Osmanlı, Rus ve Fransız Arşiv Belgelerine Göre Türkiye Ermenilerinin Büyük Devletlerle İlişkileri (1891-1918)
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girdiğinde ülke içinde bu savaşa sevinen bazı milletler oldu. Bunlardan birisi de: “Ermeniler” idi. Ermeniler Avrupa’nın hasta adamı Osmanlı’yı yıkmak için ellerine fırsat geçtiğini düşündüler. 1850’li yıllardan itibaren Ermeniler, Batılı ülkelerle ilişki içerisindeydi. Osmanlı Arşivlerine göre de bu ilişkiler hakkında ciltlerce belgeler mevcuttur. Fransa Doğu Hristiyanlarının hamisi rolünde olduğu için Ermenileri destekledi. Rusya sıcak denizlere inmek için Ermenileri kullanışlı bir aparat olarak gördüler. Amerika ve İngiltere ise özellikle Ermeni lobisinin etkisiyle Osmanlı’yı kötü bir millet olarak gördüler. Ermeniler, Hınçak ve Taşnaklar vasıtasıyla Osmanlı’ya karşı yeraltı faaliyetleri yürütmüştür. Batılılar Ermenileri Osmanlı’ya karşı silahlı bir ayaklanma başlatmaları için desteklediler.
Cebel-i Lübnan meselesinde Fransa etkin rol aldı. Buradaki yönetim yapısı uzun yıllar Ermenilerin özlem duyduğu yönetim biçimlerinden oldu. Bu yönetim anlayışına göre özerklik olacak ve bölgeyi Hristiyan bir vali idare edecekti. Fransa ilk başta Osmanlı Devleti’nde ıslahat yapılması ve asayişin sağlanması politikası yürütmüşler ancak 20. yüzyılın başından itibaren politikasını Bağımsız Ermenistan olarak değiştirmiştir (Altıntaş, 2005: s. 26-27). Fransa gibi Batılı pek çok ülke Osmanlı’daki anarşist hareketlere kucak açmışlardır. Batılılar Ermenilerin düzenlediği şiddet eylemlerine ön hazırlık, haberleşme sağlanması, silahların temini gibi konularda yardımcı olmuşlardır (Altıntaş, 2005: s. 75-76).
Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile Rus ordusunda Ermeniler gönüllü olarak savaşmışlardır. Doğu Anadolu’da Ermeniler, Müslümanların yaşadığı yerlerde katliamlar yaptılar. Ancak Rusya’nın savaştan çekilmesiyle sahipsiz kalan Ermeniler, Fransa, İngiltere gibi ülkelerden medet umdular. Fransa ve İngiltere Doğu Anadolu’da Rusya’ya ve Pan-Turanizme karşı set oluşturmak için Ermenileri kullanmak istediler. Bu süreçte İngiltere Ermeniler’den Mezopotamya ve İran’da da yararlanmaya çalıştı. İngiliz Dışişleri Ermenileri desteklemek için finansal destek istedi ancak ABD Türkiye ile savaşta olmadıklarını belirterek projeyi iptal etti. Bogos Nubar’da zaten Ermenilerin sadece Kafkasya’da savaşması gerektiğini düşünüyordu. (Başak, 2013: s. 100-102).
Osmanlı’nın toprak paylaşımında Batılılar Ermenileri kullanılmaya müsait bir millet olarak gördüler. Eğitimli nüfusunun çok olması dolayısıyla Amerikalı misyonerler Ermeni okulları açtılar (Kuzgun, 2016: s. 40) Yetimhaneler, okullar, ticarethaneler vs Osmanlı topraklarında Ermenilerin hâkimiyeti altındaydı. Osmanlı Devleti içinde Ermeniler önemli mevkilere gelebiliyordu. Ermeniler nüfuzlarını kullanarak Hınçak ve Taşnaklara el altından maddi ve manevi destek verdiler.
Ermenilerin yaşadığı tüm yerlerde Amerikalı misyonerler çalışmalar yürüttü. Ermenilerin yaşadığı yerlerde Ermeniler aleyhine olan tüm gelişmeler Avrupa’ya aktarıldı. Amerikalı misyonerlerin Ermeni davasına hizmet ettiği söylenebilir. Ermenilerin 19. yüzyılın sonlarından itibaren başlattıkları ayaklanmalara Osmanlı Devleti sert biçimde karşılık vermiştir (Kuzgun, 2016: s. 44) Ayaklanma başlattıktan sonra devletten sert bir şekilde yanıt alan Ermeniler ülke dışında ajitasyon faaliyetlerine başlayıp mağdur rolü oynamışlardır.
Osmanlı Dâhiliye Nezareti 9 Şubat 1915’de bir tamim yayımlatarak isyanı başlatanları ve Ermenileri silahlandıran komite yuvalarını dağıtmıştır.24 Nisan 1915’te ise genel bir tamim yayımlayarak komite elebaşları tutuklanmıştır (Kuzgun, 2016: 45).
Ruslar ise arşiv belgelerinde Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı’nda Müslümanlara yönelik yaptıkları katliamları aşırı bulmuştur. Divan-ı Harp kurup katliam yapanları yargılamışlardır. Rus subaylar resmi yazışmalarda bunlara değinmektedir. Ruslar gerekli önlemleri almaya çalışsa (Süslü, 1987: s. 31-38) da Ermenileri durdurmamışlardır. Bu proseste Ermeniler fiili olarak Rus ordusunda savaşmışlardır. Ermeni iddiaları ise bunun tam aksi yönündedir. Onlara göre; Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı faciasının müsebbibi olarak Ermenileri görmüş. Bu yüzden de Ermenilere katliam yapmıştır. Ermenilerde kendilerini korumak için silaha sarılmıştır. Oysa bu sav gerçeklikten tamamen uzaktır. Sadece Osmanlı arşiv belgelerinde değil, Fransız, İngiliz, Rus arşivlerinde de Osmanlı Devleti Ermenilere kötülük yapmadan önce Ermeniler “Bağımsız Ermenistan” için silaha sarılmıştır.
