Yandex
16 Şubat 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Biden giderken, Trump’ın yüz yüze olduğu dünya

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’nin 46. Başkanı Joe Biden 2021 yılında, “ABD geri döndü” sloganıyla göreve gelmişti. Masasına oturduktan sonra, Atlantik İttifakı’nın etkili platformu Münih Güvenlik Konferansı’nda da “ABD Başkanı olarak dünyaya açık bir mesaj gönderiyorum, transatlantik İttifak geri döndü” diye konuşmuştu. Biden’in bu sözleri, bir önceki başkan Trump’ın dünya düzenini bozduğu, kendisinin yeniden kuracağı iddiasının ifadesiydi. Dört yılın sonunda Biden görevini önceki dönem rakibi Trump’a devrederken, hem ABD hem de dünya bu iddiasındaki hedeflerden çok uzak bir noktada.

ABD İÇİNDE DURUM

ABD’deki durumu Biden, 1 Mart 2022’de yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında şöyle ifade etmişti:
“Amerika, dünyanın en iyi yollarına, köprülerine ve havaalanlarına sahipti. Şimdi altyapımız dünyada 13. sırada. Bunu düzeltmezsek 21. yüzyılın işleri için rekabet edemeyiz. Bir altyapı on yılına giriyoruz. Bu, Amerika'yı dönüştürecek ve bizi, dünyanın geri kalanıyla, özellikle de Çin'le karşı karşıya olduğumuz 21. yüzyılın ekonomik rekabetini kazanma yoluna sokacak. Ve bu gece, bu yıl 65 bin millik otoyolu ve bin 500 bakımsız köprüyü onarmaya başlayacağımızı duyuruyorum. Bir uçak gemisinin güvertesinden otoyol korkuluklarındaki çeliğe kadar her şeyin Amerika'da yapıldığından emin olmak için Amerikan malları satın alacağız. Ancak geleceğin en iyi işleri için rekabet edebilmek için Çin ve diğer rakiplerle de oyun alanını eşitlememiz gerekiyor.”

Biden, son yılların en büyük altyapı yatırımlarına imza atsa da dört yılın sonunda ABD’nin sistemindeki ve altyapısındaki çürüme hızlanarak devam ediyor.

BELİRLEYİCİ DEĞİŞİKLİKLER

Uluslararası alandaki tablonun da, ABD lehine bir gidişat ile uzaktan yakından ilgisi yok. Biden, Trump döneminde bozulan Avrupa ile ABD arasındaki ilişkileri onaracak, ABD’nin tek başına egemen olduğu dünyayı yeniden inşa edecekti. Ancak, dünya düzeninde köklü değişikliklerin işareti olan dört önemli gelişme onun döneminde ortaya çıktı. Bunların ilki, Biden’in işbaşına geldikten sonraki ilk uygulamalarından olan Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi operasyonuydu. 20 yılın sonunda Amerikan askerleri Afganistan’dan çekilirken ortaya çıkan görüntüler, “ABD geri döndü” iddiasını değil, tam tersine “ABD’nin daha fazla gerileyeceği” bir tabloyu ortaya koyuyordu. ABD’nin, iktidarı Taliban’a devrederek çekilmek zorunda kalması, en başta İsrail’de olmak üzere dünya çapında müttefiklerinde ve vekil güçlerinde büyük telaşa ve kaygıya yol açtı.

