18 Haziran 2024 Salı
İstanbul 29°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Böyle devam ederse Türkçe de ‘geççek’

Utku Reyhan

Utku Reyhan

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarkan'ın "geççek" isimli şarkısı tartışılmaya devam ediyor. Şarkının siyaseten nereye oturduğu çok belli. Tarkan "pandemiye yazdım" dese de Batıcı muhalefetin üzerine atlamasından şarkının siyasi hedefi anlaşılıyor. Zaten sözler ortada. Tarkan istediğini yazıp söyleyebilir şüphesiz. Siyasi tercihinin propogandasını yapma özgürlüğü de var. Fakat bunu gizleme çabasına girişmesi, bu sinsi oportünizm, ona duyulan güveni de ciddi biçimde sarsıyor.

Neyse, kendi tercihi. Tarkan'ın kötü sözleri ve vasat müziği olan pop şarkısının bir siyasi dalgalanmaya yol açma ihtimali yok. Konumuz da bu değil. Fakat Türkçeye verdiği-vereceği zararlar çok daha ciddi.

"Geççek, gitçek, bitçek" şeklindeki yazım, açık bir Türkçe katliamı. Bunu dile getirdiğinizde taze Tarkancıların hücumuna uğruyorsunuz. "Yalaka, yandaş" lafları havada uçuşuyor. Sanki "Tarkan Türkçesinin" dokunulmazlığı var.

‘TARKAN'I KISKANIYORLAR’

Yıllarını Türkçemize adayan dilbilimci Feyza Hepçilingirler dahi sosyal medya lincine uğradı. Hâlbuki sadece şunları söylemişti:

"Dili bozarak dikkat çekmek elbette mümkün ama bu dildeki yozlaşmaya çok ciddi ve tehlikeli bir kapı açıyor. Üstelik de toplumun gözü önünde olan kişiler bunu yaptığında geçerlilik de sağlanmış oluyor. Birçok kişi özellikle de gençler ‘O yapmışsa ben de kullanabilirim’ diyerek aynı yanlışı devam ettiriyor. Zaten bugün gelinen noktada nasıl yazacağımızı dahi bilmez bir durumdayız. Böyle devam ederse de yeni kuşaklar için durum içinden çıkılmaz bir hal alır. Dili bozarak orijinallik yaratılamaz. İnsanların önce kullandıkları dile saygılı olması gerekir. Bu saygıyı da toplumun gözü önünde olan popüler kişilerden beklemek bizim hakkımızdır."

Hepçilingirler, Ak Parti ile bir bağı olmasa da "yandaş" ilan edildi. "Tarkan üzerinden gündeme gelmeye çalışmakla" itham edildi. Tuhaf ama Tarkan'ı "çekememekle, kıskanmakla" suçlandı. Sanki Hepçilingirler de popçu, yeni "single" çalışması için polemik-reklam turuna çıkmış!

SERDAR ORTAÇ NE YAPMALI?

Tarkan'ın Türkçesine, şarkının sözlerine, vasat müziğine, kısaca her eleştiriye düşmanca karşılık verildi: "Tarkan'ı eleştiriyor! Sen kimsin? Daha iyisini yaz bakalım?" Böylece ülkede kimsenin değil ama Tarkan'ın eleştiriden münezzeh olduğunu anladık. Daha iyi hakem olmasak da Cüneyt Çakır'ı, tıp bilgimiz nane-limon kaynatmaktan ibaret olsa da hekimleri, hiç hukuk eğitimi almasak, hukuk felsefesinden bihaber olsak da hâkimleri eleştirebiliyoruz ama Tarkan'ın pop şarkısını eleştiremiyoruz. Mesela Serdar Ortaç'ı eleştirebiliyoruz. "Bu şarkı olmadı." diyebiliyoruz. Ama Tarkan? Sus! Sen kimsin? Belki Serdar Ortaç da eleştiriden kurtulmak için "Gidiyor gitmekte olan" diye şarkı yazıp, "Salgını kesttetim." derse eleştiriden yırtabilir. Mesela Şahan Gökbakar öyle yaptı. Hükümete yakın mesajları varken, "Iyy Recep İvedik" diye yerden yere vuruluyordu; muhalif olunca "Recep İvedik karakteri Türkiye'nin gerçeği abi.." denerek sosyolog mertebesine yükseltildi.

'EGE AKSANI' MI? BIRAKIN BU İŞLERİ

Tarkan'ın "geççek" şarkısındaki dil, Türkçemize büyük zararlar veriyor. Sözlerde yazılı olarak şu ifadelere rastlıyoruz: Geççek (geçecek), gitçek (gidecek), bitçek (bitecek), oynıycaz (oynayacağız), bi (bir). Tarkan örneğin, sözü "geçecek" diye yazıp, söylerken "geççek" diye okusa çok da sorun olmazdı. Ama yazı dilini ısrarla bozması kabul edilemez.

Kimileri, örneğin Necmiye Alpay, "Ege aksanı böyle, ne var bunda" diyerek savunuyor. Ama hepimiz Tarkan'ın bir Ege türküsü söylemediğini biliyoruz. Şarkıyı Ege ya da herhangi bir yerin ağzıyla söylemiş olsaydı, bunu şarkının bütününde hissetmemiz gerekirdi. Yöresel ağızlar, Türkçenin zenginliğidir. Yaşatmalıyız. Ama burada böyle çaba olmadığını anlayacak kadar da aklımız başımızda.

'SES BAYRAĞIMIZA' NE OLDU?

Eskiden Atatürkçü ya da Milliyetçi çevreler Türkçe konusunda çok hassas olurdu. Hatta ilericiliğin temel ölçütlerinden biri, dile gösterilen özendi. Popüler kültürün dili yozlaştırması yerden yere vurulurdu. Dükkân tabelalarının yabancı dilde olması, ülkenin işgaliyle bir tutulurdu. Çünkü Türkçe, "ses bayrağımızdı."

Dil, millet olmanın temel unsurlarının başında geliyor. Millî birliği korumak ve geliştirmek diğer birçok etkenin yanı sıra dili korumak ve geliştirmekten geçiyor. Dilde çözülme, millette çözülmenin sonucudur. Bazen de sebebidir. HDP ile ittifak halinde olan Biden tayfasının bu şarkıda keramet bulmasının bir nedeni de bu olsa gerek.

Türkçemiz yaşayan bir dil. Şüphesiz onu kalıplara hapsetmek, onu dizginlemek mümkün değil. Dilimizin güzelliği ve güncelliği, yeniliğe ayak uydurmasından, çağın getirdiklerine kapalı olmamasından geliyor. Fakata takdir edersiniz ki "geççek, gitçek, oynıycaz" gibi ifadeler, dilde yeniliği değil, bozulmayı temsil ediyor. Gerçek sanatçılar, kendilerini var eden dilin geliştirilmesi için çaba sarfetmeli. Onları okuyan ya da dinleyen milyonlarca insan olduğunun bilincinde olmaları beklenir. Tarkan'a bu eleştiriyi yöneltmeliyiz ki, o da kendini düzeltebilsin.

Tarkan Serdar Ortaç