Ermeniler Tehcir olayından sonra yoğun olarak göç ettikleri yerlerde Türkiye aleyhine propaganda faaliyetleri yürütmüştürler. Olaylardan habersiz toplumlarda Türkleri kötü insanlar olarak algılamıştır. Oysa savaşı başlatanlar Ermenilerdir. Hemen hemen bütün arşivler aynı şeyleri söylemektedir. Ermeni arşivlerinden söz etmek gerekirse Ermeniler bu konuda araştırma yapılmasından rahatsız olmaktadır. Örneğin; Ermeni meselesi ile ilgili yazdığım makalelerden dolayı “Hyetert” adlı Ermeni haber portalı ve “Batı Ermenistan ve Batı Ermenileri Sorunları Araştırma Merkezi” şahsımı web sayfalarında fişlemiştir. Ermeniler bu konunun bilimsel anlamda tartışılmasını istememektedir. Çünkü tezleri tartışıldığında haksız çıkacaklarını bilmektedirler. Oysa günümüzde Türkiye tarafı arşivlerini açmış ve tartışmaya hazırdır.
ERMENİ-AMERİKAN İLİŞKİLERİ
Osmanlı Devleti’nde Ermeni-Amerikan ilişkilerinin yoğun olarak yaşandığı dönem: “1896-1918”dır. Bu dönem aralığında özellikle Amerikalı misyonerler Osmanlı Devleti’nde açtığı okullar vasıtasıyla Avrupa ülkelerine raporlar sunmaktadır. Bu raporlar sayesinde Ermeniler seslerini Batılı ülkelere duyurma fırsatı elde ettiler. Böylelikle Avrupa’da Türklere karşı kin ve düşmanlık arttı (BOA, HR. SYS: 2858/13). Amerikalı misyonerlerin Ermeniler üzerindeki gücünün dini boyutta olduğunu da ifade etmek gerekir. Zira Katolik Ermenilerin birçoğu Protestanlık mezhebine geçmiştir (BOA, Y. A. HUS: 343/58). Osmanlı Devleti’de bu durumdan oldukça rahatsızdı. Çünkü Osmanlı Devleti, Amerikalıların Ermenilerin din değiştirme suretiyle onların üzerinde dini ve politik hâkimiyet sağladığını düşünüyordu (BOA, Y. A. HUS: 344/47). Amerikalı misyonerler aynı zamanda Ermeniler için mitingler yapıp para toplama faaliyeti de yaptılar (BOA, HR. SYS: 2834/26). Amerikan Kızılhaçı’da bu yardımları destekledi (BOA, A. MKT. MHM: 694/2). Amerikalı misyonerler Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da 19. yüzyılın sonlarından itibaren Ermeni ayaklanmalarını da desteklemiştir. Örneğin; Antep’te Amerika Mektebi’nin müdürü Fuller ve memurları Ermeni ayaklanmalarına katılmıştır (BOA, HR. SYS: 2889/65). Amerikan gazeteleri de Ermeni ayaklanmalarıyla yakından ilgilenmiştir. Christian Herald gazetesinin teşvikiyle bazı Amerikalı misyonerler Ermeniler için 7 tane yardım komitesi kurmuşlardır (BOA, HR. SYS: 2834/32). Van’da ikamet eden Amerikalı misyoner Miss Kimball’da Osmanlı Devleti aleyhine yayınlarda bulunmuştur (BOA, HR. SYS: 2289/82). Görüldüğü üzere 1890’ların başından itibaren Amerikalılar Ermeni meselesi ile ilgilenmektedir. Osmanlı Devleti’ne göre; Amerikalıların Ermeni meselesi ile ilgilenmesinin başlıca sebebi; Ermenilerin Hristiyan olması değildi, onlara göre Amerikalı misyonerler Amerikan toplumunu yanlış yönlendirmekteydi. Amerikan Devleti ise Osmanlı topraklarında karışıklıklar çıkaran misyonerlere sahip çıkmaktaydı. Bu durum Osmanlı-Amerikan ilişkilerini olumsuz etkiledi. Washington Post gibi Amerikan gazeteleri ise Ermeni Meselesinde asıl sorumluluğu İngiltere’ye atmaktaydı (BOA, HR.SYS: 65/64). Amerikan gazeteleri içinde olaylara sağduyu ile yaklaşanlarda vardı. New York Herald gazetesi Amerika’ya göç eden Ermenilere sahip çıkılmaması gerektiğini, Amerikalı misyonerlerin Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadıklarını ifade etti (BOA, HR. SYS: 74/29). Amerikan hükümeti Ermeni Meslesi’nde hiçbir ittifak içinde yer almadığını sadece dolaylı olarak İngiltere’yi desteklediğini ifade etmiştir (BOA, HR.SYS: 69/31). Ancak bu açıklama gerçeği yansıtmamaktadır. Zira Amerika’ya göç eden Ermeniler Amerika’nın Ermeni Meselesindeki politikalarını doğrudan etkilemekteydi. Amerikan devleti ülkesi içinde Ermenilerin bütün zararlı faaliyetlerine göz yummaktaydı. Bu zararlı faaliyetlerin içinde Ermeniler askeri eğitim dahi alıyorlardı (BOA, HR.SYS: 2742/12). New York’ta Thomas Çarşafciyan adlı bir anarşist Ermeni Cemiyeti kurmaya kadar işi ileri götürmüştür (BOA, HR.SYS: 2862/55). Bütün bunlar Amerikan Devleti’nin bilgisi dahilindeydi. Resmi ağızdan Ermeni Meselesine taraf olmadığını söyleyen Amerikan Devleti, aslında taraf tutmaktaydı. Her ne kadar Osmanlı Devleti, Ermeni Cemiyetlerinin gözetim altında tutulmasını talep etse de gerekli önlemler bir