Kültürel miras gün yüzüne çıkıyor
Kültür ve Turizm Bakanlığının başlattığı “Geleceğe Miras” projesiyle Türkiye’nin tarihi ve kültürel zenginlikleri gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Son bir sene içerisinde yapılan çalışmalar sonucunda 10 önemli arkeolojik varlık keşfedildi.
Yılın son 6 ayına girerken hem Türkiye’de hem de dünyada büyük ses getiren keşifleri derledik.
GORDİON ANTİK KENTİ: 2700 YILLIK MEZAR
Kral Midas’la efsaneleşen şehir Gordion’da geçen günlerde heyecan verici bir keşif yaşandı. Kazılarda bulunan ve M.Ö. 8. yüzyıla tarihlendirilen mezarın bir Frig kralına veya üst düzey bir yöneticiye ait olduğu düşünülüyor. “47. Tümülüs” olarak adlandırılan mezar, 8 metre yüksekliğinde ve 60 metre çapındaki boyutuyla dikkat çekiyor. Zamanla üzerindeki ağırlığa dayanamayarak çöken ahşap mezarın içindeki eşyalar korunarak günümüze ulaşmış durumda. Frigya dönemine ait önemli bilgiler veren bu eserlerin yakın bir zamanda sergilenmesi bekleniyor.
ASSOS ANTİK KENTİ: ANIT MEZAR VE MOZAİK
Ege’ye açılan manzarası ile büyüleyici bir güzelliğe sahip olan ve Antik Çağ felsefecisi Aristoteles’in de kısa bir süre yaşayarak felsefe okulu kurduğu Assos, buluntularıyla şaşırtmaya devam ediyor. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesindeki antik kentte 2025’te de birbirinden değerli arkeolojik eserler bulundu. Tamamen sağlam şekilde ele geçirilen yaklaşık 2200 yıllık mozaik Helenistik döneme tarihleniyor. Olasılıkla bir jimnastik okulunun duvarlarını süsleyen mozaiğin üzerinde üç renkli bitkisel ve geometrik motiflerin bezeli olduğu görülüyor. Antik kentte M.S. 2. yüzyıl civarlarından günümüze kaldığı düşünülen ve daha önce “çeşme” olarak adlandırılan yapının ise bir anıt mezar olduğu tescillendi. Mezarın, Roma döneminde önemli bir aileye ait olduğu sanılıyor.
ASPENDOS ANTİK KENTİ: HERMES HEYKELİ
Antik kentler bakımından en zengin şehirlerimizden biri olan Antalya’da Perge Antik Kenti heykelleriyle meşhurdur. Perge’ye yakın konumuyla ve görkemli tiyatrosuyla dikkat çeken Aspendos’ta birçok heykel bulundu. Tiyatro Caddesi’ndeki Anıtsal Çeşme yakınlarında Tanrı Hermes’e ait olduğu saptanan heykelin sağ elinde para kesesi, sol elinde ise pelerin ve asa bulunuyor. Heykelin hemen yanında başı Hermes’e dönük bir koç figürü de yer alıyor. Heykel, M.S. 2. yüzyıl sonu ile 3. Yüzyıl başına tarihleniyor. Hırsızların, tüccarların, gezginlerin Tanrısı olan Hermes, başta Zeus olmak üzere diğer tanrıların da habercisi konumundaydı. Hermes’e ek olarak aynı bölgede aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit ile aşk, arzu ve romantizmin tanrısı Eros heykel başları da bulundu.
PERGAMON ANTİK KENTİ: MOZAİKLİ EV
Antik dönemde “parşömen” adı verilen kağıda ev sahipliği yapması nedeniyle büyük bir kütüphaneye sahip olan ve İskenderiye Kütüphanesi ile yarışan Pergamon, bugün İzmir’in Bergama ilçesine de adını verir. Başta Zeus Altarı olmak üzere kaçırılan eserleriyle Almanya’nın Berlin şehrinde “Pergamon Müzesi” inşa edilmesine de neden olan Pergamon’da kazılar devam ediyor. Yılın en dikkat çekici keşiflerinden biri M.S. 2. veya 3. yüzyıla tarihlendirilen “Mozikli Ev” oldu. Ev, taş avlusu ve havuzuyla dikkat çekiyor. Havuzda bulunan mezar taşında ise “dünyanın en tatlı çocuğu” yazıyor. Yanında köpeği ile tavşan avına çıkmış bir çocuğun resmedildiği mezar taşı özgün kompozisyonuyla dikkat çekiyor.
ADRASAN: 2 BİN YILLIK GEMİ BATIĞI
Dünyanın en eski gemi batıklarından birçoğu ülkemiz kıyılarında ele geçtiğinden su altı arkeolojisinde de Türkiye’yi önemli bir noktaya koymak mümkün. Bodrum’daki Sualtı Arkeoloji Müzesi bunun en büyük kanıtlarından olsa gerek. Antalya’nın Kumluca ilçesinde de 2025’te çok önemli bir keşfe imza atıldı. Adrasan açıklarında bulunan Geç Helenistik-Erken Roma olarak adlandırılan döneme tarihlendirilen “Seramik Batığı”, yapılan sualtı arkeoloji çalışmalarında gün yüzüne çıkarıldı. Yüzlerce seramik taşıdığı tespit edilen gemi enkazının dönemin ticaret, sanat ve günlük yaşamına ışık tutacağı düşünülüyor.
