13 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Metin, CHP’ye mal edilemez

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL

1) Kızılay’ın Ensar Vakfı’na kaynak transferi için aracı olarak kullanılmasını nasıl değerlendirdiniz? Yazarımız Mustafa Pamukoğlu’nun açıklamasına göre bu işlem kurumun iç tüzüğüne de aykırı. Ayrıca ABD’de paranın izi de bulunamadı. Gelişmeleri Kızılay’ı uzun süredir bilen bir gazeteci olarak nasıl okudunuz?

Hem Pamukoğlu’nun açıklamasını ve makalesini hem Doç. Dr. Murat Batı’nın makalesini, ayrıca Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık’ın ve bağışçı Mehmet Torun’un gazeteci Muharrem Sarıkaya’ya söylediklerini okudum. Baştan söyleyeyim:

Önce Mustafa Pamukoğlu’nun söylediği gibi; Kızılay’a yapılan bağışın 7 milyon 925 bin dolarlık kısmının New York’ta bir “yurt” yaptırmakta olan bir başka vakfa (TURKEN) aktarılması, Kızılay’ın tüzüğüne taban tabana aykırıdır. Ama iki yıl evvel tamamlanmış bu işlemi yasal zemine oturtmak için artık ne yapılabilir, bilmiyorum. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bir yaptırım uygulaması ve Vergi İdaresinin harekete geçmesi akla gelse bile, Türkiye’nin bugünkü TEK ADAM yönetiminde onu yapacak bir Vakıflar Genel Müdürlüğü -veya Müdürü- ve Vergi İdaresi bulmak, imkânsızdır.

Siz “ABD’de paranın izi de bulunmadı” diyorsunuz. O haberi de okudum. Aklıma bir tarihte Almanya’daki Deniz Feneri isimli derneğe gönderilen -aklımda yanlış kalmadıysa- 40 milyon euro tutarındaki paranın nasıl “iç edildiği” ve sorumluların Türkiye’de nasıl “yağdan kıl çeker” gibi cezasız kaldıkları geliyor.

Sadece o değil, insan 17-25 Aralık 2013’te ortaya çıkan ve dört bakanın başını yiyen rüşvet, yolsuzluk, irtikâp dahil pek çok rezaletin yargıya gitmesinin TBMM’deki AKP çoğunluğu tarafından nasıl önlendiği geliyor.

Üstelik bu son olaydaki ismin, Kuran Kursu almak için gelen çocukların ırzına geçilmesinden sabıkası olan ENSAR vakfı olması, insanın kafasını iyice karıştırıyor.

Torunlar isimli firmayı da Ali Sami Yen stadyumu arsasında yaptırdıkları binalardan birinde, bağlantısı kopan asansörle yere çakılıp ölen 11 işçi olayından nasıl sıyrıldıklarıyla anımsıyoruz.

Ben de Kızılay’ı her Türk bireyi gibi yıllardır izleyen biriyim. Zaman zaman çalışmalarını yetersiz bulur, yöneticilerin çağın gerisinde kalmasını eleştirirdim ama orada yolsuzluk veya yasayı dolanma türü eylemlere pek rastlamazdık.

Şimdiki yönetim ne kadar dinamik bilmiyorum ama başındaki zatın yasaların ardından dolanmayı içine sindirmesinden anlıyoruz ki o görevde bulunması Kızılay’ın itibarıyla uyumsuz bir durumdur. Kızılay’ın saygınlığını zerre kadar düşünen biriyse istifa edip ayrılması gerekir. Ama ülkeyi yönetenlerle bir zihniyet uyumu içindeyse yerinde kalabilir ve daha pek çok yanlışa imza atabilir.

2) CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun hazırladığı “Yasama yetkisi devredilemez” başlıklı metinde Anayasa'nın bazı maddelerinin verilen örneklerde değiştirildiği görünüyor. Metinde tartışma yaratan maddelerle ilgili görüşleriniz nelerdir, üzerinde parti logosu bulunan ve genel başkanın önsözünü yazdığı metin partiyi bağlamaz mı? Ak Parti’nin “Yeni Anayasa” ve açılım dönemin de öne çıkan ve aynı fikirleri savunan Kaboğlu’nun bu sefer CHP’nin Anayasa görüşlerini yazması tuhaf değil mi?

İbrahim Kaboğlu benim önemsediğim Anayasa hukukçularından biridir. Ancak görüşlerimizin zaman zaman uyuşmadığını gözlemlemişimdir. Ben kendisini Türkiye’nin gerçeklerini pek de dikkate almayan bir Anayasacı olarak değerlendiririm. Örneğin hazırladığı metinde Anayasanın “değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” hükümleriyle oynaması dediklerimi teyit etmektedir.

Kaboğlu’nun Anayasanın 6’ncı maddesine alternatif olarak sunduğu anlaşılan metinde, orijinal maddenin sadece son cümlesinin yer alması, üstteki “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” gibi hükümlerin bulunmaması kanımca ciddi birer eksiktir.

Bu metni “CHP’nin Anayasa önerisi” diye sunmak da gerçeğe uygun değildir. Nitekim hem Kaboğlu’nun “Bu metin CHP’yi bağlamaz. Bu benim 2017 tarihli Anayasa değişikliğine karşı demokratik bir Anayasa konulu çalışmamdır” şeklindeki sözü ve o metin başında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu imzalı “önsöz”de metni benimseyici hiçbir ibare bulunmaması, o taslağın CHP’ye mal edilemeyeceğinin kanıtlarıdır.