türlü alınmadı. Ayrıca Ermeni yoksullar için toplanan paralar Hınçak ve Taşnak komitelerine gidiyordu. Ermeni yetimleri için giden paraların nerede kullanıldığı da meçhuldü (BOA, HR. TO: 358/21). Osmanlı Devleti Amerikan Devleti’ni hassasiyetleri noktasında uyarmasına rağmen gerekli önlemler alınmadı. Boston, New York, Lawrence gibi yerlerde Ermeniler kendi militanlarının resimlerini taşıyarak para toplama faaliyetlerinde bulundu (BOA, İ. HUS: 1322 S./54). Amerikan Devleti, Osmanlı ileri gelenlerini şehit eden Ermeni militanları da teslim etmede güçlük çıkardı (BOA, Y. A. HUS: 493/1). Ermeniler yardım cemiyetleri adı altında devlet aleyhine zararlı faaliyetler yürüttüler. Bitlis’te Amerikalı Mr. Cole adında birisi Ermeni militanlarının haberleşmesini sağladığı ortaya çıktı (BOA, A. MKT. MHM: 625/18). Tüm bu olanlara karşılık 1905 yılından itibaren Amerikan Devleti Osmanlı Devleti’nin baskısı üzerine Ermeni Cemiyetlerini izleme kararı aldı (BOA, Y. PRK. HR: 34/96). Ancak bu sadece göstermelik bir karardı. Çünkü Ermeniler Amerika’da miting yapmaya, haraç kesmeye ve çeşitli terör faaliyetleri yapmaya devam etti ve bütün bunlar da Amerikan Devleti’nin bilgisi dahilinde oldu. Osmanlı Devleti Ermeni meselesini kendi iç sorunu olarak görürken Batılı Devletlerin bu konuyla ilgilenmesinden rahatsızlık duymaktaydı. Örneğin; Osmanlı toprakları üzerindeki Amerikan konsoloslukları bu meseleyi büyütmek elinden geleni yapmıştır (BOA, HR. SYS: 2168/46). Osmanlı Devleti Ermeni meselesini kışkırtmak isteyen Amerikalıları sınır dışı etmekle çözüm bulmaya çalışmıştır (BOA, DH. EUM. 5. Şb: 19/55). Amerikalılar ise buna karşılık Ermeniler lehine kamuoyunun dikkatini çekmek için konferanslar düzenlemiştir (BOA, HR. SYS: 2883/25). Amerika’nın Büyükelçisi Schavonian ile kâtibi Andonyan Ermenilerin birbirileriyle haberleşmesine yardım etmiştir (BOA, EUM. 2 Şb: 27/36). Amerika eski İstanbul Büyükelçisi Morgenthau ise Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanacağını bir konferansta belirtmiş ve bunun için 10 milyon dolarlık yardım kampanyası başlatmıştır (BOA, HR. SYS: 2884/46).
Sonuç olarak 19. Yüzyılın sonlarından itibaren Amerikan Devleti, Osmanlı-Ermeni sorununda tarafını açıkça belli etmiştir. Resmi söylemlerde tarafsızlığını ve herhangi bir ittifaka katılmayacağını açıklayan Amerikan Devleti, de facto olarak Ermenileri desteklemiştir. Mitingler yapılmış, cemiyetler kurulmuş, yardım kampanyaları başlatılmış, Taşnak ve Hınçak terör örgütleri üs olarak Amerika Birleşik Devletleri’ni kullanmıştır. Osmanlı Devleti gelişen olaylara karşı diplomatik olarak çözüm üretmeye çalışsa da başarılı olamamıştır.
ERMENİ-RUS İLİŞKİLERİ
Rusya, Ermeniler ile 17. yüzyıldan itibaren ilgilenmeye başlamıştır. İlgilenmesinin sebebi ise Rusların Ermeniler vasıtasıyla güneye inme politikasıdır. Ermeniler bağımsız bir Ermenistan kurmanın özlemi içinde büyük bir güce ihtiyaç duyuyordu. Bunun için de Rusya’nın desteğini sağlamaya çalıştılar. Ermeniler, Rus-Osmanlı Savaşlarında da Rusya’nın tarafını tutmakla yetinmemiş aynı zamanda Rus ordusunda gönüllü askerlik yapmışlardır. Bunun mükafatı olarak da Berlin ve Ayastefanos Antlaşmalarında dünya gündemine gelmeyi başarmışlardır (Sarınay, 2008: s. 1).
Rusya Kafkasya’da Osmanlı’yla komşu olmaktansa Ermenistan ile komşu olmayı tercih etmektedir. Rus Tuğgeneral Bobrikov hazırladığı raporunda bu konuya değinmektedir (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste:3, Dosya: 78, Yaprak:140-142 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 23) Ermeniler 1878 yılında birkaç kişiyi Berlin’e göndermişlerdir. Ermenilerin amacı Rusya gibi büyük devletlerin garantörlüğünde Lübnan tarzı özerk bir yapıya kavuşmaktı (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste:3, Dosya: 78, Yaprak:153-165 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 25). Ruslara göre; Ermenilerin bu isteği makuldü. Çünkü Ermeniler özerklik sağlarsa bunu diğer halklar da isteyecek ve Osmanlı Devleti’nde ayaklanmalar çıkacaktır. Ruslar Ermenileri destekledi ancak büyük devletler bu düşünceyi gündemlerine almak istemediler (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste:3, Dosya: 78, Yaprak:153-165 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 25).
