Ali Rıza Taşdelen

halklailiskiler@aydinlik.com.tr

Son Yazıları

Barış planı mı Avrupa’nın savaş kışkırtıcılığı mı?

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Güney Afrika'daki G20 Zirvesi’ndeydi. Trump Zirveye katılmamıştı. Avrupa Trump’ın Ukrayna “Barış Planı” ile çalkalanıyordu. Üç Avrupalı lider G20 Zirvesi’nde bir araya gelerek Rusya’nın lehine olduğunu düşündükleri plana karşı ABD ve Ukrayna ile Cenevre’de bir araya gelme kararı aldılar.Amerikalılar, Ukraynalılar ve Avrupa’nın E3ülkeleri (Fransa, İngiltere ve Almanya) ulusal güvenlik temsilcileri İsviçre'nin Cenevre kentinde bir araya geldi. Pazartesi günü de devam eden görüşmelerde, Trump'ın önerdiği barış planında Avrupa’yı dışlayan ve Rusya’nın taleplerini içeren maddelerin değiştirilmesi için çalıştılar. Batı basınına göre belli ölçüde de başarılı oldular ve plan 28 maddeden 19 maddeye düşürdüler. Yine Batı basınına göre “ Bazı paragraflar, örneğin Rusya'nın G8'e yeniden kabul edilmesi veya ABD'nin yeniden inşa çabalarını finanse etmek için çoğunluğu Avrupa ülkelerinde bulunan dondurulmuş Rus varlıklarını kullanma imkânı sunulması gibi öneriler, tamamen silindi… Yaptırımlar, Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne katılması veya Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) asla katılmaması gibi Avrupa'nın çıkarlarını doğrudan ilgilendiren konular, daha uzun vadeli tartışmalara bırakıldı”.Le Monde gazetesinde Claire Gatinois ve Philippe Ricard’in “Ukrayna'daki savaş: Trump'ın planının köklü yeniden düzenlenmesinin ardından Avrupalılar ve Kiev'de hissedilen rahatlama ve şüpheler” başlıklı yazısında “Cenevre'deki müzakereler, ABD'nin planından AB ülkeleri ve Ukrayna için en sorunlu noktaları çıkarmayı başardı. Ancak bu olay, ağustos ayında Trump ile Putin arasında yapılan zirvenin ardından bir deja vu hissi uyandırdı. Ayrıca Avrupa'daki bölünmeleri de ortaya çıkardı” deniyor. Yazıda, Avrupalı diplomatların, 19 maddelik planın kesin olmadığı ifade ediliyor. “Planın, Rusya'ya sunulmadan önce, çeşitli ayarlamalar ve netleştirmeler için arka planda müzakerelerin devam ettiği” ifade ediliyor. Cenevre görüşmelerine E3 ülkeleri olarak adlandırılan Fransa, İngiltere ve Almanya’nın ön alarak katılması AB içinde İtalya, Macaristan ve Slovakya’nın tepkilerine neden oldu.

