Boş tenekeden çıkan sesin yansımaları


Yazar: Eğer özgürlük tanrıçası Libertas’ın bir naaşı olsaydı kesin kemikleri sızlardı! Hak adalet ve özgürlüğün simgesini dikmiş Amerikanya’yı yöneten son 70 yılın çeteleri; diğer ülkelerin hakkına girip, özgürlüklerine burunlarını sokarak katliamlara çanak tutup dolar tanrılarına tapınıp duruyorlar.
Çizer: Ben Fransızların yerinde olsam, heykelin namusuna daha fazla zarar verilmesin diye hediyemi geri alırdım hocam.
Yazar: Valla Fransızlarda namus diye bir şeyin olmadığını düşünüyorum..Alsalar alsalar heykeli legebete için alıp, Eyfel’in yerine rengarenk boyayıp dikerler.
Çizer: İyi de hocam belli ki kendi zürriyetlerine düşman olmuş bir halk nasıl ayakta kalacak hiç düşünen yok mu ya?
Yazar: Sanırım Kuzey Afrika’nın yağız delikanlılarına güveniyorlar. Önce Osmanlı’dan kalan yakın yerleri katliamlarla vahşetlerle kolonileştirdiler. Sonra da sömürdükleri servetlerin hizmetçiliğini yaptırdılar Tunuslu, Faslı Cezayirli göçmenlere..
Çizer: Katliamların bedelini o kadar ucuza kapatamayacaklar belli ki..
Yazar: Biz karikatürümüzün inceliklerinden bahsedelim şimdi; Tramp’ı sadeleştirme çaban güzel ama merak ettiğim bir şey var ?
Çizer: Gözünü bilerek yapmıyorum, onu demek istiyorsan eğer? Çünki, adamın gözü göz değil. Horoz ölmüş gözü çöplükte kalmış misali gözleri çöp’te yani.
Yazar: Hah hay! Keşke onu kastetsem ama değil. Saçı diye yaptığın şey silah gibi olmuş tetiği bilem var! Ne iş?
Çizer: Evet! Bildiniz.. O saça benzeyen şey öyle de algılanabilir tabii. Bu arada o saçımsı şey nasıl öyle kafasında durabiliyor ki?
Yazar: Hazırsan on numara espirim geliyor; kaydet kenarında bulunsun bir ara çizersin: “O saçımsı şey”; öyle durabilsin diye, iki kova jöle bocalıyor olmalı. Boş tenekenin sesi çok çıkarken sert erkek görünmesi lazım. O yüzden adamın en sert yeri sadece saça benzeyen öbeği…
Çizer: Neyseki yazarak espiriyi patlattın hocam! Beni bilirsin fiziksel kusurlarla dalga geçen şeyleri çizmeme prensibim var!
Yazar: Saygı duyarım.