Ermeniler sadece politik açıdan değil dini olarak da Rusya’nın tabiiyetine girmek istiyordu. Bir nevi stratejik ortaklık olarak da bu durumu değerlendirebiliriz. İngiltere ve Avusturya elçilerinin, Katolik Papa’ya bağlı oluşları gibi Ermeniler de dini otorite olarak gördükleri Üç Kilise’ye (Eçmiyazin Katogikos) bağlı olmak istediler. Ancak bu durum Ermenilerin tamamen Rusya’ya bağlı olacağı anlamına geldiği için kabul görmedi (BOA, İ. HR: 604). Ancak vefat eden patriğin yerine Rusların desteklediği aday seçildi (BOA, İ. HR: 8449). Ermenilerin içinde Rusların mezhebi olan Ortodokluğa geçmek isteyenler de oldu (BOA, Y. PRK. HR: 13/49). Rusya hem dini hem de politik yönden Ermenilerin hamisi durumundaydı. Ermeni piskoposu Harontion Efendi’de Ruslarla işbirliği yaparak Osmanlı Devleti aleyhine çalışmalar yürüttü (BOA, HR. SYS: 2819/6).
Rus arşivlerinde Ermenilerin Türkiye’deki sosyal statüleri noktasında da bilgiler vardır. Onlara göre; Ermeniler rahat içerisinde yaşamaktadırlar. Tefecilik yaparak halkı kendileri için çalıştırmakta ve aralarında çok zengin kişiler de bulunmaktadır. Bazı köylerde yoksulluk olsa da Ermenilerin durumu diğerlerine göre çok daha iyidir (Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 39). Ayrıca tefecilik yüzünden Kürtler ile Ermenilerin sık sık karşı karşıya geldikleri de ifade ediliyor. Aralarındaki kavgalarda çok sık biçimde ölü ve yaralılar olduğu da yazılıyor. (Rusya Askeri Tarih Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste: 5, Dosya:3 (1895), Yaprak: 1-2 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 45).
Ruslara göre Ermenilerin silahlı faaliyetleri 1891 yılında başladı. Bu silahlı çeteler Türklere karşı değil Kürtlere karşı soydaşlarını korumak istiyordular. Bu çeteler Kars, Erivan ve Rusya’nın dört bir yanından gelen gönüllülerden oluşuyordu (Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 97). Rusya ise bu çeteleri desteklemiştir. Silah ve cephane yardımı yapmıştır. İlk büyük olayda Sason’da meydana geldi. Rusya, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletler Doğu vilayetlerinde reform istediler. (Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 97). Böylelikle Ermeni meselesi büyük devletlerin radarına resmen girmiş oldu. Zira Ermenilerin silahlı faaliyetlerinden yılmış Müslümanlar da silahlanarak Ermenilere cevap vermeye çalıştılar. Ancak Rusya ve diğer ülkeler Müslümanların meşru müdafaa yapmasını Ermeniler katlediliyor diyerek kamuoyu oluşturdular. Suçlu Ermeniler, Rusya tarafından himaye edildiler. İçlerinden bazıları Rusya’ya iltihak ettiler. Osmanlı Ermenileri, Rusya’nın himayesini elde etmek için Eçmiyazin Katogikosu’na heyet dahi yollamıştır (BOA, HR. SYS: 2768/41).
Rize’deki Rus Konsolos Yardımcısı V. Maevskiy’e göre; Türkler yayılmacı bir amaç gütmemektedir. Ona göre; Türkler, Hristiyanların yaşadığı bölgeyi devlet için yük olarak görmektedirler. Kafkasya’nın herhangi bir bölgesini topraklarına katmak yeni bir Makedonya sorununu beraberinde getireceğini düşünmektedirler (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 1191, Yaprak:100-110 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 113). Dolayısıyla Batılıların düşündüğü Osmanlı algısı yanlıştır. Türklerin Ermenileri, Rumları veyahut Süryanileri sömürmek gibi derdi yoktur.
Rus Askeri Genelkurmayı Arşivindeki gizli bir bilgiye göre; Ermeniler Rusya ile Osmanlı arasında savaş çıkartmak için Türk üniforması giyip Ruslara, Rus üniforması giyerek ise Türklere saldırmaktadır (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 555, Yaprak:17-17b, 19-19b, 22-22 b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 137) Ermeniler, Rusya ve Türkiye arasında bir savaş çıkararak “Büyük Ermenistan” idealini gerçekleştirebileceklerini düşünmektedirler.
Rusya’nın Osmanlı üzerindeki baskısı 1911 yılından itibaren artmıştır. İtalya Trablusgarp’a saldırmış, Balkan Savaşları kaybedilmiş ve ülke ciddi bir siyasi ve ekonomik krizin eşiğine gelmiştir. Çar, Ermeni hareketine destek vermekle hem Ermenileri kendi tarafına çekmiş olacaktır hem de Kafkasya’daki anarşist hareketlere darbe indirecektir (Sarınay, 2008: s. 86-87). Dolayısıyla Rus Çarı Ermenilere her türlü desteği vermiştir.