Ukrayna “Barış Planı” gelinen aşamada bir hayalete dönüşmüş durumda. Trump’ın önerdiği plana ne oldu? Avrupalı küreselcilerin müdahalesi ile plan ne derece ve ne kadar değişti? Veya hiç değişmedi mi? Orta da net bilgi yok. Görüşmelere katılan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubiove Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin açıklamalarına göre görüşmeler olumlu geçti ve aralarında bir anlaşma sağlandığı açıklandı. ABD Dışişleri Bakanı, orijinal planın en tartışmalı noktalarının silinmesi, Ukrayna ve Avrupa'nın güvenlik çıkarlarının daha iyi dikkate alınması için yeniden gözden geçirildiğini doğruladı.Trump, Truth Social ağında Ukrayna ile ilgili müzakerelerde kaydedilen “olumlu ilerlemeyi” kutlayan bir mesaj yayınladı. “Birkaç anlaşmazlık noktası” kaldığını ifade etti. Trump Avrupalılar karşısında geri adım mı attı? Her ne kadar ABD içinde çelişkiler ve Trump’a karşı tutumlar var olsa da Trump’ın Ukrayna sorununda Avrupalıları dinlemeyecek kadar deli biri olduğu biliniyor. Çünkü bugün Trump ABD’si ile Avrupa’nın küreselci liderleri arasında Ukrayna’nın ötesinde çelişmeler var: Güvenliği ABD’ye bağlı Avrupa, Trump’ın Avrupa’dan askeri gücünü çekme tehdidi altında. Gümrük tarifeleriyle ticari ilişkilerindeki gerginlik sürüyor. NATO’ya karşı tutumu da başka bir konu. Yani Trump’ın gelmesiyleWashington ile Brüksel arasındaki bir güç mücadelesi var.Cenevre’de kararlaştırılan “yeni” planın içeriğine ilişkin basına “sızan” bilgilerle durum değerlendirilmeye çalışılıyor. Bu bilgiler, Rusya’nın tepkisini görmek amacıyla kasıtlı olarak sızdırılmış da olabilir. Tabi bu Batı basının kuruntuları. Avrupa, Rusya’nın barış için taleplerinin ne olduğunu ve bunlardan vazgeçmeyeceklerini bilmiyorlar mı? Aynı şekilde Rusya, Avrupa’nın savaş kışkırtıcısı küreselci liderlerinin Rusya’ya karşı savaşı devam ettirme ve dolu dizgin Rusya düşmanlığı yaptıklarını bilmiyorlar mı? Biliyorlar elbet. Bu sızıntılar olsa olsa kamuoyunu yanıltmak, yönlendirmek ve etkilemek için olabilir. Putin'in sözcüsü Dmitri Peskov, yaptığı açıklamada: “Rusya ile ABD arasında Ukrayna'daki çözüm konusunda resmi istişareler yok, ancak temaslar var” dedi. Peskov, “Moskova'nın tutumu, Rusya'nın ”beyan ettiği ilkelerinin sınırları içinde” diyaloğa açık olduğu ve ABD'nin bugüne kadar bir başlangıç noktası olabilecek resmi bir teklifte bulunmadığı yönündedir” dedi. Maria Zakharova, “Rusya Dışişleri Bakanlığı, medyada coşkuyla yayınlanan Ukrayna'daki sözde ‘anlaşmalar’ hakkında ABD'den resmi bir bilgi almadı" dedi.

Yazının Devamı

AB savunma fonu: Londra ve Brüksel anlaşamadı

Brüksel ve Londra’nın, 28 Kasım Cuma günü, İngiliz sanayisini yeni Avrupa savunma finansman aracı SAFE’ye (Avrupa için Güvenlik Eylemi) dahil etmek için yürüttüğü müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı. Bu anlaşmazlık, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın “Rusya’nın lehine” olduğunu düşündükleri Trump’ın Ukrayna “Barış Planına” karşı, Cenevre’de Rusya karşıtı bir karşı plan hazırladıkları döneme denk geldi.

Geçen mayıs ayında, Londra’daki Lancaster House’da düzenlenen Avrupa Birliği (AB) - İngiltere zirvesinde, Brexit sonrası yeni bir sayfa açılmış, bir güvenlik ve bir de savunma ortaklığı anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşma, İngiliz şirketlerinin 150 milyar avroluk bir fon olan SAFE finansman olanakları kapsamında Avrupa devletlerinin harcamalarının yüzde 50’sinden yararlanabilmelerinin önünü açıyordu.

Yazının Devamı

Fedakârlık isteyerek halkı savaşa hazırlıyor

Emmanuel Macron, sekiz yıllık cumhurbaşkanlığı döneminin en yalnız, en çaresiz dönemini yaşıyor. Ne ekonomik ne de siyasi olarak işler istediği gibi gidiyor. Son bir yıl içinde dört başbakan atadı ve üçü yıkıldı. Dördüncünün de ayakta kalma şansı yok. Fransa’da hükümet krizi ekonomik krizden de ağır görünüyor. Ekonomik krizi çözecek büyümeyi sağlayacak bir hükümet ufukta görünmüyor.

Aslında Avrupa bir yol ayrımında. En büyük ekonomisi Almanya ve İtalya da öyle. Yunanistan’ı, Belçika’yı, İspanya’yı ve Portekiz’i saymıyorum bile. İçine düştükleri Ukrayna savaşı çukurundan çıkmak için bir çaba da görünmüyor. Aksine kaynayan kazanın altına odun atmaya devam ediyorlar.

Yazının Devamı

Fransız ordusunun görevini yapacak

Fransa, 1 Kasım 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanan bir kararnameye göre, “Fransız ordusunun müttefiklerine eğitim ve destek misyonları gerçekleştirmek için özel sektöre başvurmasını kolaylaştıracak.”

