04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savulun dünya çarşıları!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Daha önce mağaza kapattı; hem de İstanbul’un en lüks semti Levent’teki büyük bir alışveriş merkezinde...
Adlı adınca yazayım!
Kanyon’da...
On yıl önceydi.
Yüz binlerce liralık giyim ve kozmetik eşyası almıştı.
Bir Odatv yazdı; bir de ben...
Dönemin başbakanlık çalışanları, o gün çalıştığım gazetenin sahibini aradı.
“Yanlış” diyemediler
“Yazmasın” dediler!
Tabii ki yazdım.
***
Gittiği her ülkede lüks mağazalara daldı.
Başındaki türban dindarlığının simgesiydi ama o, Kuran’ın “müsrifliğe” karşı ayetlerine aldırmadı.
Binlerce Euro verip başörtüsü aldı!
Pahalı gözlükleri, tayyörleri, etekleri alışveriş sepetine attı.
Kızları için ayrı, gelinleri için ayrı aldı.
Korumalar çanta taşımaktan helak oldu!
Hatta güvenlik (!) nedeniyle alışveriş yaptığı sokakları kapattırınca, bütün Avrupa basınının diline düştü.
Bütün dünya bu servetin hesabını sordu.
Bir tek bizim sözde gazeteciler soramadı.
Ben yine yazdım.
Dönemin başbakanlık çalışanları, o gün çalıştığım gazetenin yeni sahibini de aradı.
“Yanlış” diyemediler
“Yazmasın” dediler!
Tabii ki günlerce yazdım...
***
Hanımefendi kocasıyla bu kez NATO Liderler Zirvesi için Varşova’ya gitti.
Bohem sokaklarda alışveriş turuna çıktı.
En meşhur antika pazarına gitti.
İki saatten fazla, tezgahları, mağazaları dolaştı. Kendisine eşlik eden onlarca koruma görevlisi, güvenliği müvenliği unutup, antika sandalye sehpa taşıdı.
Polonya basınına yansıyan haberlere göre tam 200 bin Polonya Zlotisi yani 147 bin Türk Lirası harcadı.
Bu kez kimseyi umursamadı..
Yazılıp çizileceklere aldırış etmedi.
Zaten adamları da telefon edip “Yazmasın” falan demedi.
***
Kısacası...
Korkuları da kalmadı artık!
Bundan sonrası...
“Savulun dünya çarşıları...
Emine Hanım geliyor!”

SÜNNET!
Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Şuay Alpay, AKP Elazığ Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Turgay Dil ile Hülya Çimen’in düğününe katılmış... Recep Tayyip Erdoğan’ı taklit edip evlilik cüzdanını geline vermiş... Bunu yaparken de şunları söylemiş:
“Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin bir sünneti var biliyorsunuz... Bu sünnetin gereği olarak da ben evlilik cüzdanını daha iyi muhafaza edeceği kanaatiyle gelin hanıma takdim ediyorum.”
***
Sinirlenmeden önce Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’nü elime aldım ve “Acaba ben mi yanlış
anımsıyorum?” diyerek “sünnet” sözcüğünün anlamlarına baktım. İki anlama geliyor:
Bir: Hz. Muhammed’in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz...
İki: Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi.
***
Morkolozun yaptığına bakın:
“Recep Tayyip Erdoğan’ın sünneti” nden söz ederek, onu peygamberleştiriyor!
Yeni bir “din” yaratıyor!
Recep Tayyip Erdoğan’ın “sünneti” olmaz!
Olduğunu iddia edenlere “Müslüman” değil, dense dense “Meczup” ya da “Sapık” denir!

KARGA!
Yıllardır genç kızları ve delikanlıları etkileyip yanına çeken, “din” adına her türlü garipliğe imza atan ve şaşaalı yaşamının kaynağı bile belli olmayan Adnan Oktar, Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği “Suriyelilerin vatandaşlığa alınması” fikrini ilk kez kendisinin ortaya attığını söylemiş... Demiş ki:
“Ben ‘Vatandaşlık verilsin’ diye rica ettim hükümete... Allah razı olsun daha 48 saat geçmeden hükümet karar aldı.”
***
Burnumuzun neden b.ktan çıkmadığını anladınız mı?

GÜNÜN SORUSU
Sorum katıldığı toplantılarda ev kadınlarına “Ütünün fişini beş dakika önce çekin. Buzdolabının kapısını açık bırakmayın” diye tasarruf dersleri veren ama bir alışverişte 147 bin lira harcayan Emine Hanım’a: Diş fırçalarken musluğu kapatmayı da unutmayalım; değil mi?

Rahmi Turan’a ölüm tehdidi!
Deneyimli gazeteci, sevgili ağabeyim Rahmi Turan’ın dünkü yazısını okurken kanım dondu. İşte; o yazıdan bir bölüm:
***
“Gangsterlerden sonra beni ilk defa ölümle tehdit eden MHP Genel Merkezi oldu. MHP yönetimini,
olağanüstü kongre olayları nedeniyle birkaç defa eleştirdim. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın beni ölümle tehdit etti. Bengi Türk televizyonunda yaptığı açıklamada, ‘Rahmi Turan, MHP lideri Bahçeli için ‘Abbas yolcu’ demektedir ama bunu görmeye ömrü vefa etmeyecektir.
MHP’ye ayar vermeye kalkanlar bunu göremeden imamın kayığına binecektir. Özellikle Rahmi Turan’ın kafası, çoktan musalla taşına yatırılmış olacak, arkasından ‘Nur içinde yatsın’ değil, ‘Toprağı bol olsun’ denecektir’ şeklinde abuk sabuk ifadeler kullandı.”
***
Rahmi Turan bu ülkenin en değerli, en yurtsever, en aklı başında gazetecilerinden biridir.
Onun can ve mal güvenliğinden bundan sonra Semih Yalçın ve Devlet Bahçeli sorumludur.
Burnu kanarsa, dünyayı başlarına yıkarız!

156+357!
Abdullah Gül’e “yazmaya” devam ediyoruz. Sıra Devrim Çakar’da: “Abdullah Bey... İki tür suskunluk vardır beyefendi... Onurlu suskunluk ve onursuz suskunluk...
Sizinki hangi gruba giriyor?”

GÜNÜN İSYANI
İsyanım dün partisinin grup toplantısında AKP’nin sağlık politikasını överken, “Vatandaş artık çok daha kaliteli sağlık hizmeti alıyor. Dün bir arkadaşım söyledi, artık hastaneler öyle şirin bir hale geldi ki acil servislere bayramda vatandaşlar kız bakmaya gitmiş” diyen Düşük Profilli Başbakan Binali Yıldırım’a:
Bayramda özellikle turistik yörelerdeki hastanelerin acil servislerinde binlerce kişiye sadece bir pratisyen hekim hizmet verdi. İnsanlar yerlerde kıvrandı. Yorgunluktan bayılma noktasına gelen hekimler, kulağına su kaçan erkeğe, âdet ağrısı ilacı verdi. Şimdi... Sana bu palavrayı atan o sapık arkadaşının kim olduğunu söyle de hepimiz bilelim!