Rus arşivlerine göre; Taşnaklar, 1912 yılına kadar İttihat ve Terakki Partisi ile işbirliği yapmıştır. Ermeniler kendi adamlarını parlamentoya sokmaya çalışmıştır. Hınçak ile Ramgavar bu itiifaka sert çıkmıştır. Ancak Taşnaklar ikisinden de güçlüdür. (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 1366, Yaprak: 89-92b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 221). Rusya ise bu ittifaka olumsuz bakmaktadır. Oysa Taşnaklar Rusya’ya değil, Türkiye’ye düşmandırlar. (Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 1366, Yaprak: 89-92b; Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 223). Ruslara göre; 1913 yılından itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşananlar Ermeni-Kürt çatışmasından ibarettir. Bölgede bu iki etnik unsur yoğun olarak yaşadıkları için çatışan taraflarda bunlardır. Özellikle Ermenilerin silahlı katliamlarının artmasıyla intikam duygusu besleyen Kürtler sıkı bir çatışma içerisine girmişlerdir. 1913-1918 arasında yaşanan acı olaylarda bu şekilde tezahür etmiştir. (Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri, 2013: s. 261).
ERMENİ-İNGİLİZ İLİŞKİLERİ
Ermeniler, 19. yüzyılın başlarından itibaren İngiltere için önemli olmuştur. Osmanlı’da ticaret Yahudi ve Ermenilerin elindeydi. Ermeni ticari ağı sayesinde İngilizler Ortadoğu ve Hindistan’a ticaret filolarını gönderebilme imkânı elde etmişlerdir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Ortadoğu petrolleriyle ilgilenen İngilizler, Ermenileri bu hedefleri için kullanmışlardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Ermenilere devlet kurma sözü veren İngilizler, bu sözlerini tutmamışlar ve Ermenileri kendi kaderlerine terk etmişlerdir (Avcı, 2010: s. 3).
İngilizler 19. yüzyılda Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü teminat altına almıştır. Ancak bir yandan da Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmakta da geri durmamışlardır. İngilizler, Ermeni ayaklanmalarında Osmanlı’ya nota vermiş, büyükelçileri Ermenileri kışkırtmış, Ermeni militanlara vatandaşlık vermiş ve bunun gibi daha pek çok girişimde bulunmuşlardır.
İngiliz Büyükelçi Ösyö Shipley, Ermenileri devlet aleyhine kışkırtmaya çalışanlardan birisidir. Osmanlı arşiv belgelerine de yansıyan büyükelçi, İzmit, Bahçecik ve Adapazarı’na giderek orada Ermenileri devlet aleyhine kışkırtmaya çalışmıştır. Hatta oradaki konuşmalarında: “Zeytun’u vuramadılar biz müdahale edeceğiz, siz de kararlı olunuz. Bir sebep bulunursa gelen gemileri İzmit Körfezi’ne göndereceğiz” diyerek bölge sakinlerini kışkırtmıştır (BOA, Y. PRK. ASK: 109/53). İngiltere’nin Adana konsolosu Sis’e giderek bazı Ermenileri ziyaret etmiş ve onlara bazı vaatlerde bulunmuştur (BOA, A. MKT. MHM: 617/3). İngiliz misyonerlerde Osmanlı topraklarında rahatça hareket edebildikleri için bozgunculuk faaliyetlerine devam ediyorlardır. Bunlardan birisi de İngiliz misyoner Palmer idi. Gittikleri yerlerde Ermenilere yönelik beyin yıkama faaliyetlerinde bulunuyordu (BOA, A. MKT. MHM: 663/41). İngiliz Van konsolosu da halka yardım dağıtma bahanesiyle halkı kışkırtmıştır (BOA, Y. PRK. UM: 41/23).
Doğu Anadolu’nun bazı bölgelerinde silahlı eylemlerde bulunan Ermenilerin hamisi İngiltere oluyordu. Bu militanlar yaptıkları eylemlerden sonra koruyucularının İngiltere olduğunu söyleyerek dokunulmazlık elde etmek istiyorlar ve kendilerini İngiltere’nin koruduğunu söylüyordu. İngiliz büyükelçiler ve misyonerler ise bölgede yoğun şekilde faaliyet yürütmekteydi (BOA, Y. PRK. BŞK: 46/10). Hatta zaman zaman Ermeni militanlar İngiliz konsolosluklarına sığınarak İngiltere’nin koruması altına girmekteydi. Bu tarz bir olay Selanik’te yaşanmıştı (BOA, Y. PRK. AZN: 16/29).
Londra 12 Ekim 1896 tarihli bir raporda İngilizler Ermenilere destek verme nedenlerini dini kaidelerden ziyade insani gerekçelere bağlamaktadırlar. Onlara göre; bu olay salt bir parti meselesi değildir. Esasında bu olay sadece hayır ve insanseverlik karakterini taşımaktadır. Osmanlı reform yapmalıdır (BOA, Y. PRK. TKM: 38/16).
İngiltere bu konuda ikiyüzlü davranmaktadır. Zira İskoç ve İrlanda bağımsızlık hareketini sertlikle bastıran bu ülke, kendisinden binlerce kilometre uzaklıkta yaşanan olaylarla ilgili taraflı davranmaktadır. Zira Ermeniler Osmanlı topraklarında arşiv belgelerinde de görüldüğü üzere refah içerisinde yaşamaktadırlar.
İngiltere aynı zamanda terör olaylarına bulaşan Ermeni militanları kendi vatandaşlığına geçirerek onlara hamilik yapmaktaydı. Bunlardan birisi de Trabzon olaylarına karışmış ve tutuklanmış Arapyan Mardiros idi. İngiltere Mardiros’a bu olayda sahip çıkmıştır. Ancak yapılan yazışmalarda bu usülün Tâbiyyet Kanun’un yayınlanmasından önce uyruk değiştirenleri kapsamayacağı ifade edilmiştir. Mardiros’ta bu kanun yayınlanmadan önce uyruk değiştirdiği için faydalanamamıştır (BOA, A. MKT. MHM: 663/31).