Var olan özel askeri şirketlerin desteklenmesi, yenilerinin kurulması ve bu silahlı şirketlerin bugün Ukrayna’da yarın başka bir çatışma bölgesinde kullanılması için Savunma Bakanlığı bir kararname çıkardı. Böylece Silahlı Kuvvetler, “müttefik güçlere yönelik bazı eğitim, öğretim, operasyonel durumun sürdürülmesi veya destek görevlerini” sivil şirketlere devredebilecek.

Yazının Devamı

AB’de küreselcilere karşı vatansever proje

Avrupa Birliği’nde (AB) Vatanseverler ile Küreselciler arasındaki kavga büyümekte. 4 Kasım Salı günü, milliyetçi Macar ve Polonyalı heyetler, AB’nin küreselci federalist projelerine egemenlikçi bir alternatif sunmak üzere Paris’te bir araya geldi. Paris’teki toplantıya Fransa Ulusal Birlik Partisi de katıldı.

Bu nedenle, Polonyalı düşünce kuruluşu Ordo Iuris ve Macar Mathias Corvinus Collegium (MCC) birlikte egemenlikçi bir karşı proje çağrısı yapan bir rapor hazırladı. Bu rapor, Avrupa uluslarının kaderlerini yeniden kontrol etmelerini sağlayacak. Bu girişimin amacı, “Avrupa’daki muhafazakâr ve vatansever partilerin; Emmanuel Macron, Brüksel ve Berlin’de hâlâ iktidarda olan elitlerin istediği Avrupa anlaşmalarının reformu ile ilgili müzakerelere kendi karşı önerileriyle katılmak.”

Yazının Devamı

BM, ABD’nin Fas’ı işgal tasarısını kabul etti

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 31 Ekim 2025 tarihinde, 2797 (2025) sayılı kararıyla, “Batı Sahra’da Referandum Düzenlenmesi İçin Birleşmiş Milletler Misyonu”nun (MINURSO) görev süresini 31 Ekim 2026’ya kadar uzatma kararı aldı. MINURSO, 1991 yılında alınan kararla Batı Sahra’da Fas işgaline karşı referandumun yapılması için oluşturulmuştu. Görevi her yıl üç ay veya altı ay uzatılıyordu. Fakat bugüne kadar bir referandum yapılamadı. Çünkü Fas işgal ettiği bu toprakları kendisine bağlı özerk bir bölge olarak görüyordu.

Bu kez, tasarı ABD tarafından sunuldu. Bu tasarıda ABD, referandum için görev süresinin uzatılmasının yanında “tek seçeneğin Batı Sahra’nın Fas himayesinde bir özerklik olduğu” ifade edilerek BMGK’ya Fas’ın işgalini meşrulaştıran bir dayatma getiriyordu. Böylece BM Batı Sahra ile ilgili 34 yıllık tutumunu terk ederek ABD’nin peşine takılmış oluyor.

Yazının Devamı

AB’nin Ukrayna yanlısı çizgisine karşı...

ABD, Avrupa’nın doğu sınırındaki asker sayısını azaltacağını Romanya ve müttefiklerine iletti. Bu gelişmeyi Romanya Savunma Bakanlığı çarşamba günü açıkladı. Associated Press’e göre “Operasyonlara ve tatbikatlara bağlı olarak, genellikle 80 bin ila 100 bin arasında Amerikan askeri Avrupa topraklarında bulunmaktadır. NATO müttefikleri, Trump yönetiminin asker sayısını önemli ölçüde azaltarak, Avrupa ülkeleri giderek daha agresif hale gelen Rusya ile karşı karşıya kalırken bir güvenlik boşluğu yaratacağından endişe duyuyor”.Trump’ın Ukrayna politikasıyla birlikte Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki Rusya’ya karşı savaş kışkırtıcılığı ve Ukrayna’ya destek konularında ayrılıklar daha net ortaya çıkıyor.

