Yandex
15 Haziran 2025 Pazar
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

100. yılında ‘Grev’ ve Eisenstein

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

İŞÇİ sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs’ın anlamının, başı dik ve üreten bir Türkiye için işlevinin öne çıktığı bugün, sinema tarihinde sınıfın gücünü gösteren en önemli örneklerden birine, Sergei Eisenstein’ın “Grev” (Staçka) filmine odaklanalım.

Sosyalist Gerçekçilik akımının büyük ustası Eisenstein, 1925’te, Lenin’in ölümünden kısa bir süre sonra, Stalin’in etkisinin belirginleştiği bir dönemde çektiği 95 dakikalık sessiz bir film olan “Grev”, yalnızca Sovyet sinemasının değil, dünya sinema tarihinin de dönüm noktalarından biridir. Eisenstein’ın ilk uzun metrajlı filmidir ve hem içerik hem de biçim açısından devrimci bir nitelik taşır. Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında şekillenen Sosyalist Gerçekçilik estetiğiyle yoğrulan bu film, işçi sınıfının sömürülmesine karşı kitlesel direnişini konu alırken, sinema diline getirdiği yeniliklerle de ön plana çıkar.

KOLEKTİF FİGÜR: İŞÇİ SINIFI

Film, 1903 yılında Rusya’da bir fabrikada çalışan işçilerin karşılaştığı baskılar sonucunda örgütlenerek greve gitmelerini ve bu greve karşılık sermaye sınıfı ve devletin uyguladığı şiddeti konu alır. Eisenstein, filmi birey merkezli bir anlatımdan uzak tutarak, kahraman olarak işçi sınıfını kolektif bir figür olarak öne çıkarır. Bu yaklaşım, dönemin Sovyet ideolojisinin bireyden çok kolektif mücadeleyi yüceltmesinin sinemasal karşılığıdır.

Filmde sınıf çatışması temel yapı taşıdır. Burjuvazi obur, bencil ve yozlaşmış bir sınıf olarak betimlenirken; işçi sınıfı çalışkan, örgütlü ve ahlaki yönden üstün bir yapıya sahiptir. Eisenstein bu karşıtlığı abartılı sahnelerle ve görsel metaforlarla destekler. Örneğin, grevci işçilerin katledilmesi sahnesine paralel olarak bir boğanın kesilme sahnesinin montajlanması, sembolik bir anlatımın zirvesi olarak kabul edilir. Bu tür metaforlar, Eisenstein’ın kuramlaştırdığı “çarpıcı montaj” anlayışının erken örneklerindendir.

Eisenstein, “Grev”de montajı yalnızca sahneleri birbirine bağlayan teknik bir araç olarak değil, anlam üretiminin temel kaynağı olarak kullanır. O, izleyicinin pasif bir gözlemci olmasını değil, görüntüler arasındaki çarpışmadan yeni anlamlar üretmesini hedefler. Bu bağlamda Eisenstein’ın montaj anlayışı, dönemin klasik anlatı sinemasına ciddi bir alternatif sunar.

BURJUVA SANATA ALTERNATİF

Filmde kullanılan hızlı kurgu, farklı açılarla çekilmiş tekrarlar, yakın planlar ve dinamik kamera hareketleri; izleyiciyi duygusal ve entelektüel bir gerilime sürükler. Eisenstein, bu teknikleri kullanarak işçilerin örgütlü gücünü, kapitalist düzenin acımasızlığını ve devrimin kaçınılmazlığını sinemasal olarak kanıtlamaya girişir. Bu bağlamda film, yalnızca tarihsel bir grevi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda sosyalist rejimin ideolojik propagandasının da bir aracı işlevi görür. Eisenstein’ın sanatı, parti ideolojisiyle paralel hareket ederken, biçimsel deneyleriyle bu ideolojinin sinemasal ifadesini yeniden şekillendirir.

Ayrıca film, Proletkult (Proleter Kültür) hareketinin etkilerini de yansıtır. Proletarya kültürünün burjuva sanata alternatif üretim yolları arayışı, Grev’in biçimsel yapısında ve oyuncu seçimlerinde kendini gösterir. Profesyonel oyuncular yerine gerçek işçilerin kullanılması da bu anlayışın bir sonucudur.

Yon Barna’nın “Eisenstein / Yaşamı ve Yapıtları” (Çev: İbrahim Şener, İzdüşüm Yay., 2000) kitabında belirtildiği üzere, “Grev”i çekmeye baş-larken Eisenstein’ın aklındaki öncelikli sorunların “Başarılı Amerikan filmlerine karşı zafer kazanmanın yolları; Amerikan filmlerindekilerden daha keskin öykülerin nasıl bulunacağı; burjuva sinemasının kabul gören kahramanları yerine hangi özgün kahramanları konulacağı” olduğunu da belirteyim. Yapılışından bu yana geçen 100 yılda sanatsal gücünü koruyan “Grev”i YouTube’da Türkçe altyazılı olarak seyredebilirsiniz.

Film işçi 1 Mayıs Türkiye