İngiltere Ermenileri yoğun olarak yaşadığı yerlere de yardımlar dağıtarak halkın gönlünü almaya çalışmıştır. Örneğin; Starft isimli İngiliz harp gemisiyle taşınan yardımlar Payas kazasına tabi Çokmerzimen, Ocaklı ve Çaylı gibi Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlere dağıtılmıştır (BOA, A. MKT. MHM: 617/17).
İngiltere Büyükelçisi Lord Salisbury Zeytun isyanı ile ilgili Osmanlı padişahına şu telgrafı çekerek isyancıları korumaya çalışmıştır:
“Lord Salisbury Zeytun ahalisi hakkında merhametle işlem yapılmasının İngiltere Hükümeti’nin başlıca isteği olduğunu Padişah’a arz etmektedir. Lord Salisbury bugün İngiltere’de ve genel olarak Avrupa’da hakim olan duygulara bakarak Osmanlı askeri tarafından yapılacak silahlı bir operasyonun veya gereksiz ve haddinden fazla şiddet gösterilmesinin şimdiden kestirilemeyen kötü bir sonuç doğuracağını hatırlatmaktadır. Lord Salisbury, Zeytun Ermenileri’nin cezalandırılmalarını gerektiren suçlar işlemişlersei usulüne uygun bir şekilde sorgulandıktan ve yeterli deliller ortaya konduktan sonra ceza verilmesini rica etmektedir.” (BOA, Y. PRK. BŞK: 56/60).
Görüldüğü üzere İngiltere Osmanlı’nın iç işlerine karışmayı cüret edinmiştir. Zeytun’da isyan eden Ermenilerin cezalandırılmamaları için Osmanlı’ya nota vermektedirler. Bu arada İngiltere Cardiff’te Ermeniler yararına konferanslar düzenlenmektedir. Buralarda Ermeniler için yardım kampanyaları düzenlenmiştir (BOA, Y. A. HUS: 391/5). Özellikle Zeytun isyanından sonra Ermeni militanlar silah ve cephane tedariki için çalışmalar başlatmışlardır. Ermeni militanları evlerinde bomba imal ederken yakalanmaktadırlar (BOA, Y. A. HUS: 518/13).
Ancak Rawlinson gibi İngiliz askerler Ermeni katliamlarını İngiltere’ye rapor etmeyi ihmal etmemiştir. Rawlinson Oltu’dan Bayezid’e kadarki bölgede Ermeni katliamlarına şahit olmuştur. Gördüklerinin hepsini raporlamıştır. Engellenmesi için girişimlerde bulunmuştur. Örneğin; Rawlinson Kafkasya bölgesine müttefiklerin asayişi sağlaması için kuvvet getirilmesine çalışmıştır (BOA, HR. SYS: 2877/56).
Milli Mücadalenin başlamasıyla büyük güçlerin Sevr planı suya düşmüştür. Milli Mücadele kazanıldıktan sonra İngiltere eski politikalarına yani Türkiye’nin toprak bütünlüğünü koruma anlayışına geri dönmüştür. Ermenileri yalnız bırakmıştır. İngiltere Türkiye’yi Sovyetlere karşı tampon bölge olarak görmeye başladığı için Türkiye’nin yanında yer almaya başlamıştır (Avcı, 2010: s. 411). Ermeniler ise emperyalizme güvenmenin bedelini ağır ödemiştir.
ERMENİ-FRANSA İLİŞKİLERİ
Fransa’nın Ermenilere olan ilgisi 16. yüzyıla dayanmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde ticari imtiyazlar elde eden Fransızlar çeşitli raporlar hazırlayarak Ermeniler konusunda bazı tespitler yapmışlardır. Fransızlar bu raporları Osmanlı Devleti’ndeki elçilikler ve konsolosluklar sayesinde elde ediyorlardı (Çağ, 2014: s. 1-14). 18. yüzyıla gelindiğinde Fransa’ya giden Ermeni aydınlar, milliyetçilik ve özgürlük düşüncesiyle tanıştılar. Böylelikle Ermeniler Osmanlı Devleti içerisinde ayrılıkçı düşünceleri dile getirmeye başladılar. Fransızlar gerek dini gerekse politik gerekçelerle Ermeni bağımsızlık hareketinin en büyük destekçilerinden oldular.
Fransa gibi büyük bir devletin gücünü arkasına alan Ermeniler, 19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı ülkesinde terör faaliyetlerine başladılar. Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslarla birlikte hareket eden Ermeniler, kamuoyu oluşturmada özellikle Fransa’da önemli başarılar elde etmişlerdir. İsyan eden Ermeniler, Osmanlı Devleti tarafından sertlikle cevap bulunca kendilerine katliam yapıldığını iddia etmeye başladılar. Patrik Kevork İtalya Kralı Viktor Emmanuel’e yolladığı mektubun kopyasını Fransız Dışişleri Bakanlığı’na da yollayarak Türk Ermenistan’ında Ermenilere yönelik katliamlar olduğunu ileri sürmüştür (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005a: 85).
Ermenilerin en büyük amacı Kilikya, Mersin, Adana bölgesi ve çevresinde Bağımsız Ermenistan kurmak idi. Eğer Ermenistan bağımsız olamayacaksa bu bölgelerin Fransa’ya bırakılması Ermenilerin en büyük arzularındandı (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005a: s. 88). Bu konuda en büyük destekçi devlet ise Fransa idi. Taşnaklara göre; Türkler, Birinci Dünya Savaşı’nın sorumlusu olarak Ermenileri görmektedir ve bu yüzden kendi Ermenilere yönelik katliamlar yapmışlardır. Ermeni halkı meşru müdafaa yapmaktadır (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005a: s. 89). Oysa bu tez gerçekliği yansıtmamaktadır. Çünkü Ermeniler 19. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti’ne karşı silahlı mücadele vermektedir. Bu proseste meşru müdafaa yapan taraf Osmanlı Devleti idi.