Politico, Macaristan’ın Çekya ve Slovakya ile birlikte Avrupa'nın Ukrayna'ya verdiği desteğe karşı bir blok oluşturmak istediğini yazdı. Viktor Orban milliyetçi, muhafazakâr partilerden Avrupa’nın Ukrayna’da barıştan yana ve Rusya dostu diğer partilere kadar, yeni ittifaklar kurma çabasını Avrupa Parlamentosu’nda da sürdürecek. Macaristan’ın amacı Avrupa liderlerinin toplantıları öncesinde, özellikle zirveler öncesinde yapılan istişareler yoluyla bu üç ülke arasındaki ortak pozisyonları güçlendirmek. RT France, “Henüz resmi bir anlaşma yapılmamış olsa da Amerikan medyası bu girişimin Avrupa'nın Kiev'e mali ve askeri destek verme çabalarını frenleyebileceğini düşünüyor” diye yazdı.Geçmişte böyle bir tecrübe var: AB'nin göç politikasına karşı çıkan Macaristan, Çekya, Slovakya ve Polonya'yı bir araya getiren Visegrad 4 Grubu vardı. Bugün Polonya Başbakanı Tusk, Avrupa’nın küreselci liderleriyle birlikte olmasından dolayı grup üç ülkeden oluşacak. Macaristan Başbakanı Orban bu çabasını Avrupa Parlamentosu’na (AP) da taşımayı düşünüyor. Bilindiği gibi AP’de Macaristan Başbakanı Orban’ın kurduğu ve Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin de yer aldığı Avrupa için Vatanseverler (PfE) grubu bulunuyor. Bu grubun başkanlığını Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in başkanı ve AB Milletvekili Jordan Bardella yapıyor.

Yazının Devamı

Bir eşkıyalık planı

Uluslararası Toplum, Uluslararası Hukuk ve Uluslararası Düzen! Tarihi köklerinden ve anlamından koparılarak emperyalizmin hizmetine solukmuş araçlardır. Bugün çürüyen kapitalist emperyalist sistemde bu “uluslararası şeyler” Eşkıya Toplumu, Eşkıya Hukuku ve Eşkıya Düzeni’ne dönüşmüştür.

Türk Dil Kurumuna göre eşkıya:, “dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar” anlamına geliyor. Bugün eşkıya dağda değil; yol keserek hırsızlık yapmıyor. Küreselci yöneticiler tarafından yönetilen Paris’in, Berlin’in, Londra’nın, Brüksel’in finans merkezlerinde kendilerine ait olmayan varlıklara el koyarak yapılıyor. Onlar için kurallarını bile kendilerinin oluşturduğu Uluslararası Düzen’in hukuku geçerli değildir. Türkçemizde bu durumu anlatan güzel bir deyim vardır: “Orman kanunu.” Yani “yasaların uygulanamaması sonucu oluşan durum” (TDK).

Yazının Devamı

Rusya kırmızı çizgilerinden taviz vermedi!

Bu hafta Avrupa’da bir telaş vardı. ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in Avrupa’nın göbeğinde Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’de görüşecekleri haberi Avrupa’yı salladı.

Trump 16 Ekim Perşembe günü Putin ile iki saatten fazla süren bir telefon görüşmesi yaptı. Ardından Truth Social'da yaptığı açıklamada “Başkan Putin ve ben, önceden kararlaştırılan bir yerde, Macaristan'ın Budapeşte kentinde bir araya gelerek, Rusya ile Ukrayna arasındaki bu ‘şerefsiz’ savaşı sona erdirebilecek miyiz diye bakacağız” diye yazdı.Bir gün sonra, cuma günü, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodymyr Zelensky, ABD'den yeni askeri ve enerji anlaşmaları elde etmek amacıyla Trump ile görüştü. En büyük Amerikan savunma ve enerji şirketleriyle sözleşmeler imzalamayı planlamıştı ama bir sonuç alamadı.Zelensky’nin ana hedefi, ABD’den Tomahawk seyir füzelerini almaktı. Ancak Trump, şu anki önceliğinin diplomasi olduğunu ve bu tür silahların tedarik edilmesinin Moskova ile hazırlanan barış anlaşmasını tehlikeye atabileceğini belirterek talebi reddetti. Politico bu görüşmeden Zelensky’nin “eli boş” döndüğünü, Trump'ın Putin ile müzakereye giderek daha istekli hale geldiğini ve Ukrayna için risk almaya giderek daha az istekli olduğunu yazdı. Financial Times ise şunu yazdı; Trump'ın Zelensky’den, çatışmayı sona erdirmek için Rusya'nın koşullarını kabul etmesini ve Donbass'ın tamamının Moskova'ya devredilmesini istedi.

