Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Faresiz köyün kavalcısı

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Tüm zamanların en ürkütücü ve tüyler ürpertici masalı olan “Fareli Köyün Kavalcısı”, verdikleri sözü tutmayan anne-babaların, çocuklarını kaybetmeleriyle cezalandırılmalarını anlatır. 13. yüzyılda Almanya’da gerçekten yaşandığına inanılan bir olaydan hareketle Grimm Kardeşler’in edebiyat tarihine kazandırdığı bu masalda Kavalcı, fareleri ve çok sayıda çocuğu kavalından çıkan büyüleyici ezginin eşliğinde peşinden sürükleyerek ortadan kaybolur. Çocuklar büyülenmiştir. Yetişkinler ise günahlarının cezasını, saflığın ve masumiyetin simgesi olan çocuklarını yitirerek ödemişlerdir. Fareleri topladığında kahraman, çocukları topladığında anti-kahraman olan Kavalcı, yozlaşmış ve günahkâr topluma korkunç bir ayna tutmuştur.

Psikolojik, sosyolojik ve tarihsel açıdan pek çok değerlendirmeye tabi tutulan çok katmanlı (çocuklar acaba Haçlı Seferleri için mi kaçırıldı?) “Fareli Köyün Kavalcısı” masalı çeşitli kereler sinemaya da uyarlanmış, örneğin Jacques Demy 1972’de harika bir film ortaya koymuştur. Atom Egoyan’ın 1997’deki serbest uyarlaması, acı dolu “Başka Bir Dünya” (The Sweet Hereafter) da unutulmaz bir filmdir. Şimdi kervana, 2022’deki psikolojik gerilim filmi “Barbarian”la tanıdığımız Zach Cregger da “Silahlar” (Weapons) ile katıldı.

KORKU TÜNELİ EFEKTLERİ

ABD’de bir okulda sınıftaki 18 öğrencisinden 17’si bir gece gizemli şekilde ortadan kaybolur. Çocuklar gece yarısı saat tam 02.17’de evlerinden çıkmış, kollarını kanatlandırarak koşmaya başlamış ve bir daha haber alınamamıştır. Gözler sınıfın öğretmeni Bayan Justine Gandy’ye çevrilir, banliyö halkı kısa sürede onu cadılıkla suçlamaya başlar, dışlanır ve o da olayı aydınlatmak için kolları sıvar. Kaybolan çocuklardan birinin babasıyla birlikte araştırmalara girişir, olaylar onları geride kalan tek çocuk olan Alex’in anne-babası ve sonradan teyzesiyle birlikte yaşadığı eve doğru iter.

Çok seyrettiğimden olsa gerek; yeni nesil korku-gerilim filmleri bende herhangi bir etki yapmıyor artık. Böylesi bir filmden seyirci olarak alınabilecek verimden çok uzağa düşüyor, korkmuyor, irkilmiyor, gerilmiyorum. Hele işin içine az da olsa komedi öğeleri de katılıyorsa işin tadı iyice kaçıyor. Dört başı mamur bir korku-gerilim filmine rastlamanın çok zor olduğu şu günlerde “Silahlar”ın basım gösterimine de hayli beklentiyle gittim ama doğrusu hayal kırıklığına uğradım. Cregger 128 dakika boyunca lunaparkların korku tünellerindekine benzer efektlerle seyirciyi koltuğunda hoplatmayı hedeflemiş ama hepsi vız gelip tırıs gidiyor! Filmini bölümler halinde banliyödeki karakterlerden birinin üzerine kuran Zach Cregger, klasik masalın derinliğinden çok uzağa düşerek yüzeysel bir “Korkunç Teyze” öyküsü anlatıyor.

KARA MİZAH SOSU

Mantık hatalarıyla, senaryo boşluklarıyla dolu bir film “Silahlar”. 17 çocuğun ansızın kaybolması ABD, hatta dünya çapında bir olayken, bir yerel polis ve iki amatörle girişilen aydınlatma çabaları çok yetersiz kalıyor. Bunun gibi anne-babaların arabasının üzerine “Witch” (Cadı) yazdıkları öğretmenden kuşkulanıp büyücülükle suçlamaları, olayın nerede düğümlendiği baştan beri çok açıkça belliyken etrafından dolaşılması, bol kanlı sahnelerin kısa yoldan kara mizah sosuna bulanıp sunulması vb. “Silahlar”ın sığ sularda kulaç atmasına yol açıyor. Üstelik suyun üstünde de altında da fazla bir şey yok!

Kısacası korku-gerilim adına yetersiz, “Fareli Köyün Kavalcısı”nın kıvrımlarında ve katmanlarında dolaşma kapasitesinden uzak, “seyredilmese de olur” kıvamında bir film var karşımızda. Filmde birkaç fare görebilsek belki daha çok korkup gerilirdik.

Film Senaryo