Fransa Diplomatik Arşivlerinde Seon imzalı telgrafta şunlar ifade ediliyor:
“İstanbul’dan gelen yolculardan öğrendiğime göre, Van’da Ermeniler ayaklanarak Müslümanları ve memurları öldürmüşlerdir. Belediyenin bulunduğu hanı dinamitle havaya uçurmuşlar ve 16 gün boyunca şehre el koymuşlardır. Olaylardan sonra Erzurum’dan yollanan birlikler şehri geri almışlar ve Ermenileri öldürmüşlerdir.”
Fransız belgelerinden de anlaşıldığı üzere Ermenilerin meşru müdafaa yapmaları mümkün değildir. Zira silahlanarak katliam yapan taraf Ermenilerdir. Bogos Nubar’ın Fransız Dışişleri Bakanlığı’na ilettiği notta da “Bağımsız Ermenistan” idealinden bahsedilir (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005a: s. 107). Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler askerlik yapmak da istememektedir. Özellikle Zeytun Ermenileri, Osmanlı ordusunda savaşmak istemedikleri için dağa çıkmıştır (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005a: s. 138). Ermeniler devlet otoritesini tanımamaktadırlar.
Fransızlar, Ermenistan’ın Rusya’ya bağlanmasına karşılar. Onlara göre; Bir veya birkaç devletin garantörlüğünde bir Ermenistan Devleti’nin kurulmalıdır. Ayrıca Türkiye’de Ermenilerin yoğun olarak bulunduğu yerler birleştirilmelidir. (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005b: s. 22). Fransızlar arşiv belgelerinde, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ermenistan’ı Türkiye’den kurtaracaklarını ve bu misyonun İtilaf Devletlerine ait olduğunu belirtmektedir (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005b: s. 99). Fransa’nın Tiflis Konsolosu’ndan Fransa Dışişleri ve Petrograd Büyükelçisine giden yazıda Ermeni alaylarının Türklere karşı oluşturulması gerektiği ifade edilmiştir (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005b: s. 160). Aynı zamanda Bogos Nubar, Fransa’da Ermeniler için yardım toplanması çağrısı yapıyor (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005b: s. 227). Bu çağrılar sonuç veriyor ve Tiflis’te bulunan Imperial Bank of Persia’da İtilaf Devletleri, Kafkasya’daki askeri ataşelerine 1 milyon dolarlık kredinin ilk kredi dilimi açılması gündeme geliyor (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005c: s. 59).
Ermeni Tehciri sonrasında Fransızlar Ermenilerin sevk ve iskânında yardımcı olmaya çalışmıştır. Mısır, Suriye ve Rodos gibi yerler gündeme gelmiştir. Özellikle bazı Müslüman ülkeler Ermeniler Padişaha isyan ettiği gerekçesiyle sığınma hakkı vermemiştir (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005d: s. 10). Aynı nedenlerden dolayı Rodos ve Kıbrıs’ta Ermenileri kabul etmiyor. Fransızlar son çare olarak Rusları görmektedir. Ruslar, Kafkasya’da Ermenilere sığınma hakkı verirse sorun çözülecektir (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), 2005d: s. 14). Daha sonra Ruslar, Ermenilerin bir kısmını kabul edecektir.
SONUÇ
Yukarıda anlatıldığı gibi 19. yüzyıldan itibaren sorun hâline gelmeye başlayan Ermeni meselesi günümüzde insan hakları kisvesi altında siyasi bir boyut kazanmıştır. Ermeniler, “Bağımsız Ermenistan” kurma hayaliyle Osmanlı Devleti’ne silahlı isyan başlatmıştır. Arşivlere göz atıldığında görülecektir ki büyük güçler siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel yönden Ermenileri desteklemiştir. Ermeniler ise büyük bir gücün desteğini almadan bağımsızlığa kavuşamayacaklarını bildikleri için bu ittifaka gönüllü razı olmuşlardır. Ruslar, Ermenileri sıcak denizlere inme politikası için desteklerken, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devleti Osmanlı’yı zayıflatmak için Ermenilerin terör faaliyetlerine göz yummuştur. Bu ülkeler Ermeni militanları korumuş, ülkelerinde Ermeniler için miting ve para toplanmasını sağlamıştır. Büyük güçler Anadolu ve Balkanlarda güçlü bir Osmanlı’nın var olması yerine kendi güdümlerinde olan bir Ermenistan’ı tercih etmişlerdir.
1878 Berlin ve Ayastefenos Antlaşmasıyla ortaya çıkan Ermeni meselesine bütün büyük güçler dâhil olmuşlardır. Ermeniler, emperyalizm ile işbirliği yaptıkları için bu hareketin ilerici olduğu söylenemez. Ermeniler günümüzde Sevr Antlaşmasını önemsemektedir. Ancak bu antlaşma Osmanlı Devleti’nin sonu demekti. Bu proseste Ermeni-Türk diyalogu olması tarihsel açıdan mümkün değildir. Ermeni-Türk diyaloğunun olması için iki tarafında bazı tarihsel olaylarda önyargılı olmaması gerekmektedir. Özellikle Ermeni tarafı “Sözde Ermeni Soykırımını” Batılıların kabul etmesi için çabalamayı bırakmalıdır.