Yazının Devamı

Sosyal demokrat ‘Sosyalist Parti’ Macron’u kurtard

Beklenen oldu; Fransa Ulusal Meclis’ine Jean-Luc Melenchon’un partisi Boyun Eğmeyen Fransa tarafından Sébastien Lecornu hükümetine karşı sunulan güvensizlik önergesi (Gensoru) reddedildi. 271 milletvekili lehte oy kullanırken, hükümeti düşürmek için 289 oy gerekliydi.“Merkez bloğu ortadan kalktı”, dedi Jean-Luc Mélenchon X'te. “18 oy farkla, güvensizlik önergesi kabul edildi… Macron kıl payı kurtuldu”, diye ekledi.Sistemin sol ayağını oluşturan sosyal demokrat olan Sosyalist Parti her zaman olduğu gibi sistemin diğer ayağını temsil eden Macron’un Merkez Sağ iktidarının imdadına yetişti ve düşmesini engelledi. Aynı gün öğleden sonra Ulusal Birlik partisinin gensoru önergesi oylandı ancak 144 oyla hükümeti düşüremediler.

Ama turpun büyüğü heybede: 24 Ekim, yani haftaya 2026 bütçe görüşmeleri başlayacak. Başbakan Lecornu Anayasanın 49-3 maddesi ile hükümete verdiği Meclis’e sunmadan bütçeyi geçirme hakkını kullanmayacağını açıkladığı için, bütçenin her maddesi Meclis’te satır satır tartışılarak ve oylanacak. Muhalefet daha şimdiden binlerce “değişiklik önergesi” vereceğini açıkladı. Tartışmalar, pazarlıklar günlerce sürecek. Bütçe 31 Aralık’a kadar kabul edilmezse, devlet maliyesinin günlük işlerinin görülmesi için “özel bir bütçe” oluşturulacak.Güven oylamasında Macron’un Merkez sağı, Boyun Eğmeyen Fransa ve Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi fire vermediler. 69 milletvekili olan Sosyalist Partiden 7 milletvekili gensoruyu destekledi. Aynı şekilde Yeşiller ve Komünistler 5, Cumhuriyetçiler 1 fire verdiler. Bunun anlamı şu: Melenchon ve Marine Le Pen’in partileri Meclis’teki bu keşmekeş ve dağınıklıkta birliğini koruyan ve Macron iktidarına karalı bir şekilde karşı çıkan iki parti. Macron’un 3 partiden oluşan Merkez sağı dahil diğer tüm partiler bir dağınıklık ve bölünme içindeler.Bu nedenle, yeniden gensorular gündeme gelebilir, dengeler değişebilir ve bu süreçte hükümet düşebilir. Bu durumda her zaman söylediğimiz gibi ya Meclis feshedilerek seçime gidilir ya da Macron yine yeni bir hükümet macerasına atılabilir.

Yazının Devamı

Macron’un çıkmazı

Fransa’da Geçen hafta iki perdelik trajikomik bir tiyatro oyunu izledik. Birinci perde 14 saat süren hükümet başkanının istifası ve ikinci perde istifanın ardından dört gün sonra yine aynı kişinin tekrar bir hükümet kurması için yeniden atanması. İkinci perdenin kaç saat, kaç gün, kaç hafta veya kaç ay süreceğini ne oyunu yazan ne de başrolde oynayan oyuncu biliyor.

Başbakan Lecornu 14 saat süren hükümetin ardından “koşullar oluşmamıştı” diyerek istifa etmişti. La Tribune Dimanche gazetesine yaptığı açıklamada “Koşullar artık yerine getirilmediği için geçen pazartesi istifa ettim, koşullar yeniden yerine getirilmezse bırakır giderim” dedi.

Yazının Devamı

Bir yılda üç hükümet yıkıldı sıra dördüncüde

Üzerinden sadece beş gün geçti. 14 saat süren hükümetin başbakanı Sébastien Lecornu beş gün sonra yeniden başbakan olarak atandı. Pazartesi yaşanan şaşkınlığı üzerinden atamayan Fransızlar ve siyasi partiler cuma günü yeni bir şoku yaşadı. Muhalefet partilerinin tümünden art arda gensoru açıklaması geldi. Avrupa Aydınlık olarak bu yoğun olduğu kadar trajikomik gelişmeleri yakından izledik.

