Doğu Akdeniz’de yüksek gerilim: Yunanistan-İsrail-GKRY ittifakı Türkiye’nin enerji egemenliğini zorluyor!
Doğu Akdeniz, son yıllarda yalnızca enerji kaynakları, deniz yetki alanı tartışmaları veya siyasi rekabetlerle değil, aynı zamanda altyapı güvenliği üzerinden yeni bir stratejik mücadeleye sahne oluyor. Yunanistan’ın Parmenion-2025 Tatbikatı, bu mücadelenin ne kadar çok katmanlı olduğunu gösteren en önemli örneklerden biridir. Çünkü tatbikatın ana senaryosu, yalnızca klasik kara ve deniz unsurlarının değil, doğrudan enerji altyapısının korunmasına dayanmaktadır. Girit–GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi)–İsrail hattı üzerinde planlanan EuroAsia Interconnector adlı denizaltı elektrik kablosunun güvenliği, tatbikatın merkezine alınmıştır. Bu senaryo, yalnızca teknik bir detay değil; Türkiye’nin kıta sahanlığı haklarıyla, uluslararası hukukun çatışma alanlarıyla ve Doğu Akdeniz’deki ittifak dengeleriyle doğrudan ilgilidir.
Doğu Akdeniz Genel Görünüm
Türkiye, GKRY ve KKTC’nin bulunduğu bölge, enerji projeleri ve tatbikat alanlarının kesişme noktasıdır.
NOTAM VE NAVTEX GERÇEĞİ
Parmenion-2025 kapsamında yayımlanan NOTAM, Yunanistan tarafından ilan edilmiştir. NOTAM (Notice to Airmen), esasen hava sahasına ilişkin bir duyuru olup tatbikatın hava unsurlarını kapsayan resmi bildiridir. Ancak, Doğu Akdeniz’deki deniz faaliyetleri bağlamında gündeme gelen NAVTEX (Navigational Telex) ilanı, Yunanistan’dan değil, GKRY’den gelmiştir. GKRY; ABD ve Katar’dan sonra Norveç’e ait Ramform Hyperion adlı sismik araştırma gemisini kiralamış, bu gemi için NAVTEX ilan ederek faaliyetlerini başlatmıştır. Ancak bu faaliyet sahası, Türkiye’nin 2020 yılında Birleşmiş Milletlere bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını ihlal etmektedir. Bu çerçevede hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) söz konusu NAVTEX’in hukuki geçerliliği bulunmadığını belirtmiş ve gerekli önlemlerin alınacağını kamuoyuna duyurmuştur.
Kıbrıs Adası etrafında GKRY’nin tek taraflı ilan ettiği MEB sınırları haritada gösterilmektedir. GKRY’nin bu ilanları, Türkiye ve KKTC tarafından tanınmamaktadır. Çünkü Kıbrıs Türklerinin de Ada üzerindeki doğal kaynaklarda eşit haklara sahip olduğu açıktır. Bu harita, Doğu Akdeniz’deki enerji faaliyetlerinin neden sürekli kriz doğurduğunu açıklayan en net görsellerden biridir.
TATBİKATIN SENARYOSU: KABLOYU KORU TÜRKİYE’Yİ SINIRLA
Yunan basınına yansıyan bilgilere göre tatbikatın senaryosu, araştırma ve kablo döşeme gemilerinin korunması, sözde Türk tacizinin önlenmesi ve çoklu tehdit ortamında operasyonel üstünlüğün sürdürülmesi üzerine kurgulanmıştır. Savunma portalı OnAlert, tatbikatın doğrudan Türkiye’ye mesaj verdiğini yazmış, “Ankara fabrika ayarlarına geri dönüyor.” ifadesini kullanmıştır. Haberde Türk İHA’larının bölgede sürekli keşif yaptığı, Yunan Hava Kuvvetlerinin bu İHA’ları tespit ederek sözde engellediği iddia edilmiştir.
ENERJİ JEOPOLİTİĞİ VE İTTİFAKLAR
Bu tatbikat ve NAVTEX krizi, yalnızca Yunanistan ve GKRY’nin girişimleriyle sınırlı değildir. ABD’nin bölgedeki stratejik desteği, Katar’ın enerji yatırımları, Norveç’in sismik gemi kiralaması ve İsrail’in projedeki doğrudan rolü, Doğu Akdeniz’deki güç dengesini çok daha karmaşık hale getirmektedir. Avrupa Birliği ise EuroAsia Interconnector projesine milyarlarca avro fon sağlamaktadır. Bu fonlar, projeyi yalnızca teknik bir enerji hattı değil, aynı zamanda Avrupa’nın enerji güvenliği projesi haline getirmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin itirazları yalnızca GKRY’ye değil, dolaylı olarak AB’nin enerji vizyonuna da yönelmektedir.