Ermeni sorunu ile ilgili bütün dokümanlar Türk tarafında yayımlanmıştır. Türk tarihçilerinin bu konuda geniş bir külliyatı vardır. Ancak Ermeni tarafı aynı şeffaflığı gösterememektedir. Çünkü Ermeniler, büyük güçlerle işbirliği yaparak Osmanlı’ya isyan ettiklerini dünya kamuoyundan saklamak istemektedirler. Batılıların ilgilendiği nokta: “Sözde Ermeni Soykırımı”nın olup olmadığı değildir. Batılılar, Türkleri siyasi ve ekonomik bağlamda sıkıştırmak istemektedirler. Dolayısıyla dünya kamuoyunda bu konuyla ilgili yapılan ajitasyonların önsel sebebi de budur.
Yazımda Fransız, Osmanlı ve Rus arşivlerinden yararlanarak meselenin emperyalizm boyutunu ortaya koymaya çalıştım. Hedefim ise arşiv belgelerinden yola çıkarak gerçekliğe ulaşabilmektir. Rus ve Fransız arşivlerine bakıldığında da büyük güçlerin Ermenileri kışkırttığı ve silahlı eylemler yapmaları için onlara her türlü yardımı yaptıkları sonucuna vardım.
KAYNAKÇA
*Bu makale daha önce uluslararası hakemli bir dergi olan Asos Journal’da Relatıons Of Turkısh Armenıans Wıth Great Powers Accordıng To Ottoman, Russıan And French Archıval Documents (1891-1918) başlığıyla İngilizce olarak yayımlandı. Aydınlık gazetesinde yayımlanması için gerekli izinler alındı.
Arşiv Belgeleri
BOA, A. MKT. MHM, 617/17.
BOA, A. MKT. MHM, 617/3.
BOA, A. MKT. MHM, 625/18
BOA, A. MKT. MHM, 663/31.
BOA, A. MKT. MHM, 663/41.
BOA, A. MKT. MHM, 694/2.
BOA, DH. EUM. 5. Şb, 19/55.
BOA, EUM. 2 Şb, 27/36
BOA, HR. SYS, 2168/46.
BOA, HR. SYS, 2289/82.
BOA, HR. SYS, 2768/41
BOA, HR. SYS, 2819/6.
BOA, HR. SYS, 2834/26.
BOA, HR. SYS, 2834/32.
BOA, HR. SYS, 2858/13.
BOA, HR. SYS, 2883/25.
BOA, HR. SYS, 2884/46
BOA, HR. SYS, 2889/65.
BOA, HR. SYS, 74/29.
BOA, HR. TO, 358/21.
BOA, HR.SYS, 2742/12.
BOA, HR.SYS, 2862/55.
BOA, HR.SYS, 65/64.
BOA, HR.SYS, 69/31.
BOA, İ. HR, 604.
BOA, İ. HR, 8449.
BOA, İ. HUS, 1322 S./54.
BOA, Y. A. HUS, 343/58.
BOA, Y. A. HUS, 344/47.
BOA, Y. A. HUS, 391/5.
BOA, Y. A. HUS, 493/1.
BOA, Y. A. HUS, 518/13.
BOA, Y. PRK. ASK, 109/53.y
BOA, Y. PRK. AZN, 16/29.
BOA, Y. PRK. BŞK, 46/10.
BOA, Y. PRK. BŞK, 56/60
BOA, Y. PRK. HR, 13/49.
BOA, Y. PRK. HR, 34/96.
BOA, Y. PRK. TKM, 38/16.
BOA, Y. PRK. UM, 41/23.
Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), (2005b). Cilt: 3, Haz: Hasan Dilan, Türk Tarih Kurumu.
Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), (2005c). Cilt:5, Haz: Hasan Dilan, Türk Tarih Kurumu.
Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918), (2005d). Cilt:4, Haz: Hasan Dilan, Türk Tarih Kurumu.
Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları (1914-1918). (2005a). Cilt: 2, Haz: Hasan Dilan, Türk Tarih Kurumu.
Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 1191, Yaprak:100-110 b.
Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 1300, Liste:1, Dosya: 1366, Yaprak: 89-92b.
Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste:3, Dosya: 78, Yaprak:153-165 b.
Rusya Askeri Devlet Arşivi, Fond: 401, Liste:3, Dosya: 78, Yaprak:140-142 b.
Kitaplar
Süslü, A. (1987). Ruslara göre Ermenilerin Türklere yaptıkları mezalim. Ankara Üniversitesi Basımevi.
Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri), Haz: Mihail Bashanov, Çev: İlyas Kemaloğlu (Kamalov), Türk Tarih Kurumu, Ankara, 2013.
Makale
Altıntaş, A. (2005). Osmanlı arşiv belgelerine göre Ermeni sorunun ortaya çıkışında Fransa’nın rolü. Sosyal Bilimler Dergisi, 7 (1), 21-76.
Başak, T. (2013). İngiltere’nin Kafkasya politikası ve Ermeni sorunu. Ermeni Araştırmaları. 45, 93-126.
Çağ, G. (2014). Ermeni meselesinin ortaya çıkışında Batılı bir el: Fransa. Yeni Türkiye. 60, s. 1-14.
Kuzgun, M. (2016). Türk-Amerikan ilişkilerinde Ermeni meselesi: Amiral Bristol örneği. Kilis 7 Aralık Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6 (12) , 38-67
Sarınay, Y. (2008). Rusya’nın Türkiye siyasetinde Ermeni kartı (1878-1918). Akademik Bakış. 1(2), 69-105.
Tezler
Avcı, H. E. (2010).Türk-İngiliz ilişkilerinde Ermeni faktörü, Doktora Tezi, İstanbul.