Hükümeti kurmak üzere görevlendirilen Savunma Bakanı Sébastien Lecornu üç hafta boyunca siyasi partiler ve sendikalarla yaptığı görüşmelerden sonra, 5 Eylül Pazar akşamı hükümetin kurulduğunu açıkladı ve bakanlar kurulu resmî gazetede yayımlandı. 6 Eylül Pazartesi sabahı ise basının karşısına geçerek istifa ettiğini açıkladı. Hükümet varlığı sadece 14 saat sürdü. Geceyi saymazsak bakanlar daha göreve başlamadan hükümet istifa etmiş oldu.Sébastien Lecornu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ilk cumhurbaşkanı seçildiği 2017 yılından bu yana yedinci başbakanıydı. Ortalama yılda bir başbakan değiştirdi. 2024 erken genel seçimlerinden bu yana ise bir yılda üçüncü hükümet istifa etmiş oldu. Son 100 yılın en kısa ömürlü hükümeti olarak tarihe geçti. 8-10 Haziran 1924 tarihleri arasında Frédéric François-Marsal hükümeti ve 19-21 Temmuz 1926 tarihleri arasında Edouard Herriot'un ikinci hükümeti sadece iki gün sürmüş.Düşürülen veya istifa eden son üç hükümetin ortak noktası; hepsinin Macron’a bağlı azınlık hükümeti ve Macron’un neoliberal kemer sıkma bütçesinde ısrar etmeleri. Hatta oluşturdukları bakanlar kurulu birkaç değişiklik dışında hep aynı kişilerden oluştu.

Yazının Devamı

Kopenhag’da toplandılar ortak bir karar alamadılar

Kopenhag'da düzenlenen gayriresmi Avrupa Zirvesi’nde Viktor Orban’ın çıkışları, Avrupa’nın küreselci ve savaş yanlısı liderlerini zor durumda bıraktı. 1-2 Ekim tarihlerinde bir araya gelen Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükûmet başkanlarının gündeminde Ukrayna ve Avrupa’nın savunması vardı.

Daha somut olarak Ukrayna’nın AB’ye üyeliği, dondurulmuş Rus varlıklarını Ukrayna'ya kredi sağlamak için kullanılması, AB’nin doğu sınırlarında görülen dronlara karşı bir “dron duvarı” oluşturulması, Rusya’dan petrol alımının durdurulması, Rusya’ya uygulanan 19. yaptırım paketinin uygulanması, özellikle enerji sektörünü hedef alan daha fazla yaptırım uygulanması gibi konular ele alındı.

Yazının Devamı

Amerikalı Sarkozy’den mahkûm Sarkozy’ye...

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, 25 Eylül 2025'te Paris Ceza Mahkemesi tarafından “suç örgütü kurmak” suçundan beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme kararını, 2007 cumhurbaşkanlığı kampanyasının Libya tarafından finanse edilmesiyle ilgili davada verdi. Hapis cezasının infazı 13 Ekim 2025'e erteledi. Bu tarihte Ulusal Mali Savcılık, Sarkozy'nin hapis cezasının infaz tarihini belirleyecek ve Beşinci Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir cumhurbaşkanı hapse girecek.Avukatları temyiz mahkemesine başvurdular ama Paris mahkemesi verilen kararın temyiz kararı beklenmeden derhal uygulanması kararını verdi. Sarkozy’nin diğer mahkumlardan ayrı özel ve savunmasız kişilerin kaldığı bölüme yerleştirileceği ifade ediliyor. Ama içeri girdikten sonra avukatları cezasını evde çekmesi için başka bir mahkemeden talepte bulunacak. Uzun süre cezaevinde kalmayabilir. Daha sonra temyiz mahkemesi nasıl bir karar verecek? Bekleyip göreceğiz.

Nicolas Sarkozy'nin kendisi dört suçtan yargılanıyordu: “yolsuzluk, kamu fonlarının zimmete geçirilmesi, yasadışı kampanya finansmanı”. Mahkeme, “yolsuzluk anlaşması” suçunu kanıtlamak için yeterli delil bulunmadığını değerlendirerek bu üç suçu reddetti. Kararda “yargılama süreci, bu paraların seçim kampanyasını gizlice finanse etmek için hangi kanallardan geçtiğini veya bu paraların kampanyaya ulaşıp ulaşmadığını kanıtlamaya yetmez” denildi.Böylece sadece “suç örgütü kurmak” suçu kabul edildi. Mahkeme, Sarkozy’yi 2007 seçim kampanyasının finansmanı için eski İçişleri Bakanları Claude Guéant ve Brice Hortefeux’yu Muammer Kaddafi'nin Libya'sına göndermesini “suç örgütü kurmak” şeklinde değerlendirdi ve bu nedenle hapis cezası verdi.

