Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İklimflasyon, Fosilflasyon, Yeşilflasyon

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yürütme Kurulu’ndan Isabel Schanabel buldu bu terimleri: Climateflation (İklimflasyon), Fossilflation (Fosilflasyon), Greenflation (Yeşilflasyon). Bu terimler iklim değişikliği, fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerjiye geçişin yaratabildiği enflasyonist baskıları tanımlamak için kullanıldılar.

FOSİLFLASYON

Bu aslında yeni bir olgu değildir. Fosil yakıtların fiyatlarındaki oynaklık sistemik önemi nedeniyle uzun zamandır fiyat istikrarsızlığında önemli bir rol oynamaktadır. Bu, ülkelerin ekonomilerindeki enerji yoğunluğuna göre değişmektedir.

İKLİMFLASYON

İklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan özellikle doğal afetler ve diğer çevresel şoklar tarımsal çıktıyı azaltıyor ve böylelikle gıda fiyatları arttıyor. Bu artış etkisi ticari bağlantılar aracılığıyla düzçizgisel (lineer) olmayan biçimde ifade edilen fiziksel etkilerin çok ötesine geçmektedir. ECB araştırmacılarına göre, 2022’deki sıcak yaz gıda enflasyonunu yüzde 0,67 artırmış; ayrıca 2035’e dek yıllık gıda enflasyonuna etki yüzde 0,92 - 3,23 aralığında hesaplanmıştı, hem de en iyimser tahminle!

İspanya’daki Barcelona Supercomputing Center’ın yaptığı bir araştırma var. Kısaca göz atalım. 2022-2024 dönemine ait olarak 18 farklı ülkede 16 aşırı iklim olayı araştırılmış. Elde edilen sonuçlara göre, sebze çeşitleri, kakao, kahve, zeytinyağı, patates, soğan, buğday ve pirinç gibi birçok temel gıda maddesinin fiyatlarında keskin artışlar olmuş. Örnekse, ABD’nin sebze üretiminin yüzde 40’ını karşılayan Kaliforniya ve Arizona’da meydana gelen kuraklıklar sebze fiyatlarında bir yılda yüzde 80 artışa yol açmış! İngiltere’de Ocak 2024’teki olumsuz kış koşulları nedeniyle patates fiyatları şubatta yüzde 22 oranında artmıştı!

Bu etki, doğal afetlerin enerji altyapısına verdiği zararlar, küresel tedarik zincirlerinin bozulması, ulaşımdaki bozulmalar vb. etmenlerle de katlanmaktadır.

İklimflasyondan bütçelerinin ciddi bir kısmını gıdaya ayıran düşük gelirlilerin daha fazla etkilendiği ve gıda sunum güvenliklerini tehlikeye attığı açıktır. Bu süreç düşük gelirli ülkelerdeki borç stresini de artırmaktadır.

Birleşmiş Milletlerce hazırlanan 2025 Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu (SOFI) Raporu’nda da gıda fiyatlarındaki sürekli enflasyonun küresel gıda güvenliğini dengesiz duruma getirdiği vurgulanıyor.

YEŞİLFLASYON

Ekolojik krizin yarattığı fiyat istikrarsızlığının önüne geçmek için ekonomik politikalarda sürdürülebilir ekonomiye dönüşüm de dümdüz bir yol değil maalesef! Çevre hukukundaki düzenlemeler, yeşil yatırımlardaki patlamalar ve dönüşüm için gerekli kritik malzemelerdeki sunum açığı vb. etmenler ise bir başka enflasyonist baskı oluşturuyorlar. Bu enflasyonist etkiye de yeşilflasyon (greenflation) denilmektedir. Bu etkiyi yönetmek göreli olarak daha kolaydır. Yapılacak iş, sunu ve istem düzeylerinin her ikisini de aşağı çekmektir!

İklimflasyon, Fosilflasyon, Yeşilflasyon - Resim : 1

MERKEZ BANKASI VE ENFLASYONUN EKOLOJİK BOYUTLARI

Ekolojik krizin enflasyonist etkileri merkez bankalarının gündemine girmiş durumdadır. Örneğin ECB, para politikası kararlarında iklim değişikliğini göz önüne almaya yönelik bir yüklenimde bulunmuştur.

