02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hedefi anlıyor muyuz?

Rahmi Pınar

Rahmi Pınar

Eski Yazar

A+ A-

İki hafta önce başladığım “Kentlerin Gelişmesi ve Kötü Bir Örnek İzmir (1)” yazımı bir hafta daha erteleyeceğim. Umarım, kötü başka bir olay olmaz da önümüzdeki hafta yazarım.

Beşiktaş’ta yitirdiğimiz canlara, şehitlerimize içimiz kan ağlıyor. Ailelerinin ne kadar büyük bir acı ile dolu olduklarını, ancak, kendimizi çok kısa bir süre olsa da onların yerine koyarak anlayabiliriz. Onları teselli edecek herhangi bir sözcük yazılmadı. YOK. Son bir yılda neredeyse bir hafta arayla, can yitimli terör olayları ve PKK, İŞİD ve FETÖ ile çarpışarak verdiğimiz şehitleri de işin içine katarsak ürkütücü sayılara ulaşırız. Neredeyse her gün, en az 3 canımız aramızdan ayrılmış. Sayının korkunçluğunun farkında mısınız? 2000 li yılların başında, bu sayı iki basamağa ulaşmıyordu. Nereden … nereye? Güzel ülkem.. Bu duruma nasıl geldin? Nasıl bir çözüm bulmazsın, bulamazsın? Başlarımızda akıl denen şey hiç mi kalmadı?

Hedefsiz, plansız hiçbir örgüt olmaz. Siyasi partiler ve onu kuranların hedefleri amaçları vardır. Hedeflerin bir kısmını parti tüzüğünde görebilirsiniz. Önemli olanlar yazılmayanlar, görülmeyenlerdir. Bunlar, ancak parti iktidar olduktan sonra, zamanla, ortaya çıkar. AKP+RTE’nin iktidar oldukları dönemleri anımsayalım. Yaptıklarına bakalım. Siyasi hedefinin ne olduğunu anlamaya çalışalım.

İktidara geldiklerinde BOP eş başkanı olduklarını söylediler. BOP neydi? Başta Amerika olmak üzere emperyalistlerin, Orta Doğunun zenginlikleri üzerine çökme projesiydi. Bu projenin, yazılı olmayan, önemli bir hedefi Türkiye’yi bölerek küçültmek, etkinliğini azaltmaktı. Türkiye’nin etkisinin azaltılması, TSK’nin etkisinin azaltılmasıyla doğru orantılıydı. Ne yapılmalıydı? Fettullah Gülenle anlaşma, devlet kadrolarında egemen kılma, ne istedilerse verilmesi, yapılması gerekendi. Özellikle, TSK’nın içine bu grubun girmesine göz yumdular. TSK, tarikatçı yapıdan kendisini YAŞ kararları ile koruyordu. Her yıl, tarikatçı olarak bilinenleri ordu dışına atıyordu. AKP+RTE, YAŞ kararlarıyla atılmaları engelledi. Ordu, kendisini tarikatlardan koruyamaz oldu. Böylece tarikatçı yapı, TSK’nin içinde yuvalanabildi, oranı arttı. Ergenekon sürecinde, FETÖ ve ortakları dışardan, ordu içinde yuvalanmış FETÖ içerden, hep birlikte TSK’yı çok zayıflattılar. Kısa bir sürede bir çok albay, general ve amiral tutuklandı, uzun bir süre Silivri tutukevinde yattılar. TSK’nın yaşadığı bu yenilgi, cumhuriyet dönemindeki ilk yenilgisiydi. Yalnız TSK değil, diğer kuruluşlarda da (üniversiteler, adalet, emniyet, milli eğitim, özel şirketler, vb) FETÖ’yü çok güçlendirdiler. FETÖ ile iyi ilişkiler, ayakkabı kutularının ortaya çıkmasına (17-25 aralık) kadar sürdü. Kutular ve içinde olanlar nedeniyle ortaklık bitti. Aralarında bir kan davası başladı. Çok güçlendiğini sanan terör örgütü, 15 temmuz 2016 kalkışmasını yaptı. İktidara karşı yapıldığı sanılan, gerçekte, M. K. Atatürk’ün kurduğu çağdaş, uygar TC’ni yok etmeye yönelik bir darbe girişimiydi. Şimdi, HEDEFİ ANLIYORMUYUZ?

PKK ile çözüm sürecine giren AKP+RTE, PKK’nın ülke içinde gelişmesine göz yumdu. Lanet terör örgütü, silah yığınakları yaptı, kırda denetimi ele geçirdi, yollarda kimlik kontrolleri yaptı. Kentlerde hendekler kazarak iç savaşa hazırlandılar. Kendi mahkemelerini, kolluk kuvvetlerini kurdular. Vergi topladılar. Daha ne kaldı? Tüm bumlar olurken, yasalar değiştirildi. TSK’nın anında müdahale yetkisini kaldırıldı. Valilikten izin almak koşulu getirildi. Böylece devlet kuvvetlerinin PKK ile mücadelesine önemli bir engel oluştu. Dolmabahçe açıklamaları, Oslo görüşmeleri yapıldı. Öcalan, bir anda “sayın (?)” unvanını aldı. “İnşallah bir gün Kandile biz de gideriz” dileği, kendi bakanları tarafından söylendi. Bu sıralarda, PYD başkanı Salih Muslim Türkiye’ye geldi. Bu şahıs, cumhurbaşkanı gibi karşılandı. Oysa, birkaç yıl sonra terörist başı ilan edilecekti. Sorunsuz gibi (!) yürüyerek giden bir süreç başlatıldı. Bu süreç, TC’nin sonunu getirebilecekti. Sonra ne oldu? Şimdi hapiste bulunan Selahattin Demirtaş’ın “seni başkan seçtirmeyeceğiz” deyişiyle süreç bitti. Kuşkusuz bu söz Demirtaş’ın kendi başına, ağızdan çıkarttığı gelişigüzel bir cümle değildi. Şimdi, HEDEFİ ANLIYORMUYUZ?

ABD’nin katkısıyla oluşan IŞİD denilen bela, nasıl doğdu? Yakın zamana kadar, kentlerimizde bunların eğitim gördükleri yerler vardı ve biliniyordu (şimdi ne oldu bilmiyorum). Bunlar iktidardan destek bulmadılar mı? Güneyde TIR lar içinde yakalanan silahlar kime gitti? Türkmen liderleri böyle bir silah yardımı almadığını söylüyor. O zamanlar ÖSO denilen grup, ABD’nin verdikleri silahları, gidip IŞİD’e teslim ediyordu (belki de satıyordu). Silahlar ÖSO ya gitmediğine göre nereye gitti? PYD olabilir mi? Sanırım o da olmaz. Olsa olsa bu silahlar kuşlar örneği göğe uçtu. Gelecekte neler yapabileceği hesaplanmayan IŞİD örgütüne neden göz yumuldu ve geliştirilerek hem bizim hem de dünyanın başına bela edildi? Hesap neydi?

Beşiktaştaki terör saldırısından sonra cumhurbaşkanı şu cümleyi kuruyor. “PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle tüm terör örgütleri aynı amaç için ülkemize ve milletimize saldırmaktadır” böyle diyor. Hesap neydi? Şimdi, HEDEFİ ANLIYORMUYUZ? O hedefe ulaşmak için kurulan ortaklıkları ANLIYOR MUYUZ?