Yazının Devamı

Avrupa'da borç krizi! Yıkıma doğru giden ülkeler

Son bir yılda Fransa’da iki hükümet düştü. Üçüncüsü de önümüzdeki günlerde kurulacak. Bu hükümetlerin düşmesine neden olan yüksek kamu borcu ile onun getirdiği her yıl artan borç faizi ve bir türlü denkleştirilemeyen bütçe. Özellikle kamu borcu, Fransa’da olduğu gibi Avrupa’da da en çok konuşulan yazılan konulardan biri. Hatta en önemli konu olduğu söylenebilir. Fransa’nın ekonomik ve siyasi sorunları ve son günlerde yaşanan sosyal patlamalar diğer Avrupa ülkelerini de endişelendirmekte. Alman ekonomist Jörg Krämer, “Fransa, uzun vadede bu kadar yüksek bütçe açıkları vermeye devam ederse, ulusal borç sürekli artmaya devam edecek ve ekonomik üretime oranla on yıl içinde İtalya'nın seviyesine ulaşabilir. Bu da bir noktada devlet borç krizinin yeniden alevlenme riskini artırıyor” diyor.Philippe Rosenthal, observateur-continental.fr sitesinde “Ünlü ekonomistler Fransa'da bir çöküşe karşı uyarıyor” başlıklı yazısında “Macron, kibriyle Fransa'yı içeriden yok etmekle kalmadı, Fransa'nın düşüşüyle birlikte euro bölgesinin de düşüşüne yol açtı” diye yazıyor.

Bild gazetesi, 2010 ile 2012 yılları arasında Euro Bölgesinde yaşanan borç krizini hatırlatıyor: “Fransa, bir sonraki Yunanistan olabilir, ama çok daha kötü bir durumda! Çünkü nüfusu daha fazla (68 milyon, Yunanistan: 11 milyon), ekonomik gücü daha büyük (2,9 trilyon avro; Yunanistan: 238 milyar avro) ve borcu çok daha fazla (3,3 trilyon avro; Yunanistan: 300 milyar avro).”2008 Mali krizi ile tetiklenen bu krizde Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerde kamu maliyesi felç olmuştu. Gelirlerin düşmesi, harcamaların artması ve aşırı borçlanma, piyasaların bu ülkelerin borçlarını geri ödeme kapasitelerinden endişe duymasıyla birlikte faiz oranlarının yükselmesine ve krizin yayılmasına yol açmıştı. Durumu istikrara kavuşturmak için Avrupa Merkez Bankası'nın müdahaleleri, IMF ve Avrupa ülkelerinin “yardım” planları devreye sokuldu. Yardım kelimesini tırnak içine aldım çünkü bunlar yardım değil Yunanistan’ı yüksek faizlerle borçlandırmaktı. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy “Fransa zor durumdayken Yunanistan’a yardım etmesinin” eleştirmesine mealen “yardım değil ticaret yapıyorum; düşük faizle aldığım krediyi yüksek faizle Yunanistan’a satıyorum” demişti. Tabi o zaman Fransa’nın kredi notu bugünkü gibi düşük değildi ve yüzde 2’lere kredi bulabiliyordu. Ardından acı reçeteler ve kemer sıkma programları devreye sokulmuştu.

Yazının Devamı

Macron’un son kozu: Sébastien Lecornu

François Bayrou, hükûmetinin 8 Eylül’de güvenoyu alamayarak düşmesinden sonra Cumhurbaşkanı Macron’a istifasını sunmuş, Macron da Bayrou’dan yeni hükûmet kurulana kadar göreve devam etmesini istemişti. Şu anda Fransa, Meclis’ten güvenoyu alamamış ve istifa etmiş bir hükûmet tarafından yönetiliyor.

Cumhurbaşkanı Macron, 9 Eylül’de Savunma Bakanı Sébastien Lecornu’ya yeni hükûmeti kurma görevi verdi. Lecornu, yeni bakanlar kurulunu ekim başında açıklayacak.

Yazının Devamı