13 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Salgını hafife almamalıyız

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-
MUSTAFA İLKER YÜCEL
  • Koronavirus salgınından kişisel olarak nasıl korunuyorsunuz?

Koşullarım bana evde çalışma olanağını verdiği ve ben de “okumak” ve “yazmak” dışında bir iş yapmadığım için o bağlamda pek çok kişiden şanslı olduğumu düşünüyorum.

Ancak herkes gibi ve herkes kadar ben de özellikle insan ilişkilerimde eskisine göre daha dikkatliyim. Örneğin tanıdıklarımla karşılaştığımda onu öpmeye alışkın biriyimdir ama Koronavirus çıkalıberi deyim yerindeyse “boşa basmadıkça” kimseyi öpmüyorum.

El sıkmayı da hayli azalttım. Azalttım diyorum çünkü bazı insanlar el sıkmaya benden daha teşne olmalılar ki karşılaştığınız zaman hemen elinize atlıyorlar. Ben de dalgınsam ona yanıt veriyorum. Ama normal olarak gelenle, gidenle, orada burada karşılaştığım kişilerle el sıkışmayı (tokalaşmayı) hemen hemen terk ettim.

Yaşım beni “riskli” kesime soktuğu için aynı tedbirleri ev içinde beraber yaşadığım insanlara karşı da uyguluyorum.

Keza zorunluluk olmadıkça dışarı çıkmıyorum. Dışarı çıktığım zaman da toplu taşıtlara binmemeye özen gösteriyorum.

Eskiden olmadığı kadar sık şekilde ellerimi sabunlu suyla yıkıyor ve eğer biriyle karşılaşıp el sıkıştıysam kolonya veya antiseptik bir losyonla ellerimi iyice ovuşturuyorum.

Kalan kısmını da Allah’a havale ediyorum

  • Çin, salgını frenlediklerini duyurdu. İtalya ise neredeyse perişan oldu. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa’yı yayılma merkezi ilan etti. Bu iki durumu hangi etkenlere bağlıyorsunuz?

Çin’in o iddiasını ben de geçenlerde HaberTürk televizyonunda Çin’in İstanbul Başkonsolosu ile mülakat yapan Kübra Par’ın programını izlerken duydum. Başkonsolosun verdiği bilgi ve rakamlar bana inandırıcı geldi. Nitekim ardından Dünya Sağlık Örgütü ve diğer kaynaklar da bu bilgiyi doğruladı.

Ama sadece İtalya değil İran da perişan oldu. Elbet bu iki ülkede neler eksik yapıldı bilmiyoruz ama Çin’in aldığı sonuca bakınca hem İtalya’nın hem de İran’ın önlem almada “yavaş” yahut “gevşek” davrandıklarını düşünmek gerekiyor.

Özellikle İtalya’da hem olay hem de ölüm sayısının yüksek olması Dünya Sağlık Örgütü Başkanı’nın “Salgının merkezi artık Avrupa’dır” açıklaması yapmasına neden oldu.

Bu gerçekler çağımızda dünyamızın ne kadar -deyim yerindeyse- küçüldüğünü ortaya koyuyor. O yüzden neydeyse tüm ülkelerde okullar tatil edildi. Binlerce kişinin izleyici olarak katıldığı spor müsabakaları ve futbol maçları ya iptal edildi yahut da “seyircisiz” yapıldı. Nerdeyse iptal edilmedik yahut ertelenmedik toplantı kalmadı. Uçak seferleri durduruldu. Gümrük kapıları kapatıldı. Hava limanlarında yolcular “termal kamera” ile denetlendi. Buna rağmen Coronavirus (Covid-19) salgını Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya ilk çıktığı 23 Ocak 2020 tarihi üzerinden iki ay geçmeden tüm dünyaya yayıldı.

Salgının sınır tanımadığını gösteren önemli bir örnek Kanada’da yaşandı. Başbakan Justin Trudeau, eşine Koronovirus teşhisi konduğu için 14 gün süreyle evinden çıkmama kararı aldığını duyurdu. İran’da iki hanım milletvekiline de “Koronavirus” teşhisi kondu. Belki en çarpıcı olay Çin’de yaşandı ve hastalık ilk ortaya çıktığı zaman teşhis koyan doktor da Koronavirus yüzünden hayatını kaybetti.

Görüldüğü gibi salgın hiç de hafife alınmayacak kadar tehlikeli ve bulaşıcı. Bu bana Orta ve Yakınçağ’da yaşanmış olan Veba salgınlarıyla 20’inci yüzyıl başlarında yaşanan “İspanyol nezlesi” salgınını anımsatıyor. Umarım onlar kadar acımasız hale gelmeden “aşı”sı ve etkin tedavi yolları bulunur.

  • Bazı gazeteciler, ulusal bir sorun yaşadığımızda, dayanışma duygularının yüksek olduğu zamanlarda bile “muhaliflik adına” panik yaratmaya yönelik yayınlar yapıyor. Gazeteciliğin ölçüleri böyle durumlarda nasıl belirlenir?

Konu siyasi olsa muhalif basının ulusal meselelerde bile siyasi iktidarı acı acımasızca eleştirmesini anlarım ama sağlık gibi bir konuda “panik yaratacak” yayın yapmayı benim aklım almıyor. Bununla birlikte itiraf edeyim ki aldığım “muhalif” gazetelerde panik yaratacak yayına ben rastlamadım. Herhalde benim almadıklarımda var ki, bu soruyu yönelttiniz. Onlara tanrı biraz iz’an, biraz idrak ve sağduyu ihsan etsin demekten başka bir çözüm göremiyorum.