02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çoban da belli, sürü de!

Rahmi Pınar

Rahmi Pınar

Eski Yazar

A+ A-

Bir ailenin, geçmişte aldığı kararlar, neler yaptıkları ve geleceği nasıl tasarladıkları, bu günü ile ilişkilidir. Doğru kararlar alıp, gelecek doğru okunursa, aile gelişir, atılım yapar. Tersine durumda aile küçülür, mal varlıklarını yitirir, belki ortadan kalkar. Devletler de böyledir. Yöneticiler doğru kararlar vererek hareket ederlerse ülke gelişir. Vatandaşları daha rahat eder. Geleceğe yönelik endişeler ortadan kalkar. Gençler işsizlik sorunu çekmezler. Böyle yöneticiler uzun süre ülkeyi yönetmek hakkını kazanırlar. Girdikleri seçimleri de hak ettikleri gibi kazanırlar. Ülkemiz böyle mi yönetilmiştir? Yanıt açık, HAYIR!. Hepimizin bildiği iki parametreyi anımsayalım. AKP iktidara geldiğinde devletin dış borcu 130 milyar dolardı. 2015 yılında ise 286 milyar dolara ulaştı. Dolar ise 1500 TL. sıydı. Günümüzde ise 3.400 TL. Her ikisi de 2 kattan çok arttı. Yapılan borçlanma üretime mi döndü? Fabrikalar mı açıldı? Tarım sektörüne mi katıldı? HAYIR! Hiç biri olmadı. Üstelik cumhuriyetin tüm kazanımları, Sümerbank, Petkim, Paşabahçe, Etibank, Telekom, bir sürü tesisler, hatta ülkemiz toprakları, vb yabancılara satıldı, maden sahalarını sattı. Devletin arayacağı maden sahası neredeyse hiç kalmadı. Kendi bakanlarının dediği gibi, ülkede özelleştirilecek, satılacak hiçbir şey kalmadı. Bu yüzden “Özelleştirme idaresinin” her hangi bir işi de kalmadı. İş bu kadarla bitti mi? Yine koskoca bir HAYIR! Ülkenin toprakları, verimli ovaları üzerine inşaatlar yapıldı. Ne işe yaradı bu inşaatlar? Türkiye’deki konut açığı kapandı, çevredeki tüm gecekondular ortadan kalktı mı ? Konut fiyatları ucuzladı mı? Yanıt, bu sefer hayır demeyelim, I – IHH. Kendilerine yakın müteahitler iş alsın diye neredeyse ayda bir ihale yasası değişti. Bir birime mal olacak işler, çok daha pahalıya mal oldu. Bunlar bildiklerimizin çok azı, bilmediklerimizin yüzde biri mi, binde biri mi? Onu da kendileri bilir.

Rant uğuruna, iktidar sahipleri, bilinenleri uygulamadılar, birçok alanda bilime ters düştüler. Örneğin kent planlarını değiştirdiler. Bu değişim yapılırken ne bilimi, ne tarihi, ne örf ve adetleri göz önüne aldılar. En basit ilke, kentlerde bina yükseklikleri topoğrafyayı izlemelidir. Yani deniz kotunda alçak yapılar, yamaçlara, tepelere doğru yüksek yapılar olmalıdır. Böyle mi oldu? Ayrıntılarına daha sonra değineceğim “İzmir Yeni Kent Merkezi” alanı ve üzerini dikilen, 250 m. den yüksek binalar, ne pahasına yapıldı?

Kentsel dönüşüm denilen ve ne olduğu bilinmeyen bir çelişki yumağı, nedir? Dönüşüm dediğiniz zaman bir dönüşüm modeliniz olur. Bu model, uzun araştırmalar sonucu ortaya çıkar. Yöre halkının yaşam biçimleri, alışkanlıkları, tarihi dokusu, yerel zemin koşulları, iklim vb. unsurlar göz önüne alınır. Kentsel denildiğinde, kent ölçeği kastedilmektedir. Dönüşüm kent ölçeğinde yapılacaksa doğrudur ve yapılması gereklidir. Başka bir deyişle, kent alansal olarak dönüştürülebilir. Bina ölçeğinde kentsel dönüşüm olmaz. Bu iş, yap - sattır. Büyük miktarda paralar ortalıkta döner. Dolayısıyla ülke vatandaşı rant nedeniyle çaresiz kalabilir. Gerçekten de bu tip olaylar, duyulmaktadır.

Anlaşılmayan, her konuda, ülkeyi daha kötü bir noktaya getiren iktidar nasıl oluyor da, arkasında böylesine bir destek buluyor? Yanıt, “o kitlenin burada yazılanlarla hiçbir ilgisi yok” olabilir mi? O kitle güncel olaylarla ilgilenmez, ülkenin borcu, alacağıyla ilgilenmez, ekonomi ile ilgilenmez. Peki ne ile ilgilenir? R.T. Erdoğanın yaptığı çoban yakıştırması yerine oturuyor. ÇOBAN DA BELLİ, SÜRÜ DE!