13 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

’Sıfırdan anayasa’ için ne hakkı ne de yetkisi var

Oktay Ekşi

Oktay Ekşi

Eski Yazar

A+ A-

1-Türkiye’nin çılgın değil akıllı, üretime yönelik yatırımlara ihtiyacı varken bir anda yine Kanal İstanbul tartışması başladı. Ak Parti, “değişim, gelişim ve yatırımı biz temsil ediyoruz” mesajı için mi Kanal İstanbul’u gündemde tutmaya çalışıyor?
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bence Türkiye’yi 21’inci asrın başında bulunduğu yerden Ortaçağ karanlığına taşımaya çalışan bir partidir. O nedenle “değişimi ve gelişimi” değil aynen Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan Krallığı gibi olsa olsa bol miktarda bina, yol, tünel ve köprü yapmayı hedef alan, “çağdaş uygarlığı yakalamayı” da bu işlerde gören bir partidir.
Nitekim sözünü ettiğim emirliklerde en çağdaş teknolojilerle donatılmış binalar, son model arabalar, uçaklar, aletler olduğu halde toplum bir türlü “çağdaş” olamıyor.
O nedenle “Kanal İstanbul” eğer “değişim ve gelişimi” simgeleyen bir teşebbüs olarak görülüyorsa anımsatayım ki, bu projeler Türkiye’yi bir yerden ötekine taşıyamaz. Aynen Romanya diktatörü Çavuşesku’nun, Tuna nehrindeki teknelerin Karadeniz’e ulaşımını 400 km. kaltmayı amaçlayan 64 km. uzunluğundaki kanalı gibi, Kanal İstanbul da, yapımı çok uzun yıllar süren, milyarlarca Dolara mal olan, çevreye çok zarar veren, ama anlamlı bir yarar sağlamayan bir proje olur.
Ciddi bir ekonomik kriz içinde olduğumuz bir dönemde bu projeye Türkiye’nin değil 75 milyar Türk lirası, bir tek lirası bile yokken şimdi “İstanbul Kanalı” hayalinin tekrar ortaya atılması bence o projenin yapılmasını değil, gündemin Tayyip Erdoğan ve AKP merkezli olarak değiştirilmesini amaçlamaktadır.
Kaldı ki Aydınlık gazetesinin dün ayrıntılarıyla yayınladığı gibi bu projenin gerçekleşmesi halinde getireceği zararın haddi, hesabı yoktur. Üstelik sadece “işletmecilik” açısından bakınca bile savunulması mümkün değildir. Çünkü Montreux Antlaşması sayesinde Boğaziçinden -üstelik İstanbul’u seyrede ede- bedava geçen yabancı gemilerin, aynı iş için Kanal İstanbul’a bir de ücret ödemeye razı olacaklarını düşünmek safdilliktir.

2-Ahmet Davutoğlu partisini ilan etti. Genel bir değerlendirme alabilir miyiz? Gelecek Partisi’nin amacı nedir?
Ahmet Davutoğlu’nun “Gelecek Partisi” daha önce örneklerini çok gördüğümüz kısa ömürlü “kızgınlık partileri” gibi kanımca başarı şansı az -hatta kanımca yok denecek kadar az- bir parti olacaktır.
Kızgınlık partileri içinde başarıya ulaşarak iktidara gelen sadece AKP’dir. O da Necmettin Erbakan’ın “din” gibi her toplum için çok önemli olan bir değeri (istismar ederek) siyasi amaçla kullanmasının AKP’ye bıraktığı miras sayesinde mümkün olmuştur.
Davutoğlu da “dini” istismar etmeye kalkabilir ama o artık kapatılmış bir pazardan pay kapmakla idare edecektir.
Kaldı ki Davutoğlu Dışişleri Bakanlığında izlediği dış politika ve uygulamalarıyla da, Başbakan sıfatıyla ortaya koyduğu icraatla kamuoyunda “iyi bir siyasetçi” izlenimi bırakmış değildir.
Davutoğlu’nun haklı ve güçlü olduğu yegâne şey, Başbakanlıktan ve AKP Genel Başkanlığından ayırılması amacıyla kendisine siyasi ahlâka sığmayan bir tertip yapılmış olmasıdır. O da şimdi, bu tertibi yapan Tayyip Erdoğan’dan hıncını almaya çalışmaktadır.

3-Davutoğlu konuşmasında “sıfırdan Anayasa” vurgusu yaptı. İlk üç maddeyi de işaret etmiş olmuyor mu?
Davutoğlu’nun “Gelecek Partisi”ni kamuoyuna takdim amaçlı konuşmasını gazetelerde okuduğum kadarıyla biliyorum.
Özellikle Anayasa konusunda, “sıfırdan Anayasa” vurgusu yapmaya “hukuken” ne hakkı ne de yetkisi vardır. Çünkü böyle bir teşebbüste bulunabilmek için bir gün iktidara geldiğini var saysak bile, Anayasa’ya “sıfırdan başlamak” onun değil ancak “Kurucu Meclis”in kullanabileceği bir yetkidir.
O nedenle önce “değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” o ilk üç maddeyi değiştirmek için “değiştirme yasağını” koyan maddeyi değiştirmesi gerekir. Onun için de Mecliste üçte iki (en az 400) milletvekili bulması zorunludur.
Sonuç olarak ben o sözünden çok, Davutoğlu’nun “laiklik” konusundaki sözlerine takıldım. Çünkübir yandan “özgürlükçü laikliği” benimsediğini öte yandan da “seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine müsaade etmeyeceğini” söylüyor.
Laik bir devlette, laik insanlar korunmayacak yani “ayrıcalıklı bir konumda” olmayacaklarsa nerde olacaklar?