Yandex
15 Haziran 2025 Pazar
İstanbul 18°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşitsizlik teorileri: Kadınların sosyalizasyon teorisi

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen haftalarda başladığım yazı dizisinde “Neden Kadınlar Liderlik ve Yöneticilik Konumlarında Azınlıktadırlar” sorusuna yanıtlar arayarak devam ediyorum. Eğitim yönetiminde ve ayrıca tüm yönetim konumlarında kadınların azınlıkta olmalarının nedenlerini dört ana başlık halinde toplayabiliriz:

1) Açık ve gizli ayrımcılık

2) Kurumsal sınırlamalar

3) Kadınların sosyalizasyon teorisi

4) Erkek kültürünün egemenliği

Kadınların sosyalizasyonu sürecinde edindikleri bazı değer, tutum ve davranışları aşağıda özetlenmiştir:

Otorite:

Kız çocuklar büyürken otorite hep başkasında olan ve onların uyması gereken bir kavram olmuştur. Kız çocuğu anne, baba, öğretmen, ağabey, eş, müdür, bölüm başkanı gibi kişilere boyun eğen, onların söyledikleri yönünde hareket eden, etmeyenlerin beğenilmediği, edenlerin övüldüğü örnekleri görüp yaşayarak büyümüştür.

Ona otorite karşısında güçsüzlük duygusu yaşaması öğretilmiştir. Erkekleri sorumlu, ön planda, kadınları onlara yardımcı olan konumlarda izlemiştir. Bu tarzı içselleştiren kadınlar otoriter rollerde kendilerini iyi ve rahat bulamayabilirler. İzleyecekleri farklı bir örnek de göremeyip her zaman kendi tarzlarını geliştiremeyebilirler.

Bağlılık:

Bağlılık ve dostluk gibi değerler kadınlar hem de erkekler için önemlidir. Ancak, yetişme tarzlarından dolayı kadınlarda bu değerler daha güçlü yaşanabilir. Daha çocuk yaşlarda kızlar birlikte ve arkadaşça oynamayı öğrenirken oğlanlar spora, oyunda kavgaya daha özgürce yaklaşırlar.

Yönetim düzeyinde kadın yöneticiler astlarına dostlukla, bağlılıkla yaklaşırlar. Kendilerini astlarıyla arkadaş gibi görürler. Bu davranışları ise sık sık suistimal edilmelerine yol açar ve aynı bağlılığı, dostluğu astlarında her zaman göremezler.

Onaylanma:

Yine toplumsallaşma sürecinde kız çocukları için onaylanma çok önemlidir. Erkek çocukları daha bağımsız yetiştikleri için yönetim düzeylerine yansımasında erkekler onaylanmadıklarında sıkıntı yaşamaz, doğru bildikleri yönde devam ederler. Kadınlar onaylanmadıkları, eleştirildikleri zaman özgüvenlerini yitirebilir, incinme duygusu yaşayabilirler.

Kesinlik:

İlkeler ve prensipler doğrultusunda hareket etmeyi gösteren bir kavramdır. Özgüven, dolaysızlık, saygınlık, kendini bilme ve iş yaptırma ile yakından ilgilidir. Bu nitelikleri olan kadınlara sert, geçimsiz, huysuz hatta saldırgan olarak bakmak, onları bu şekilde yargılamak ya da etiketlemek çok kolaydır. Pasif, sesiz, rüzgarla savrulan kişilerin ise başarılı yöneticilik yapma becerileri yoktur. Kadınların bu iki konumun ortasında bir yerde işleri yaptırabilecek ama kişilikleri etiketlenmeyecek bir tutum geliştirmeleri gerekir.

Sorumluluk duygusu:

Anneliğin doğasından gelen özelliklerin nedeniyle kadınların çoğu çok sorumluluk sahibidir. Bir işi başka birisine bırakmadan yapıp bitirmeye programlanmışlarıdır. Özellikle toplumumuzda sorumlu bir kişi bulunduğunda çevresindekiler sorumluluktan kaçmaya, tüm sorumluluğu bu kişiye yüklemeye çok yatkındırlar.

