Ankara ve Moskova Suriye’de yeni bir eşikte
SURİYE Geçiş Yönetimi Cumhurbaşkanı Ahmed eş Şara, New York Times gazetesine verdiği röportajda, Rusya ve Türkiye ile askeri alanda anlaşma yapmak için görüşmeler sürdürdüklerini açıkladı. Türkiye ve Rusya’nın Şam yönetimine askeri destek verebileceklerini belirten Şara, Rusya’nın yıllardır Suriye ordusuna silah ve Suriye’nin enerji altyapısına teknik destek sağladığını belirterek, Şam’ın bu nedenle Rusya’ya ihtiyaç duyabileceğini söyledi (New York Times, 23 Nisan 2025). Şara’nın açıklamasının yayınlanmasından iki gün sonra ise İstanbul’da Rus ve Türk heyetleri, başta Suriye olmak üzere Batı Asya genelindeki sorunlarda ortak bir yol haritası konusunu görüşmek üzere bir araya geldi. Dışişleri Bakan Yardımıcısı Nuh Yılmaz ile Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov başkanlığındaki heyetler arasındaki görüşmelerin odağında Suriye’nin toprak bü-tünlüğünün ve siyasi birliğinin sağlanması konusu vardı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “her iki tarafın, Suriye’nin egemenliğinin, birliğinin ve toprak bütünlüğünün sağlanması için çabalarını birleştirmesi” vurgulandı (TASS, 25 Nisan 2025).
ARKA PLANDA ÜÇ ÖNEMLİ GELİŞME
İki ülke arasında, “Suriye ve Filistin başta olmak üzere Batı Asya genelinde konumlanışlarını ortaklaştırma arayışı” olarak nitelenebilecek bu toplantı, daha geniş bir arka plan içinde değerlendirilmeli. Bu kapsamda üç önemli gelişmenin dikkate alınması gerekiyor. Birincisi, aynı günlerde ABD ile Rusya arasında ilerleyen Ukrayna konulu görüşmeler. Trump’un özel temsilcisi Steve Witkoff, son iki hafta içindeki ikinci kez Moskova’da Putin ile buluştu. En son 11 Nisan’da Putin ile bir araya gelen Witkoff, Şubat ayından bu yana üçüncü defa Moskova’daydı. İngiltere ve Fransa’nın, Ukrayna ile Rusya arasında ateşkes masası kurulması yönündeki girişimleri yokuşa sürmesine karşın, Trump’ın geçen haftalarda üst perdeden Rusya’ya yönelik sopa gösteren açıklamalarından sonra Witkoff’un yeniden Kremlin’e koşması, bütün karşı propaganda-lara rağmen Moskova’nın bu müzakerelerde elinin güçlü olduğunu ortaya koyuyor.
İkincisi, Suriye’deki genel tabloyu bütünüyle değiştirecek olan ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesine ilişkin aşamalı takvimin hayata geçirilmeye başlanması oldu. ABD Savunma Bakanlığı’nın geçen hafta yaptığı açıklamayla Suriye’den asker sayısını iki ila üç ay içinde kademeli olarak binin altına indirileceğini açıkladı. Bu gelişme, Suriye’den tamamen çekilmeyi savunan Trump yönetiminin tedrici olarak bu amacını uygulayacağını gösterdi. Dikkat çekici olan, Suriye’den asker çekmeye kesin olarak karşı çıkan neoconların da aralarında bulunduğu geniş bir kesimin artık çekilmenin zorunluluğuna işaret eder noktaya gelmesi (bkz. Seth J. Frantzman, ABD askerleri Suriye’den tamamen çekilecek mi?, FDD, 22 Nisan 2025).
Üçüncüsü de, ABD ile İran arasında her iki tarafça da “olumlu” olarak nitelenen dolaylı görüşmelerde ilerleme sağlanması. Rus ve Türk Dışişleri de yakından takip ettikleri bu süreçten memnuniyetlerini ifade eden açıklamalar yaptılar.
TÜRKİYE VE RUSYA’NIN ORTAK ÇIKARLARI
Rus ve Türk heyetlerinin İstanbul buluşmasının, 8 Aralık 2024’te Esad yönetiminin devrilmesinden sonra Suriye konusunda “limoni” bir hal alan Rusya-Türkiye ilişkilerinde yeni bir eşiğe gelindiğini ortaya koyduğu söylenebilir. Moskova, Şam yönetimi ile Rusya’nın Suriye’deki askeri üsleri konusunda bir anlaşmaya ulaşmaya çalışıyor. Şam ise, Şara’nın NYT’ye verdiği röportajda da vurguladığı üzere, Rusya’ya bağımlı olan askeri yapıyı yeniden ayağa kaldırma arayışında. Öte yandan Suriye’nin enerjide de Rusya’nın teknik ve fiili desteğine ihtiyacı var. Sahadaki askeri varlığı ve Şam yönetimi ile yakın ilişkileri Ankara’ya her iki ta-rafa karşı da avantajlı bir konum sağlıyor.
Bunun ötesinde İran’a yönelik savaşın önlenmesinin yanı sıra, Gazze’de İsrail saldırganlığını durdurulması, kalıcı ateşkesin sağlanması ve yeniden iki devletli çözüm rotasına girilmesi konusunda da Rusya ve Türkiye’nin aynı noktada buluştuğu görülüyor.
Bütün bunlardan Suriye özelinde çıkan sonuç şudur: 2011 yılında Obama-Clinton ekibinin başlattığı, Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olarak Suriye’yi parçalamayı, ülkenin kuzeyinde bir terör koridoru kurmayı hedefleyen operasyon amacına ulaşamadan sona erdi. Zaman zaman farklı konumlanışlar içinde olsalar da aynı cephede olan Rusya ile Türkiye’yi, yöneticileri isteseler de istemeseler de nesnel çıkarları aynı hedefte buluşturuyor. Bugün süreç, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanması doğrultusunda ilerliyor.