HADRİANAPOLİS ANTİK KENTİ: STRATEJİ OYUNU VE BRONZ FİLTRE
Batı Karadeniz’deki konumuyla Ege ve Akdeniz antik kentlerinden ayrılan Hadrianapolis’te erken Doğu Roma döneminden eserler ve yapılar çoğunlukta olsa da Roma ve Helenistik dönemden de birçok yapı mevcuttur. Karabük’ün Eskipazar ilçesinde yer alan antik kentte daha önce kiliseler, mozaikler ve heykeller ortaya çıkarılmıştı. Devam eden kazılarda son olarak 5. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen oyun taşları bulundu. Üzerlerinde 4 ve 8 kollu semboller bulunan taşların araştırmalar neticesinde antik dönemde oynanan askeri bir strateji oyununa ait oldukları düşünülüyor. Hadrianapolis’in M.S. 2. ve 5. yüzyıllar arasında aktif bir Roma karargahı olduğu bilgisini güçlendiren bu buluşlara ek olarak kısa bir süre önce antik kentte bir de “bronz filtre” keşfedildi. İçecekleri süzüp posasını ayırmak için kullanılan aletin 1500 yıllık olduğu açıklandı.
METROPOLİS ANTİK KENTİ: BRONZ HEYKELLER
Antik dönemlerden günümüze kalan bronz heykel sayısı oldukça azdır. Değerli maden oldukları için özellikle Doğu Roma (Bizans) döneminde eritilerek farklı amaçla kullanılmışlardır. Bronz heykel dendiğinde akıllara bugün Burdur sınırları içinde kalan Boubon Antik Kenti’nin muhteşem heykelleri gelir. Heykeller, bakanlığımızın yoğun çabalarıyla ait olduğu topraklara geri getirilerek Antalya Müzesi’nde sergilenir. İzmir’in Torbalı ilçesinde bulunan Metropolis Antik Kenti ise arkeoloji dünyasına yeni bronz heykel parçaları armağan etti. “Antik Hurdalık” olarak adlandırılan alanda yaklaşık iki bin adet heykel parçası ele geçirildi. Bölgede bronz heykel üretimi ve tamiratına dair izler de ortaya çıkarıldı. Sanatın yanı sıra geri dönüşümün de önemine dikkat çeken heykel parçaları arasında baş, göz, parmak ve sandalet gibi ayrıntılar bulunuyor.
STRATONİKEİA ANTİK KENTİ: 2200 YILLIK LAHİT
İçinde bulunan pek çok gladyatör kabartması sebebiyle günümüzde “Gladyatörler Şehri” olarak adlandırılan Strotonikeia, Batı Ege’nin en önemli tarihi kentlerinden biri olarak öne çıkıyor. Kesintisiz bir tarihin bulunduğu kentte Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı gibi pek çok büyük uygarlıktan izler bulunuyor. Muğla’nın Yatağan ilçesindeki antik kentte devam eden kazılarda 2000 yıllık girlandlar (çelenk) ve bir lahit bulundu. Lahdin köşelerinde koçbaşları bulunurken, orta kısımlarında Eros figürleri ve boğa başları yer alıyor. Girlandlarda ise nar, üzüm, zeytin ve haşhaş motifleri seçilebiliyor.
PERGE ANTİK KENTİ: 5 HEYKEL
Antalya Müzesi’nde sergilenen ve “heykeller diyarı” olarak bilinen Perge, Antikçağ’da Pamfilya adı verilen bereketli ovada yer alır. Bugün ise Antalya sınırları içinde kalan kent, zengin ailelere sahip geçmişiyle tarih sahnesinde yer alıyor. O ailelerin dokunuşuyla birlikte heykellerle süslenen şehir bugün en çok ziyaret edilen antik kentlerimizin başında geliyor. Farklı dönemlere ait 5 yeni heykelin bulunduğu Perge, heykeltraşlık geleneğiyle diğer antik kentlerden ayrılan bir kimliğe sahip. Bulunanlar arasında bir yunusun üzerinde oturan Eros figürü ile Afrodit heykeline ek olarak, Severuslar dönemine ait olduğu düşünülen bir kadın heykeli ve yine iki parça halinde bulunan bir başka kadın heykeli de yer alıyor. Ek olarak kentin doğusunda bir kadın ve bir erkek heykeli de kazılarda ele geçirildi.
HERAKLEİA ANTİK KENTİ: ROMA DÖNEMİ HAYVAN MOZAİKLERİ
Adını, Yunan mitolojisindeki yarı tanrı kahraman “Herakles”ten alan Herakleia Antik Kenti, Batı Ege kıyılarının sıra dışı kentlerinden biri. Bugünkü Bafa Gölü kıyısında olan ve çoban Endymion ile Ay Tanrıçası Selene öyküsüne de ev sahipliği yapan kent bugün Muğla’nın Milas sınırları içinde yer alıyor. Köylüler tarafından senelerce ahır olarak kullanılan Roma hamamının tabanında yunus, timsah, yılan balığı ve flamingonun resmedildiği bir mozaik bulundu. İhtişamlı mozaik dönemin sanat anlayışını yansıtırken aynı zamanda günümüze de önemli arkeolojik bilgiler sunuyor.
GELECEĞE MİRAS PROJESİ
Arkeolojiye altın çağını yaşatmak amacıyla 2023 yılında başlatılan ‘Geleceğe Miras’ projesiyle Türkiye’nin kültürel mirası gün yüzüne çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, projeyle ilgili, “Geleceğe Miras ile son 60 yılda yapılan arkeolojik çalışmalara eşdeğer hacimde bir çalışmayı 4 yıl içinde gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Eskiden sadece belirli dönemlerde ve tek noktada sürdürülebilen kazılar, artık yılın 12 ayına yayılarak, aynı anda çoklu noktalarda yürütülebiliyor. Bu da arkeolojide yeni bir sıçrama dönemi başlattı.” değerlendirmesini yapmıştı.