27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kurultaylar Genel Başkan’ın şov yaptığı toplantılara döndü

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL
  • CHP 37. Olağan Kurultayı toplandı. Dilerseniz üç sorumuzu da bu konuya ayıralım. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında "Dostlarımızla birlikte iktidara geliyoruz, Maltepe'nin izdüşümü" dedi. Kılıçdaroğlu daha önce Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'yla "Demokratik değerlere bağlılık konusunda %99 benziyoruz" demişti. "Maltepe izdüşümü" de HDP'yle "ismi konulmayan" ittifaka yönelik bir gönderme. CHP tabanı, Tayyip Erdoğan bu kuvvetlerle geçmişte birlikte çalışıyor diye Erdoğan'ı haklı olarak eleştiriyordu, peki bu kuvvetler Kılıçdaroğlu'nun dostu olunca neden sessizlik oluyor?

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kurultay konuşmasında bence bağlamından kopuk şekilde geçen “Maltepe izdüşümü” sözcüğü, sizin değerlendirmenize göre “CHP’nin HDP’yle ittifakını üstü örtük şekilde ifade etme” anlamına geliyor.

Kılıçdaroğlu şöyle diyor: “Önümüzdeki seçimlerde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Maltepe izdüşümü…”

Ben itiraf edeyim ki sadece o cümleye bakarak bu bağlantıyı kuramıyorum. Ancak HDP’nin Genel Merkezi eğer Ankara’nın Maltepe semtinde ise, öyle bir çağrışım söz konusu olabilir.

Diyelim ki CHP’nin HDP ile “dostluk içinde olduğundan veya olmasından” söz ediliyor.

Kılıçdaroğlu’nun bunu üstü örtük şekilde söylemeye neden ihtiyaç duyduğu, konuya İyi Parti’nin göstereceği tepkiyle açıklanabilir. Aksi halde herhangi iki partinin ittifak oluşturmasında bence hiçbir garabet yoktur.

Bu ittifakı eleştirmek de herkesin hakkıdır. Nitekim Aydınlık gazetesi bunu yapıyor.

“CHP tabanı, Tayyip Erdoğan bu kuvvetlerle geçmişte birlikte çalışıyor diye Erdoğan'ı haklı olarak eleştiriyordu, peki bu kuvvetler Kılıçdaroğlu'nun dostu olunca neden sessizlik oluyor?” diyorsunuz.

İtiraf edeyim ki Tayyip Erdoğan geçmişte “bu kuvvetlerle” birlikte çalışıyor diye onu eleştiren bir CHP’li anımsamıyorum. Eğer bu sözlerle HDP’lileri Dolmabahçe Sarayında ağırlayanları kastediyorsanız, ona ilişkin anımsayabildiğim eleştiri, “Çözüm Süreci” adı altında devlet itibarının yerle bir edilmesine ve Güneydoğu’daki “mülki idare”nin ve Güvenlik Güçlerimizin mefluç hale getirilmesine dönüktü.

  • Parti Meclisi seçimleri bugün. Nasıl bir liste bekliyorsunuz? CHP'den tasfiye edilen bazı ulusalcı isimler yukarıda işaret ettiğim ittifaklara ses çıkarmayacak bir birleşim beklediklerini belirtiyor.

Ben CHP’liyim ama sıcak siyasetle ilgilenen biri değilim. Milletvekilliği deneyimim benim sıcak siyaseti bırakmama sebep oldu. O nedenle CHP Kurultayı’nda Parti Meclisi’ne kimler seçilir, bunların siyasi profili ne olur gibi sorulara “işe yarayacak” bir yanıt verebileceğimi sanmıyorum. Aynı şekilde mevcut Parti Meclisi üyelerinden kim tekrar seçilir, kim kaybeder, tahmin dahi edemiyorum.

CHP içindeki “ulusalcı”ların “yukarıda işaret edilen ittifaklarla ses çıkarmayacak bir birleşim beklediklerini” sorunuzdan öğrendim. Şunu ifade edeyim:

Sizin “ulusalcı” dediğiniz CHP’liler -gördüğüm yanlış değilse- son yıllarda CHP Genel Merkezinde ön planda olmadılar. Belki bu Kurultay da aynı sonucu verir ama gün döner bakarsınız sizin “ulusalcı” dedikleriniz Genel Merkezde ön plana çıkarlar. CHP bu tür farklı bakışları bünyesinde uzun yıllar barındırmaya alışkın bir partidir.

  • Deneyimli gazeteci Miyase İlknur Kurultay değerlendirmesinde "Delegeler eskiden tartışmalara yoğun katılır salonu terk etmezdi. Şimdi Genel Başkan gidince salon da boşalıyor. Bu durum CHP'nin delege yapısının hayli değiştiğini gösteriyor" dedi. Ben şahsen Genel Başkanların da konuşmalarından hemen sonra adeta koşarcasına salondan ayrılmalarını tuhaf buluyorum. Salonlar neden boşalıyor?

Miyase İlknur’un gözlemi sadece CHP’nin şimdiki Kurultayı için değil, içinde tartışma olmayan her toplum için geçerlidir. Ancak CHP’nin son 28 yıllık Kurultaylarında da durum farklı değildi. Çünkü parti Deniz Baykal’ın başkanlığında 1992 yılında tekrar açıldıktan sonra Kurultaylar (ve Meclis Grup toplantıları) “politika üreten” kurullar olmaktan çıktı; Genel Başkan’ın şov yaptığı toplantılar haline dönüştü.

Nitekim eski Kurultay’larda (ve Gruplarda) yeni politikalar, ilk gün kurulan “Ana Davalar Komisyonu”nda görüşülür, tartışılır, üçüncü gün de o komisyon tarafından hazırlanmış rapor Genel Kurul’da ele alınır, konuşulurdu.

O konuşmalarda söz konusu raporun (veya önerilen politikaların) nerelerine ne ekleme yapılacağı, nerelerinin çıkarılacağı karara bağlanırdı. Böylece Kurultay, bir sonrakine kadar Genel Merkezin izleyeceği politikalarla ilgili stratejiyi belirler ve açıklardı.

Şimdi sadece CHP’de değil, hangi partide bu dediğim türden “politika belirleme süreci” işliyor ki? Hiçbirinde yok!

Eski Kurultaylardaki bu süreci işleten de merhum İsmet İnönü ile Bülent Ecevit idi. Sonrasını yukarıda anlattım.