Yönetici kadın bir yandan sorumluluklar altında ezilirken bir yandan da yargılanmalar altında ezilir. Kadınların kendilerini bu ağır sorumluluk altında ezilmekten ve kontrolü elde tutma yargısından korunmaları için yetki devrini öğrenmeleri, akıllıca dengede tutmaları gerekir.

Sempatik olma:

Sevimli, hoşlanılır olmak anlamına kullanılan bir kavramdır. Toplumsallaşma sürecinde kadınlardan bu tür bir davranış beklenir. Yöneticilikte bu tür davranış işe yaramaz. Dolaysızlık, kesinlik gibi kavramlar yöneticilik ile daha iyi örtüşen kavramlardır. İyi bir yöneticinin herkese dost görünmesi, mavi boncuk dağıtması olanaksızdır. Bir yönetici bazen görevini iyi yapmayan birini işten çıkarmak gibi tatsız olan konularda sorumluluk almak durumundadır.

Herkese dost, sempatik görünmeye çalışan ve tatsız konularda sorumluluk almaktan kaçan bir yönetici işleri idare edemez, işin gereğini yaptıramaz. Bu noktada da kadınların toplumsallaşması ile yöneticilik kavramı arasındaki çatışma yönetici kadınlar için bir çıkmazdır. Oysa sert erkek modeli toplumsallaşma sürecinde onaylanmayan bir model değildir. Yine, kadın yöneticilerin bu ikilemleri akıllıca dengede tutmak için fazladan bir çaba harcamaları kaçınılmazdır.

Ulaşılabilirlik:

Kadınlar sınır koyma sürecinde de sorunlar yaşarlar. Bu konuda fazla deneyimleri yoktur. Annelik doğasının en önemli yanlarından birisi gece gündüz ulaşılabilir olmaktır. Sınırsız ilgi ve sevgi sunarken, çocuğuna ve eşine sınır koymadan zaman ayırmaktır. Yani kadınlar kendi zaman, sınır ve gereksinmelerini doğallıkla ve kolaylıkla tanımlayamazlar, çoğunlukla en geride tutarlar.

Oysa iş yaşamında çok ulaşılabilir olan kadın yöneticinin dikkati dağılır, odaklanamaz, işlerini bitiremez, başarıyla yürütemez. Diğerlerine yardımcı olmak gerekli ve iyi bir kavramdır ama bu kavram diğerlerinin yapılması gereken işten önce geldiği sonucunu getirir.

Yöneticinin işlerini verimli ve etkin yapması için zamanını yönetebilmesi, sınırlar koyması, öncelikli işleri diğerlerinin değil, kendisinin seçmesi önemlidir. Burada da bir ikilem vardır. Kadınlığın doğasından gelen ulaşılabilirlik ile yöneticiliğin doğasında olan iyi zaman yönetimi kadınların iç dünyalarında sık sık çatışmalara, karmaşaya neden olmakta, yine yargılanmalarına ve etiketlenmelerine yol açmaktadır.

Yönetici kadınların kesintisiz ve dikkatleri dağılmadan çalışabilmeleri için diğerlerinin isteklerini uygun bir zamana erteleyip kesintisiz çalışabilme yöntemleri geliştirmeleri gereklidir.Yukarıda sayılan tüm faktörler tüm kadınları etkilemese bile çoğunluğu etkilemektedir.

Kadınların kişilikleri ile ilgili sosyalizasyonları yöneticiliğe uygun bir sosyalizasyon değildir. İkilem ve içsel karmaşaya, çatışmalara yol açar.Kişilik farklılıklarının yarattığı engelleri aşmak için yönetici kadınların kişiliklerinin güçlü yanlarını bulmaları, çalıştıkları kurumun iklimi ve gereksinmeleri ile kendi kişilik gereksinmeleri arasında akıllıca dengeler kurmaları gerekmektedir.

Kadın