İkinci önemli gelişme, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesiydi. Ukrayna, Rusya’ya yönelik koçbaşıydı. Biden’ın yakın ekibi içindeki Victoria Nuland’ın tertiplediği darbenin sonucunda, Zelenskiy Amerikan kuklası olarak işbaşına getirilmişti. Ukrayna’yı oldu bittiyle NATO’ya katmaya çalışan Biden yönetimine karşı, Rusya ön alarak Ukrayna’ya askeri harekat başlattı. Rusya’yı, tarihte eşi benzeri görülmemiş yaptırımlarla köşeye sıkıştırmak isteyen Biden yönetiminin bu beklentisi boşa düştü. ABD’nin 3 yıla yakın zamandır sürdürdüğü ambargoların, Avrupa ekonomisi ve siyaseti için ağır maliyetleri oldu. ABD, Avrupa ülkelerini Rusya’ya karşı cadı avına varan kampanyalara zorladı. Oysa Avrupa’nın nesnel çıkarı, Rusya ile enerji ve yüksek katma değerli ürünlerde karşılıklı ticareti sürdürmekti. Aynı şekilde Biden yönetiminin bir başka zorlaması, Avrupa ve NATO’yu Çin’e karşı konumlandırmaktı. Bu iki politikanın ilk sonucu, Avrupa halkının unuttuğu enflasyonla karşılaşması oldu. Bunun siyasetteki yansıması da Avrupa’da işbaşında olan iktidarlarının sarsılması oldu.

Öte yandan yarattığı ağır yük, başta Türkiye olmak üzere Avrupa’daki müttefiklerinin, hatta ABD’deki bazı firmaların bile belli ölçülerde ambargoların etrafından dolanmasını getirdi. Bu da, ABD’nin koyduğu kurallara uyulmadığını açıkça ifade ediyordu.

Üçüncü önemli gelişme, 7 Ekim 2023’te HAMAS’ın İsrail’e, en güvenli olduğunu düşünüldüğü anda beklenmedik bir darbe vurması oldu. Netanyahu Hükümeti’nin Hamas’ın eylemine karşı orantısız saldırısı üzerine ortaya çıkan manzara ise (gerçek tam olarak böyle olmasa da) Biden yönetiminin İsrail’e bile sözünü geçiremediği idi. İsrail ABD’yi bölgede tutmak için savaşı yaymaya çalışmış, İran’a yönelik hazırlıklara girişmişti. Ancak İran’ın geçen yıl Ekim ayında İsrail’in askeri üslerini başarıyla vurması, ABD ve İsrail’in yenilmezliği efsanesini yerle bir etti. Üstelik, Biden’in söz geçiremese de desteklediği Netanyahu’nun 15 ayın sonunda en başta ilan ettiği hiçbir hedefe ulaşamadan Hamas ile ateşkesi kabul etmesi, Atlantik düzeninin dikiş tutturamadığının göstergesi oldu.

GELİŞEN DÜNYA CEPHESİ LEHİNE ŞARTLAR

Biden’ın iktidarını devretmeye hazırlandığı günlerde ortaya çıkan, önümüzdeki yılları belirleyecek bir başka önemli gelişme Suriye’de Esad yönetimin devrilmesi oldu. Temeli Obama döneminde atılan Suriye statükosu bozuldu. Henüz yeni statüko ise oluşmadı. Esad yönetimin devrilmesinden sonra oluşan yeni saflaşmada, bu statükonun belirlenmesi için küresel mücadele devam ediyor. Rusya ve İran Suriye’de mevzi kaybetti. Fakat bu mücadelede hesaba katılması gereken nokta, Türkiye’nin ve geleneksel olarak ABD ile aynı hizada durduğu kabul edilen Suudi Arabistan ve Katar dahil olmak üzere gelişen dünya ülkelerinin her geçen gün Atlantik’in “kurallara dayalı uluslararası düzen”ine aykırı eylemlere yöneldiği yeni bir durum olması. Unutmayalım: Sadece Türkiye, Rusya, Çin, İran, Irak değil Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere Arap ülkelerinin çoğunluğu, Arap toprağı olan Suriye’nin parçalanmasını kabul etmiyor. ABD’nin bunu dayatacak niyeti olsa da, kudreti yok! Sonuç olarak dünyadaki güç dengesindeki değişiklikler, stratejik düzlemde hem Suriye’nin geleceğinde, hem de dünya genelinde ABD’den daha çok, gelişen dünya cephesinin ağırlığını ortaya koyabileceği şartlara işaret ediyor.

Biden ABD