Bu amaçla, çevre bilimi makroekonomik modelleme ve enflasyon tahminlerine eklemlenmelidir. Elbette kimi sınırlılıklar olacaktır ama iklim-spesifik modeller hazırlanmalıdır.

Bu kapsamda, gelir ve servet vergilendirmesi, fiyat kontrolleri ve anti-tekelci düzenlemeler gibi araçların kullanılması da gündeme getirilmelidir. Hatta Greenpeace Türkiye, iklim krizine karşı denkser (adil) bir çözüm için vergilendirme dizgesinde köklü değişiklikler yapılması gerektiğini savunarak, ‘Kirletene ödet, yükümü hafiflet’ kampanyasını başlattı. Bu konuda öneriler sunulan ‘Türkiye’de Vergi ve İklim Adaleti’ başlıklı rapor da kamuoyuyla paylaşıldı. Raporun 1071 deneğinden yüzde 80’i iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini önlemek amacıyla varsıllardan ve şirketlerden daha yüksek vergi alınması gerektiğini düşünüyor. ‘Hükümetimiz de zaten tam böyle düşünüyordu!’ desem gülüp geçer misiniz acaba?

İklimflasyonun getireceği bileşik enflasyonist etki jeopolitik gerilimlerin artmasına, ortodoks para politikalarının artan biçimde savunulamaz hale gelmesine yol açacaktır.

TÜRKİYE’DE DURUM NE ÂLEMDE?

Pek farklı değil! Son 52 yılın en kurak dönemini yaşıyoruz! Şubat 2025’te Mersin, Hatay ve Adana vb. yerlerde günlerce tarımsal don yaşanmıştı ve çiftçiler yıllık ürün yitimi yaşamıştı. Bunun üzerine bir de Ağustos 2025’deki aşırı sıcakların (son 95 yılın rekoru düzeyinde) verdiği hasar var. Narenciye ürünlerinde (Portakal, limon ve mandalina vb.) güneş yanıkları oluştu. Kısmet işte! Elbette, bu durum tarladan sofraya giden süreçte enflasyonist etkiye yol açacaktır. Kader işte!

Yeni yayınlanan Orta Vadeli Program’da (2026-2028) saptama ve öneriler yine aynı, ısıtılıp yine önümüze konmuş! Ama gel gör ki, çözümler yaşama geç(irtile)miyor bir türlü! Kahpe felek! Yahu kim bu felek? Feleğin çarkı ile kapitalizmin çarkı aynı şey mi yoksa?

SONSÖZ

Bu yazımı kahve eşliğinde yazarken baktım da ülkemiz kahve dışalımının yüzde 61’ini Brezilya’dan gerçekleştiriyormuş. Başta Brezilya olmak üzere Latin Amerika’da bir süredir yaşanan kuraklık küresel kahve fiyatlarında artışa yol açıyor. Küresel kahve fiyatları da 4,24 dolar/pound düzeyine çıkarak tarihsel düzeyi görmüş. Ülkemizde de son 4 yılda kahve fiyatlarına yüzde 780’e varan zam geldi! Bu işe neden olanlara hayır(sızlık)lara vesile olsun!

Aslında bu yazgıyı biz kendi ellerimizle yazdık, şimdi değiştirme zamanı! İklimi değil, sistemi değiştir! Bunun için bir ön gereklilik var: NYU’dan sosyal psikolog John Van Bavel ve ekibinin tanımladığı ‘Kimlik temelli siyasal inanç modeli’ tuzağından kurtulmak! Yoksa gerçek, çoğu zaman kimliklerin gölgesinde yitiyor ve yanlış bilgi hızla yayılıyor. Yalan dolanı en iyi anlatan tarafın ‘gerçeği’ çoğunluğun gerçeği olup çıkıyor, eh ‘Gerçekötesi Toplum’ işte!

Merkez Bankası Enflasyon