04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Yanlış tercihlerin bedeli çok ağır olabilir!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Olağandışı bir dönemden geçiyoruz. ABD para otoritesinin hafta içinde yaptığı Açık Piyasa İşlem Komitesinden çıkan kararlılık, başta gelişen ekonomiler olmak üzere küresel beklentileri olumsuzlaştırmaya başladı. Kuzey Irak’ta referanduma ilişkin gerginlikler ise büyümeye devam ediyor. Aşırı iyimser masallar ile insanları afyonlayarak çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışanlar ise ne yapacağını bilemiyor; acı gerçeklerin aleni bir şekilde kapıya dayanması tüm kesimleri fazlası ile zorluyor!

OLASI TAKVİM

ABD para otoritesi piyasalarını zorlaması ve tehditleri karşısında geri adım atmayı düşünmediğini net bir şekilde ortaya koydu. Dolar faizleri bu yılın Aralık ayında üçüncü kez yükseltilebilir; 2018 senesi için de üç adet çeyrek puanlık faiz yükselişi olasılığı hayli yüksek! Makroekonomik tahminler konusunda ince ayarlamalar yapılmış. Asıl önemlisi bilançonun küçültülmesi süreci ekimde aylık 10 milyar dolar ile başlayacak; her yeni çeyrek dönemde aylık küçülme 10 milyar dolar artırılacak. Bilanço büyüklüğü 2018 sonunda 4 trilyon dolar düzeyinin ve 2020 yılının ilk aylarında 3 trilyon dolar seviyesinin altına gerileyecek. Tüm beklentileri değiştirecek olağandışı bir gelişme yaşanmaması durumunda takvim bu şekilde işleyecek! Hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız açıklamalar, şimdilik pek fiyatlanmadı fakat gerginliği hatırı sayılır ölçüde artırdı. Azaltılamayacak kadar büyük risk taşıyanlar geri adım atmayı ve para otoritesi ile inatlaşmamayı öğrenmeye zorlanıyor. Tahvil piyasalarında etkisi net bir şekilde hissedildi ve beklentileri sarstı! Muhtemelen sermaye hareketleri daralacak ve riskten kaçınma eğilimi güçlenecek; varlık değerleri gerilerken bilançolar yıpranacak. Kuzey Irak’taki referandum konusu ise hem bölgesel ve hem de küresel bir gerginlik kaynağı olarak ön plana çıktı. Ekonomik beklentilerin olumsuzlaşması ile eşanlı olarak gündemin üst sıralarına oturması, kafaları karıştırdı fakat önemini azaltmadı!

SAKAL MI, KOL MU?

Mevcut tablo Kanuni Sultan Süleyman’ın İnebahtı Limanında Osmanlı donanmasının yakılarak yok edilmesi sonrasındaki sözlerini anımsatıyor. Durumu sakal kesilmesi olarak tanımlıyor ve kesilen sakalın daha gür bir şekilde yeniden çıkacağını dile getiriyor; Kıbrıs’ın alınmasını ise düşman kolunun kesilmesine benzeterek geri gelmeyeceğini anımsatıyor! Bir anlamda, bilgi ve akla dayalı özgüven ile liderliğin dersini veriyor! Bugün olası ekonomik krizleri sakal kesilmesi, jeopolitik dengelerdeki istenmeyen değişiklikleri ise kol veya bacak kesilmesi olarak tanımlamak mümkün! Bu nedenle sormak gerekiyor: Sakalımızın kesilmesini mi, yoksa kol veya bacağımızın kesilmesini mi göze almalıyız? Bu açmaz bizim olduğu kadar, Ortadoğu ülkeleri ve Rusya-Çin ekseni için de aynı anlamı taşıyor! Tercihler sakal kesilmesi lehine olur ise tüm güç dengeleri Gelişmiş Batılı ülkeler aleyhine değişecek; kol-bacak kesilmesine razı olunması ve gerekli tepkilerin devreye sokulamaması durumunda ise tersi olacak, fakat kaçılandan daha ağır krizler de kaçınılmaz olarak kapıyı çalacak!

EN KÖTÜ SENARYO

Bizim için en kötü senaryo ise Ortadoğu’daki komşularımız ve Rusya-Çin ekseni ile tam aksi tercihlerde ısrarlı olmamız durumunda yaşanabilir! Filistinlilerin yaklaşık bir asırdır katlanmak zorunda kaldıkları olumsuzluklar ile tanışmak durumunda kalabiliriz! Azaltılamayacak kadar büyük risk taşıyanlar ise sağlıklı düşünemiyor ve gerçekçi olmayı beceremiyor; jeopolitik riskleri görmezden gelip enflasyonsuz büyüme lafazanlığı ile bu olasılığı pazarlamaya çalışıyor! Zamanla her şey değişiyor! Fakat konumunu korumak uğruna, herkesi aptal yerine koymaya çalışan ve tamamen duygusal olan muhafazakarların gaflet uykusundan uyanması mümkün olamıyor! Bir asır ara ile benzer türde sıkıntılı tartışmaları ve lobi faaliyetlerini yeniden yaşamak zorunda kalıyoruz!