İdea, O da Bir Şey mi, Algoritma’ya Biat Et (Altın Koza Film Festivali Günlükleri #3)
Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde sona yaklaşıyoruz. Festivalin nabzını Adana'da tutmaya devam ediyoruz.
Ulusal Yarışma’da gösterilen 3 filmle daha yorumlarımıza devam edelim.
İdea – Tayfun Pirselimoğlu

Yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, 4 yıl sonra İdea adlı uzun metrajıyla dönüyor. Filmi 2022’de hayatını kaybeden ve birçok Pirselimoğlu filminde izlediğimiz Rıza Akın’a adıyor. Yine birkaç filmde birlikte çalıştıkları Ercan Kesal’ı da bu filmde görüyoruz. Erdem Şenocak, Tansu Biçer, Nalan Kuruçim ve Jale Arıkan ise ufak rollerle karşımıza çıkıyor. Filmin başrolünde ise Tarhan Karagöz bulunuyor.
İstemeden bir başkası olmaya zorlanmak fikrinden yola çıkan Pirselimoğlu, karakterine büyük bir dönüşüm yaşatıyor. Bir köşkün bekçisi olarak başlayan Kemal, bir gün otobüste koltukta bulduğu “İdea” adlı kitabı inceler ve o andan sonra hayatı değişmeye başlar. Anlam veremediği olaylar silsilesi içinde kendisini bulan Kemal, yavaş yavaş bir başkasına dönüşecektir fakat bu dönüşümün bir ismi yoktur. Yönetmenin de filmin ardından söyleşide ifade ettiği gibi, absürt hayatlarımızın adeta perdeye yansıması.
Klasik Pirselimoğlu sineması izliyormuş hissiyatı veren İdea döngüden ibaret bir film. Kafkaesk bir tarzda öyküsünü anlatan yönetmen yine seyircisine sorular sordurarak ilerletiyor filmini. Sonda cevap bulmayı bekleyenler ise muhakkak henüz bir Pirselimoğlu filmi izlememiş olanlar. Yönetmenin kendi tarzını yarattığını ifade etmek yanlış olmasa da yer yer tekrarlara düştüğünü söylemek gerekiyor. Bu film özelinde anlattığı konuya girmekte zorlandığını da görmekteyiz. Giriş kısmı oldukça uzun tutulmuşken, filmin bir noktasından itibaren tahmin ettiğimiz finale giden son sahneler hızlıca geçiştirilmiş gibi görünüyor. Bu da haliyle filmi bir bütün olarak ele aldığımızda büyük bir eksiklik doğuruyor.
O da Bir Şey mi – Pelin Esmer

11’10 Kala, Gözetleme Kulesi, İşe Yarar Bir Şey gibi filmleriyle tanıdığımız Pelin Esmer, 8 yıllık aranın ardından “O da Bir Şey mi” uzun metrajıyla geri dönüyor. Arada Kraliçe Lear adında bir belgesel film çektiğini de eklemek gerek. Esmer, yeni filminde de tıpkı İşe Yarar Bir Şey’de olduğu gibi şiirsel bir dil yakalamayı başarmış. Timuçin Esen, Nur Sürer, Sermet Yeşil ve Merve Asya Özgür gibi oyuncular başarılı performanslarıyla filmi daha da yukarıya çıkarıyor.
Levent, Söke Film Festivali’ne davetli olan yönetmenlerden biridir. İstanbul’da yaşayan yönetmen festival zamanlarında Söke’ye uğrar. Söke’de, onun filmlerini yakından takip eden Aliye ise otelde çalışan genç bir kadındır. Bir arayış hali içinde olan Aliye kendisine kimlik bulmayı ümit eder. Levent’le iletişime geçip kendi hayat öyküsünden bahseder ve ikilinin yolları bu sayede kesişir. Aliye karakterinin hayatında açılan yeni pencereden giren Levent orada ilginç bir yaşamın varlığından haberdar olur. Bu kesişim ikilinin hayatlarında kalıcı bir dönüm noktası oluşturacak mıdır?
Pelin Esmer, İşe Yarar Bir Şey’de edebiyat ve şiir temelinde ördüğü öyküsünü sinemayla taçlandırmıştı. Burada da bir tutam felsefe ekleyerek yine benzer bir dil oluşturmaya çalıştığını gözlemliyoruz. Her ne kadar O da Bir Şey mi bir adım daha geride kalsa da izlemesi son derece keyifli, sıkmayan, yormayan, usul usul akan bir yapım olmuş. Özellikle Aspasia Bar'daki sahneler tekrar tekrar izlenesi güzellikte. İşe Yarar Bir Şey'de trende geçen bir filme imza atan yönetmen bu kez de otel ve bar sahneleriyle unutulmayacak sahneleri bizlerle buluşturuyor.
Bir “Pelin Esmer sineması” oluşacaksa eğer bu çizgiyle birlikte oluşacaktır ve sıradaki filmlerde çok daha iyi bir şekilde pekişecektir.
Algoritmaya Biat Et - Hakkı Kurtuluş / Melik Saraçoğlu

Filmin dili İngilizce olduğu için ne kadar “Türk Sineması” diyebiliriz bilmiyorum lakin yönetmenlerin Türk olması sebebiyle bu kategoride değerlendirebiliriz sanıyorum. Altın Koza jürisi de bu şekilde düşünmüş olacak ki film Ulusal Yarışma kategorisinde bulunuyor.
Algoritmaya Biat Et, sinemamızda örneğini pek az gördüğümüz bilimkurgu bir yapım. Hatta direkt distopik bir kurgu demek mümkün. Adeta bir Black Mirror senaryosu izliyormuşuz hissiyatı yaratıyor. Yönetmenler Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu’nun da amacı bu olsa gerek. Black Mirror’ın yaratıcısı Charli Brooker’dan da ilham aldıklarını düşünüyorum.
Sosyal medyanın geldiği yer ve gidebileceği sınırsız alan üzerine kafa yoran yönetmenler günümüzün popüler mesleği “influencer”lık üzerine bir film ortaya çıkarmış. "Kathartist" adı verilen bir algoritma üzerinden içerik üreterek para kazanan insanların bu uğurda nereye varabileceğini kara mizahla harmanlayarak anlatıyorlar. Lily adlı baş karakterin dünyada viral olan bir videosunun sonraki hayatının her noktasına tesir ettiğini görüyoruz. Bu da internet uzayında hiçbir şeyin kaybolmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kurtuluş ve Saraçoğlu, her ne kadar az yapılan bir şey yapıp sıra dışı bir filme imza atsalar da bu konuda daha önceki yapımlarda söylenmiş olanların üzerine yeni bir şey katamadıklarını ifade etmek gerekiyor. Bu da haliyle seyircide bir tekrar izliyormuş hissi uyandırıyor. Fakat bu demek değildir ki cesur bir iş değil. Filmi izlerken sinemamızda böyle örneklerin daha fazla artması gerektiğini düşündüm. Fakat Altın Koza'dan ödülle dönebilir mi? İşte burası biraz düşündürücü çünkü güçlü rakipleri var.
Mistik, politik ve mitolojik bir öykü: Gündüz Apollon Gece Athena (Altın Koza Film Festivali Günlükleri #1)Sinema