11 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonominin iyi olacağına Erdoğan ve damadı inanıyor

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-

M. İLKER YÜCEL

1- Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde sıklıkla anket sonuçlarına güvenmediğini dile getiriyor. Daha önceki seçimlerde anketlere çok önem verdiğini bildiğimiz Cumhurbaşkanı’nın bu seçimde fikirlerini değiştiren nedir?

Cumhurbaşkanı’nın “anketler” konusunda fikrini değiştiren nedir, bilmiyorum. Elbet çevresinde bilenler vardır. Onlara ulaşma şansım olmadığı için sadece tahminlerimi söyleyebilirim:
Aynen sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz gibi, Cumhurbaşkanı “anket”lere pek fazla güvenirdi. Hatta AKP dünyasından görüştüğümüz insanlar “Erdoğan halkın nabzını anketler aracılığıyla tutmaya ve halkın istekleri doğrultusunda politikalar üretmeye çok önem verdiği için AKP her hafta anketler yaptırır, onların sonucunu her hafta ciddi şekilde inceler/incelettirir, halk neden memnun, neden şikâyetçi onları belirler ve izlediği politikaları ona göre tayin eder” derlerdi. Doğrusu ben de AKP yönetiminin bu tavrını takdirle karşılardım. Dahası, üyesi olduğum CHP neden böyle bir sistemli araştırma yaptırmaz diye hayıflanırdım.
Erdoğan’ın “anketlere güvenmiyorum” sözü, o haftalık anketleri de kapsıyor olmalı. Çünkü hem “güvenmiyorum” deyip hem de her hafta o şirketlere anket yaptırmanın anlaşılır bir tarafı olmaz.
Anketlere güveninin sarsılması, tek kelimeyle anketlerin kendisini “aldattığını” düşünmesine bağlı olmak gerekir.
Hangi önemli olaylar ardından aldığı anket sonuçlarının güvenini sarstığını da ancak tahminle dile getirebiliriz.
Sevgili halkımız “hukukun üstünlüğüne”, “ifade özgürlüğüne”, “yargının bağımsızlığına” ve genel olarak “demokratik değerlere” çok önem veriyor olsa, bunlarla ilgili tepkilerini dile getirmek için AKP iktidarı altında geçen 17 yıl boyunca, yüzlerce fırsat bulurdu. Halkımızdan öyle bir tepki görmediğimize göre, Erdoğan’ın “anketlere güvenmiyorum” sözü, “hukuk”la ve “demokrasi” ile ilgili uygulamalarına bağlı değildir.
Dış politika da -maalesef- halkımız için hâlâ “çok uzak” bir konudur. Sevgili halkımız ancak bir savaşa girersek, kazandık mı, kaybettik mi sorusunun yanıtıyla ilgilenir. Bir de askere giden yakınının geri dönüp dönmediğiyle... Gerisi, “herkesle birlikte katlanılan bir kader” gibidir.
O nedenle özellikle Suriye konusunda yapılan sayısız yanlış da herhalde halkımızın tepkisi ve anket sonuçları bağlamında önemli değildir.
Geriye kanımca tek bir faktör kalıyor:
Bozulan ve önümüzdeki dönemde daha da bozulacağı yolunda derin bir kanaat doğmasına sebep olan “ekonomik durum!”
Bilindiği gibi bugün Türkiye’de ekonominin yakın zamanda düzeleceğini iddia eden ve ona güvenen iki kişi var:
Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikincisi de damadı ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak!
Cumhurbaşkanı’nın kabinesi içinde bile bir üçüncü kişinin bulunduğuna ben şahsen inanmıyorum.
Anketler işte bu konuda Cumhurbaşkanı’nın hiç de hoşuna gitmeyen sonuçları kendisine söylemiş olabilir. O da “gerçekleri göğüsleme” yerine en kolay yola başvurmuş ve “anketlere güvenmediğini” açıklamıştır.

2- CHP’de akraba krizi yaşanıyor. Listelerde çok sayıda akraba kontenjanı olduğu belirtilirken, buna ilişkin sosyal medyada 1000 kişilik bir liste yayınlandı. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

CHP’nin yerel seçimlerde aday belirleme işini yüzünde gözüne bulaştırdığını önceki haftalarda sorduğunuz bir soruyu yanıtlarken ifade etmiştim. O nedenle gösterilen adaylar içinde parti ileri gelenlerinin yakınlarının bulunmasında bir sürpriz görmüyorum.
Ancak insaflı olalım:
CHP de durum böyledir de başka partilerde farklı mıdır?
Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de siyasi partilerin aday belirleme metotları fevkalade ilkeldir. Partinin başında kim varsa ona yaranmak aday olmanın en kolay ve geçerli yoludur.
Ne var ki, CHP öteki partilerden daha sesli bir partidir. Orada baskı yahut haksızlığa tahammül eşiği daha düşüktür. O nedenle CHP içindeki haksızlıklar öteki partilerden daha önce ve daha kolay duyulur. Diğer partilerde “lider” neyi uygun görürse üyeler ona olan itirazlarını içlerine gömerler. Kanımca durum budur.

3- Dışişleri Bakanı, BM’deki konuşmasında Uygur bölgesinde yaşananları eleştirirken, Doğu Perinçek Çin dönüşünde eğitim merkezlerinin birer Köy Enstitüsü olduğunu açıkladı. Siz Çin’in ve Türk Dışişleri’nin Uygur politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çin’deki Uygur bölgesine ilişkin bilgim, gazete haberlerinden ibarettir. O nedenle sorunuz hakkında yorum yapma olanağına sahip değilim.