiye ediliyor.
Bu: “Savaşçı” kanadın önü açılıyor demektir.
Donald Trump’ın açıklaması: “Kral Selman ve Veliaht Prens, ne yaptıklarını biliyorlar” (6.11.2017).
Yani: ABD’de bir kanat memnun.
***
Yazıyı bitirirken bir iddia geldi.
Kaynak: Suriyeli üst düzey muhalifler.
“Beyrut havaalanında trafik artmış...”
“Yabancı elçilik mensupları ülkeyi terkediyormuş.”
“Hizbullah Humus’taki birliklerini Beyrut’a çekiyormuş...”
Henüz doğrulatamadım.
Ama, Lübnan eksenli gelişmeler hızlanacak gibi