12 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

PKK/PYD’ye karşı mücadelenin kökü tarihimizde

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-

M. İLKER YÜCEL

1-Bugün 10 Kasım. İzninizle üç sorumu da ebedi başkomutanla ilgili sormak istiyorum. Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün kavranması gereken en önemli yönü nedir? Atatürk hangi fikirleri sebebiyle unutulmuyor?
Büyük Atatürk’ü unutmamak için o kadar çok ve önemli neden var ki, insan hangisinden başlayacağını bile tayin edemiyor.
Belki en doğrusu en sondan yani 20’nci asırda yaşayan 377 lider üzerinde 18 yıl süreyle araştırma yapan ABD’li Psikiyatri Profesörü Dr. Arnold M.Ludwig’in “King of the Mountain” isimli kitabındaki tespitten başlamaktır.
Prof. Ludwig araştırdığı liderleri devlet adamlığı, ileri görüşlülüğü, uluslarını nerden alıp nereye götürdüğü, komutanlık nitelikleri, devrimci karakterleri, ikna güçleri, bağımsızlık kavgaları gibi açılardan 200 adet kritere göre değerlendirir. Neticede en önemli lider olarak 31 puanla Kemal Atatürk’ü, 30 puanla Roosevelt ve Mao Tse Tıng’u, 25 puanla Nehru’yu, 22 puanla Winston Churchill’i gösterir.
Benim şahsi inancıma göre Atatürk’ün “kavranması gereken en önemli yönü” batmış ve bitmiş bir imparatorluğun küllerinden üç buçuk yıl savaşarak yep yeni ve bağımsız bir devlet yaratmasıdır.
Ancak bağımsız ve onurlu bir ulus ve Cumhuriyet yaratması eserlerinin sadece başlangıcıdır.
Cahil ve geri bıraktırılmış bir halktan yarattığı ulusun kültür değerlerini “şark”tan yani çağdışı anlayış ve yaklaşımlardan “batı”ya yani çağımızın anlayış ve değerlerine çevirmesi “kavranması gereken en önemli yönü”dür. Şunu vurgulamak isterim: İnsanlık tarihinin en başarılı Kültür Devrimini yapan Atatürk’tür. Nitekim 69 senedir ülkeyi yöneten sağcı iktidarlar hâlâ o devrimleri yıkabilmiş değildir.
Atatürk’ün yaptıkları ve ulusuna kazandırdıkları o kadar büyüktür ki, tüm yaşamı boyunca ona kızanlar, gizli-açık küfredenler, onu “deccal” ilan edenler dahi sonunda onun önünde saygı ile eğilmeye mecbur olmuşlardır. O nedenle Atatürk bir değil, bin fikriyle unutulmamaktadır.

2-Batı emperyalizmine karşı direnişin liderinin, bazı Batıcı kişilerin dilinden düşmeme sebebi nedir?
Atatürk “Batı Emperyalizmi”ni hem savaş hem de barış ortamında “yenen” bir büyük liderdir. Bunun savaşla ilgili örnekleri Çanakkale’den başlar, 9 Eylül 1922’de Yunan askerlerinin İzmir’de denize dökülüşüyle biter.
Barış ortamındaki zaferlerinin taç noktası ise Lozan Konferansı’nda varılan antlaşmadır.
1700’lü yılların başından itibaren Batı karşısında geriye düşen, savaşlarda yenilen, Batı tarafından “Hasta adam” ilan edilen, kapitülasyonlara mahkûm olan, Batılı tefecilerden borç almak zorunda kalan Osmanlı İmparatorluğundan yepyeni ve bağımsız bir devletin çıkmasını ne Batılı emperyalistler hazmetmişlerdir ne de Sevr’den sonra Lozan zaferini içlerine sindirmişlerdir.
Türkiye’nin Büyük Atatürk dönemindeki atılımları Türklerle gerçekten dost çok az sayıdaki Batılıyı memnun etmiş ama Batı dünyası her zaman Lozan’ı değil Sevr’i uygulamaya teşne olmuştur. Nitekim ne ABD Kongresi ne de Rusya Lozan’ı hâlâ onaylamış değildir.
O yüzden Türk toprakları üzerinde bir Kürdistan ve Ermenistan devleti kurulması özlemi yerini, zihinlerinin gerisinde her zaman korumuştur.
Bugün Suriye’nin Kuzeyinde Türkiye’nin PKK uzantısı YPG/PYD’ye karşı açtığı mücadele de kökünü bu tarihi gerçeklerden almaktadır.

3-Mehmetçiğe kurşun sıkan PKK güdümündeki PYD’nin kendine Atatürkçüyüm diyen bazı kişiler tarafından terör örgütü kabul edilmemesine şahit olduk. Atatürkçü duruşun güncel siyasi gelişmeleri yorumlarken ölçüleri neler olmalıdır?
PYD’nin “terör örgütü” olarak kabul edilmemesi eğer kötü niyete dayanmıyorsa kanımca düpedüz aymazlıktır. Çünkü bu örgütün PKK’nın Kuzey Suriye’deki uzantısı olduğunu ABD Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon dışında kabul ve ilan etmeyen kalmadı.
Son olarak Times gazetesinin son on senedir Türkiye muhabirliğini yapan Hannan Lucinda Smith’in “The Battle for the Soul of Turkey: ERDOĞAN RISING” adıyla yeni yayınlanan kitabında PKK-PYD bağlantısı çok açık kanıtlarla ortaya kondu.
O nedenle ben şahsen PYD’yi “Terör Örgütü” olarak görenlerdenim.
Atatürkçü duruşun güncel siyası gelişmeleri yorumlarken kullanması gereken ölçüt, onun bağımsız, çağdaş ve bütün bir Cumhuriyet kurduğunu ve bu Cumhuriyeti ebediyete kadar yaşatmanın biz Atatürk evlatlarına düşen ilk ve temel görev olduğunu unutmamaktır.