Alman bankalarının acil füzyonu

Büyük küresel finansal krizden bu yana iki yakası yan yana gelmeyen Alman Deutsche Bank ve Commerzbank’ın uluslararası piyasalardaki etki kaybını önlemek için birleşme planlandığı bildiriliyor. İki bankanın birleştirilme (füzyon) önerisinin Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz’a (SPD) ait olduğu söyleniyor. Bakan Scholz’un birleşme için baskı yaptığı ve önümüzdeki haftalarda bir karar çıkmasını beklediği belirtiliyor.
Atılacak acil adımın Alman büyük bankacılık sektörünü “güçlendirme” amacıyla gerekliliği vurgusu yapılırken, füzyonun başarısız olması durumunda Commerzbank’ın yabancıların eline geçebileceğine dikkat çekiliyor.
Gözlemciler krizin muhtemelen yeniden tırmanması halinde bu iki finansal kurumun tehdit altında olacağı “dramatik” biçimde etkileneceği kanaatindeler.
Her iki bankanın da küresel büyük finansal krizin şoklarından hiç kurtulamadığı biliniyor.
Deutsche Bank ve Commerzbank’ın, önemli reformları gerçekleştirebilmek ve gerekli dijitalleşmeyi başlatabilmek için ihtiyaç duyulan sermayeden yoksun olduğu kaydediliyor.
Sıkıntılar bununla da bitmiyor, Polonya ve Portekiz gibi Avrupa piyasalarının bir bölümünden çekilmek zorunda kalan Deutsche Bank’ın başı, şeffaf olmayan (!) faaliyetleri nedeniyle bir de Amerika ile belâda.

Hâlâ hafif kalır
Deutsche Bank ve Commerzbank birleşebilirse, iki trilyon Avro’luk bilançosu ve 38 milyon müşterisi olan “en büyük Alman finans kurumu” oluşturulacak.
Her iki bankanın halen, 80 bini Almanya içinde olmak üzere yaklaşık 130.000 çalışanı bulunmakta.
Gözlemciler, böyle bir birleşme (füzyon) olsa bile, 24 milyar Avro’luk borsa değerine sahip olacak yeni finans kurumunun, diğer uluslararası kuruluşlarla karşılaştırılmasında hâlâ “hafif sıklet” kalacağı gerçeğinin değiştirilemeyeceği görüşündeler.
2018’de salt 19.6 milyar Avro’luk piyasa kapitalizasyonu ile en büyük Alman finans kuruluşu olan Deutsche Bank (Alman Bankası) krizden etkilenmesi nedeniyle hisselerini büyük oranda kaybederek büyük Avrupa bankaları sıralamasında19’uncu sırada yer almıştı.
2007/08 krizinin şoklarından sonra belini bir daha doğrultamayan bu her iki alman para kurumunun hisseleri son beş yıl içinde 30 Avro’dan 7 Avro’ya kadar gerilemiş bulunuyor.

Devletin müdahalesi
İki bankanın birleşmesi için siyasetin devreye girerek baskı yapmasının “büyük Alman finans kuruluşu” yaratma hedefi dışında başka nedenleri de var.
2007 mali krizinde Commerzbank’ı desteklemek zorunda kalan Alman Devleti’nin, hisselerin yüzde 15’ini en büyük hissedar sıfatıyla elinde tutmasının; Maliye Bakanlığı’nın füzyon planını uygulamak için gerekli kaynakları aktarabileceğinin işareti olarak algılanıyor.

Berlin’in şirketleri birleştirerek “büyük ulusal tekelleşmeye” gitmesini sağlayan “müdahaleci ekonomik stratejiyi” bankalar için de devreye sokmak istediği gözlemleniyor. Tekelleşmiş büyük Alman şirket guruplarının artan küresel rekabetele daha iyi mücadele edebileceği, gelmekte olan kriz dalgasının daha iyi atlatılabilineceğine inanıyor.
Alman Maliye Bakanı’nın her iki bankanın acilen birleşmesi konusunda acele etmesinin diğer nedeni de, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri. Brüksel’de dengelerin değişmesi halinde birleşmenin engellenmesinden korkuluyor.Commerzbank’ın yabancıların eline geçmesi veya Fransız BNP Paribas’la füzyona gitmesi durumunda, Deutsche Bank(Alman Bankası) için daha büyük rekabetin ortaya çıkmasından çekinildiği anlaşılıyor.
Uzmanlara göre Alman finans sektörü, ihracata yönelik Alman ekonomisinin tersine yalnızca yurt dışında değil, uluslararası bankaların güçlendiği Almanya içinde de düşüşte. Uzmanlar bunu, büyük finansal krizin patlak vermesinden sonra, Alman banka sektörünü kurtarmak için “taze sermaye akıtılmamasına” ve bu nedenle acilen ihtiyaç duyulan reformların gerçekleştirilememesine; sonuç olarak rekabette gittikçe geri kalınmasına bağlıyor.
Deutsche Bank’ın sadece 2018’de bir çok Avrupa ülkesinden çekilmek zorunda kalmış olması durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Önde gelen Alman Finans Kurumu Deutsche Bank’ın Estonya’da 150 milyar Avro’luk şüpheli banka faaliyetlerinin ortaya çıkmasıyla, 2016’dan itibaren bu bölgede müşterilerinin yüzde 60’ını kaybetmesinin Doğu Avrupa’dan geri çekilmeyi tetiklediği görüşü hakim.
“Sorunlarla boğuşan” Alman Deutsche Bank’ın 2007 ve 2015 yılları arasında karanlık Rus kaynaklardan toplam 200 milyar Avro kara parayı aklayıp ABD’ye aktarması nedeniyle soruşturmalar sürüyor. Para akışlarının istikameti Donald Trump’ın en yakın çevresine kadar uzanıyor.

ABD’deki soruşturmalara yönelik iç karartıcı gelişmeleri dikkate alan Alman finans haberleri, en büyük Alman finans kurumunun menkul kıymetlerine ilişkin net “Kaçının!” önerisi durumun vehametini gösteriyor.
Yargılanması halinde Alman Deutsche Bank’ın sonunun gelebileceği söylentileri dolaşıyor.
Maliye Bakanı Scholz, Deutsche Bank ve Commerzbank füzyonunu “kurtuluş” olarak lanse etse de, Frankfurt’ta finans çevrelerince olumlu karşılandığı da söylense, gazetelerde füzyonun tam bir felaket olacağı yorumları da yer almaya başladı. Astarı yüzünden pahalıya gelebilir uyarıları geliyor. Karmaşık işler şampiyonu Avrupa’da füzyon da, Brexit gibi yaz boz tahtasına mı benzer göreceğiz.