Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kırım-İstanbul-Prag Üçgeninde Mizahi Hikâyeler: Bir Safdilin Hatıra Defteri

Bahri Doğukan Şahin

Bahri Doğukan Şahin

Site Yazarı

A+ A-

Bahri Doğukan Şahin

“Sokak herkesin her dilden konuştuğu gerçek bir mahşer yerine benziyordu.”

Rus yazar Arkadi Averçenko, 1881’de Sivastopol’da doğdu. Gençlik yıllarından itibaren edebiyatla ilgilendi ve ilk öykülerini 1903 yılında Harkov’da bulunan yerel gazete ve dergilerde yayımlamaya başladı. Eleştirmen ve dramaturg alanlarındaki başarılarını mizah yeteneği izledi ve komik, nükteli, eleştirel mizahla çevrelenmiş öyküler kaleme aldı. Başta Petersburg olmak üzere birçok şehirde mizah dergisi çıkardı. Ünü giderek artan Averçenko’nun aktif olarak yayın hayatına devam eden Novıy Satirikon adlı dergisi 1918'de yasaklandı.

1920’de İstanbul’a gelen Rus göçmenlerin arasında yer aldı. Osmanlı’nın son günlerinde, cumhuriyetin ayak sesleri içinde kısa bir süre Türkiye’de yaşadı. Bu süre içinde de edebi faaliyetlerini devam ettirdi ve 1922’de Prag’a yerleşti. 1925 yılında gözünden geçirdiği tıbbi operasyondan yalnızca birkaç ay sonra, 44 yaşında hayata veda etti. Mezarı bugün Prag sınırları içinde yer alıyor.

Kırım-İstanbul-Prag Üçgeninde Mizahi Hikâyeler: Bir Safdilin Hatıra Defteri - Resim : 1

“Bugünlerde gerçekten kültür sahibi insanlara pek nadir rastlanıyor.”

Averçenko, ilk kez 1956 yılında Akbaba Mizah Yayınları aracılığıyla Türk okurlarla buluştu. Sahtekarsız Memleket adı kitabını daha sonra Küçük İnsan Öyküleri ve Leninname izledi. Son olarak 2018 yılında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Modern Klasikler dizisi kapsamında “Bir Safdilin Hatıra Defteri” adlı kitabı yayımlandı. Kitabın çevirisi ise Mustafa Kemal Yılmaz’a ait.

Hem bir anı ve günlük olan hem de gezi yazısı olarak değerlendirebileceğimiz kitap elbette Averçenko mizahını da içinde taşıyor. Kırım’ın Sivastopol isimli kentinden İstanbul’a gelmesini ve burada yaşadığı süreyi bir tutam kurgu eşliğinde okurlarına sunuyor. İşgal altındaki İstanbul’u fon olarak kullanıyor ve şehrin güzelliklerinden ziyade sıradan günlük yaşantıya odaklanıyor. Halkın, göçmenlerin ve farklı milletlerden olmasına rağmen bu topraklarda yaşayan diğer insanların ortak yaşamlarını kendi bakış açısıyla aktarıyor.

Kırım-İstanbul-Prag Üçgeninde Mizahi Hikâyeler: Bir Safdilin Hatıra Defteri - Resim : 2

“Konstantinapolis’te uygunsuz diye bir şey yoktur!”

İstanbul’un tarihi güzellikleri ve şehrin genel atmosferi öyküde kendine yer bulmadığı gibi, birçok açıdan da eleştiri oklarının hedefi olur. Kozmopolit bir yer hüviyetindeki şehrin adı ise kitap boyunca “Konstantinapolis” olarak anılır. Fatih Sultan Mehmet’in şehri fethinden sonra Konstantinapolis ismi Konstantiniye’ye evrilmişti.

Averçenko’nun özellikle bu eski ismi kullanması, şehrin işgal altında olması ve yakında ele geçirileceğini düşünmesiyle alakalı olabilir elbette. Averçenko'nun daha çok yapmayı amaçladığı şey insan manzaralarını elinden geldiğince yansıtabilmek. Vatanlarından ayrılmak zorunda kalan zengin ve soylu Rus göçmenlerinin zorunlu olarak İstanbul’a gelmeleri ve çalışmak zorunda olmalarını mizahi bir dille ve son derece gerçekçi bir şekilde anlatıyor. Onların karşılaştıkları zorlukları anlatıcı olarak Averçenko da yaşıyor. Rusların kendi aralarındaki ilişkiler, şehrin yerli Rumları, diğer milletler ve Türkler arasındaki ilişkilere değinen Arkadi Averçenko, şehrin ticaret ağını da mercek altına alıyor. Yalnızca göçmenler için değil, yerliler için de hayatın zor olduğunu anlıyoruz cümleleri aracılığıyla.

Kırım-İstanbul-Prag Üçgeninde Mizahi Hikâyeler: Bir Safdilin Hatıra Defteri - Resim : 3

“Öyle veya değil. Safdil öldü. Konstantinapolis Rusya’dan gelen Safdil’i yok etti.”

Kendisini Safdil olarak tanıtıyor yazar ve İstanbul'un baş döndüren hızlı hayatında yaşamını sürdürmek için türlü türlü işlere girip çıkıyor. Çok ilginç mekânlarda farklı insan tipleriyle karşılaşıyor ve âdeta dünyanın küçük bir özetini görüyor. Hiç kimsenin bir diğerine yardım etmediği, herkesin birbirini dolandırmayı amaçladığı bu kalabalık insan grupları arasında Safdil'in gücü giderek tükeniyor. Şehirle baş edemeyeceğini anladığında ise yine mizahi bir dille Konstantinapolis'in Safdil'i öldürdüğünü ve gitme zamanının geldiğini söylüyor.

Averçenko'nun karakterini yaratırken Voltaire'in 1767'de yazdığı Safdil adlı romandaki aynı adlı karakterden esinlenip esinlenmediğini net olarak söyleyemesek de kimi davranışlarında bunu sezmek mümkün. Ama elbette en büyük ilham kaynadığı kendisidir zira bu hikâyeler bizzat onun yaşadıklarından yola çıkılarak edebi bir metne dönüştürülmüştür. Buna ek olarak Fyodor Dostoyevski, Aleksandr Puşkin, Aleksandr İvanoviç Kuprin ve Yevgeni Çirikov gibi kimi Rus yazarların adı zaman zaman karşımıza çıkıyor.

İstanbul'un ardından kısa bir süre de Prag'da takip ederiz Safdil'i. Çünkü Averçenko gerçek yaşamında da bu sıralamayı izlemiştir. Buradaki anı ve öyküleri İstanbul'a oranla daha az olsa da tema olarak benzerlerini bulmak mümkün.

Ülke gündemi eşliğinde günlük yaşam, halkın rutin hayatları ve göçmenlerin zorlu yaşam koşullarını hicveden Arkadi Averçenko'nun bu yapıtı biraz gülümsemek ve yoğun eserler arasında mola vermek isteyen okurlara önerilir.

Keyifli okumalar dilerim.

“Aptalla ilişkimizi gözden geçirmenin zamanı geldi de geçiyor.”

Edebiyat Öykü Kitap