“Acep ‘sooşıl’ medyada bugün ne paylaşsam?

“Acep ‘sooşıl’ medyada bugün ne paylaşsam?
Yazar: Adam duramıyor sosyal medyada bir şeyler paylaşmadan!..Karısı desen hiç duramıyor; her dakika bir şeyini paylaşacak ya, -yeri geliyor/gelmiyor fark etmez- akşam evdeki hurmayı “şak” çekip koyuyor sooşıl medyacığına.. Akşam yediği hurmalar sabahına şeyini mi ağrıttı? Hiç önemli değil! Çek bir selfi sinameki tabletiyle yağsın “ cınım geçmiş olsun” lar. Nerde benim ‘galpgalpgalp’lerim?.. Beyefendi hiç geri kalır mı! Çek bir selfi; havuzuna bakan sofrandan “ kahvaltıda köy yımırtasıyla birlikte portakal suyum “ selfisi.. Ekle bir de utanmadan “ Allah olmayanlara da versin inşallah”…
Çizer: Hocam sizde bir alerjik reaksiyon seziyorum bu “ çek paylaş “ olaylarına karşı.. Yoksa yine “ nerde o eski bayramların tadı” serzenişlerine mi takıldınız?
Yazar: Ben bundan 15 bilemedin 20 sene öncesinde proje geliştiriyordum, ismi lazım olmayan bir kuruma. Konu neydi biliyor musun; “ dijital nezaket kuralları! ” Ben eski kafalı değilim, sadece eşeğin damına su deposu inşa edilen rio karnavalı utanmazlığına karşıyım!
Çizer: Neymiş ki o dijital nezaket kuralları hocam, söyle de yanlışımız olmasın bilmeden?
Yazar: Şimdi hepsini desem ayıp olur bir örnekle girizgah edeyim.. Diyelim ki adamın tekini müdür diye; yok parasına işsizlik gerilimiyle ay sonu kredi kartı minimum ödemesini nasıl ödeyebileceğini düşünen çalışanların başına koymuşlar.. Müdürmüdürmüdür kişisi kendi tuzu kuruyken zavallı çalışanın tepesine binip, “neden geç geldin?”, “içme şu zıkkımı”, “ ıyy leş gibi ter kokutmuşsunuz burayı!” tarzında azar-bozar yapıyor. Üstelik o gün çalışanın bineceği 5 belediye ilçe sınırı geçerek gelecek halk otobüsü arıza yapmış olabilir. Ya da, -derdi malum- sigarayı içmemiş adeta ısırmıştır sinirden.. Hadi onu da geç; herkesin şöyle her an alabileceği sıcacık duşu, mis gibin marka kokuları da olmaya bilir.. Amaa nerde bunları düşünecek müdürmüdürmüdür? O kuru tuzlarıyla Nusretvari serpmelerde tabii ki..
Çizer: Burada dijitallik bir hareket yok ama?
Yazar: Var, var, var.. Ama lafın sonunda; bu müdürmüdürmüdür onca hakir gördüğü açlık sınırındaki maaşlı çalışanlarına etmediğini bırakmadıktan sonra ne yapıyor? Hepsiyle birlikte sırıtaraktan toplu tüfekli selfisini çekip sooşıl medyaya “ biz çok şahane bir aileyiz, bakın zımba gibi nasıl da tıkır tıkır çalışıyoruz hep birlikte. Herkes nasıl da mutlu ve paraya para demiyor, hatta paraya ‘elimizin tatlı kirleri’ diyoruz!” şeklinde koyuveriyor.. İşte biz buna “ahlaki çürümenin sosyal mecralardaki nezaketsizliği” diyoruz.
Çizer: Hocam karikatürümdeki karakterler de bu çürümeyi iyi yansıtmışlar o halde?
Yazar: Evvet! Ellerine sağlık. Şu tiplerin, yılışık, görgüsüz, utanmaz rezilliğini çok iyi vermişsin tebrik ederim canım Çizerim..