Girit’ten başlayarak GKRY üzerinden İsrail’e uzanan EuroAsia Interconnector hattı, Avrupa Birliği tarafından 'stratejik altyapı' olarak tanımlanmıştır. 1200 kilometreyi aşan uzunluğu ve 2000 MW’a kadar elektrik taşıma kapasitesiyle bu hat, Doğu Akdeniz’in enerji jeopolitiğinde yeni bir dönemin simgesi haline gelmiştir. Ancak güzergâh, Türkiye’nin kıta sahanlığıyla çakışma riski taşıdığı için diplomatik ve askeri tartışmaların odağındadır.
HUKUKİ BOYUT: KITA SAHANLIĞI VE ULUSLARARASI HUKUK
Türkiye, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı haklarını 2020 yılında BM’ye resmen bildirmiştir. Buna göre, GKRY’nin tek taraflı ilan ettiği MEB ve NAVTEX’ler, Türkiye açısından hukuken geçersizdir. Uluslararası hukukta kıta sahanlığı devletin doğal hakkıdır ve üçüncü tarafların rızası olmadan bu alanlarda araştırma veya altyapı faaliyeti yürütülemez. Bu nedenle, GKRY’nin ilan ettiği NAVTEX’ler hukuken geçerli değildir. Türkiye ve KKTC’nin yaptığı itirazlar da uluslararası hukuk zemininde haklılık taşımaktadır. Tatbikatın bu noktada bir 'hukuk testi' işlevi gördüğünü söylemek mümkündür.
TÜRKİYE’NİN STRATEJİK SEÇENEKLERİ
Türkiye’nin bu gelişmelere karşı birkaç temel stratejik seçeneği vardır:
1. Hukuki Zemin: BM, IMO ve AB gibi uluslararası platformlarda sürekli olarak kıta sahanlığı haklarını görünür kılmak.
2. Orantılı Saha Tepkisi: Tatbikatlara karşı kendi gözlem tatbikatlarını, İHA ve deniz unsurlarını sahaya sürmek ancak provokasyona girmemek.
3. Altyapı Koruma Tatbikatları: Türkiye’nin de kendi enerji projeleri ve kablo hatlarını koruma senaryoları üzerinden benzer tatbikatlar yapmak.
4. KKTC’nin Rolünü Güçlendirmek: KKTC’nin eşit hak sahibi olduğu vurgusunu uluslararası kamuoyunda daha görünür hale getirmek.
Doğu Akdeniz’de Yunanistan, GKRY ve İsrail arasında planlanan elektrik bağlantıları bu haritada işaretlenmiştir. Bu bağlantılar, AB’nin 'yeşil enerji koridoru' stratejisinin parçası olarak sunulsa da Türkiye’nin kıta sahanlığı haklarını doğrudan etkilemektedir.
DOĞU AKDENİZ’DE ALTYAPI SAVAŞI BAŞLADI
Parmenion-2025 Tatbikatı, Doğu Akdeniz’de askeri güç gösterisinin ötesinde bir anlam taşımaktadır. Artık mesele sadece donanma gemilerinin çatışması değil; enerji altyapılarının korunması, uluslararası fonların yönlendirilmesi, ittifakların devreye girmesi ve hukuk zemininde meşruiyet yarışıdır.
Tatbikatın NOTAM’ı Yunanistan tarafından yayımlanmıştır. NAVTEX’i ise GKRY ilan etmiştir. Türkiye ve KKTC bu NAVTEX’i tanımamış ve sahada karşılık verme hakkını saklı tutmuştur.
Doğu Akdeniz’deki bu gelişmeler, gelecekte yalnızca enerji değil, altyapı güvenliği üzerinden de çok daha sert tartışmaların kapısını aralamaktadır. Parmenion-2025, bu yeni dönemin ilk büyük provasından başka bir şey değildir. Türkiye için kritik olan, bu kışkırtmalara refleksle değil, stratejiyle yanıt vermektir.