05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Halk mağdur, zenginler keyifli

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Yunanistan - Türkiye arasında gıda fiyatlarını kıyaslayınca kıyamet koptu. Meğer insanlar zaten hayat pahalılığından dokunsan ağlayacak noktaya gelmiş. Bir de yeme içmede Avrupa’dan bile pahalı olduğumuzu öğrenince feryadın bini bir para…

Vatandaş haksız değil, Türkiye’de sıradan insanın yaşamı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Eğer şu üç beş yılda servetine servet katmış tuzu kurulardan biri değilseniz çayın kahvenin bile hesabını yapmak zorundasınız.

Bir okuyucum, “Yunanistan’dan altı kat daha pahalıyız” başlığına “demek ki bizim esnafımız altı kat daha fazla gavurluk yapıyor” diye yanıt vermiş. Bu söze itiraz edememek, “maalesef haklısın” demek zorunda kalmak ne kadar üzücü değil mi?

NAMUSLU ESNAF YOK OLUYOR

Ancak hatırlarsanız vurguncularla namuslu esnafı birbirinden ayırmıştım. Kahramanmaraş’tan, Antalya’dan lokanta örnekleri vermiştim, fiyatları meslektaşlarından %80-85 daha ucuz olan yerler. Ne yazık ki bunlar azınlıkta. Enflasyon ve denetimsizlik, büyük çoğunluğu vurgunculuğa, hırsızlığa itmiş gibi duruyor. Köpeklerin serbest, taşların bağlı olduğu bir yerde kim kural tanır ki?

Zaten namuslu esnaf da aynı şeyden şikayet ediyor. Pek çok esnaf okuyucum var, “Gaffar Bey çarşı pazarda göstermelik işler dışında en küçük denetim yapılmıyor” diye dert yanıyorlar. Siz fahiş fiyatla satan, kasadan vergi kaçıran dükkanı cezalandırmadığınızda, onun namuslu komşusunu cezalandırmış oluyorsunuz. Vergisini düzgün veren, fiyatları hakkaniyetli koyan esnaf, bu düzende kaybolup gidiyor.

Hep söylemez miyiz “nerede o eski esnaf” diye. Nerede olduğu işte ortada, yıllar boyunca haksız uygulamalar yüzünden işi gücü bıraktılar, meydan da işte böyle üç kağıtçılara kaldı.

SORUN NEREDE?

Kozyatağı’nda Kadıköy Belediyesinin tesislerinde bir bardak çay 5 TL. Hemen üç adım ilerideki kafede 25 TL. Üstelik belediyeninki doğru düzgün çay, kafeninki adeta abdest suyu. El insaf yahu!

Özellikle CHP’li bir belediyeyi örnek verdim ki “taraftarlık yapıyor” demesinler. Ak Parti’li, CHP’li, MHP’li başka örnekler de var, demek ki istenince bu fiyata çay satılabiliyormuş.

Ama asıl sorun burada değil, sorun iki fiyat arasında 5 kat fark olmasında. Kahramanmaraş’taki lokanta ile Göztepe’deki arasında 6 kat fark olmasında. Bunlardan biri yanlış olmalı. Ya normal fiyata satanlar zarar ediyor veya diğerleri vatandaşı kazıklıyor.

İşte Yunanistan ile yaptığımız kıyaslama, ikinci önermenin doğru olduğunu gösteriyor. Türkiye’de bir ürün/hizmet, bizden iki kat zengin Yunanistan’dan bile katbekat pahalı satılıyorsa fiyatı fahiş demektir.

ÇÖZÜM ÇOK AÇIK

Geçen yazıda bu konunun nasıl çözüleceğini söylemiştik. Devlet büyükleri, bürokratlar sesimizi duyar mı bilmiyorum ama tekrar etmekten bıkmamak lazım:

Piyasaları denetleyin. Sadece çarşı pazardaki esnafı değil, büyük üreticileri, toptancıları, zincir marketleri de denetleyin. O denetlemeyi de bir zahmet eski usul dükkan dükkan gezerek değil, çağa uygun şekilde yapın. Artık yapay zeka çağındayız, elinizde her türlü imkan var. Hırsızlar son teknolojiyi kullanırken siz 1950 model ceza koçanları ile onları yola getiremezsiniz.

Vergi yükünü adil dağıtın. Dolaylı vergilere yüklenmekten vazgeçin, vergiyi gelirden alın. Avrupa’da en üst gelir vergisi dilimi %50’leri geçiyor, bizde hala %40’ta. Zenginleri korumaya bu kadar mı meraklıyız? Kurumlar vergisi mevzuatımızı gözden geçirin. Kürdanın, peçetenin, içkili yemeklerin hatta don lastiğinin bile vergiden düşüldüğü bir sistem, sadece patronlara cennet üretmeye yarar.

Serveti vergilendirin. Özellikle son beş yılda zenginler mallarını elliye yüze katladılar. Bu varlık artışının bir vergisi var mı? Yok! 100 milyona satılan ev tapuda 5 milyon gösteriliyor. 95 milyon vergisiz kazanç. Hepimiz biliyoruz görüyoruz ama, nedense bürokratlarımız inşaat şirketlerine bir müfettiş göndermeyi akıl edemiyor! Bunları denetleyemediğinizi anladık, hiç değilse servetten cüzi bir vergi alın. Bir defaya mahsus %1’lik bir servet vergisi tüm ekonomiyi düze çıkarır, halkın sırtındaki bu ağır yükü alır. %10 zenginden %1 almayacağım diye, %90’ı sıkıntıya mahkum etmek hak mıdır?