Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İngiltere’nin Irak’a yüz yıllık dönüşü ve dolaylı egemenlik modeli

Doğan Akdeniz

Doğan Akdeniz

Gazete Yazarı

A+ A-

20. yüzyılın başlarında şekillenen emperyalist stratejiler, yalnızca askeri ve siyasi değil, aynı zamanda ekonomik ve enerji temelli hamlelerle de kendini gösteriyor. Bu bağlamda, 1934’te yapımı tamamlanan Kerkük’ten Hayfa’ya uzanan enerji boru hattı, yalnızca bir enerji transfer güzergâhı değil, aynı zamanda İngiltere’nin Ortadoğu üzerindeki hâkimiyetini güçlendirdiği bir semboldü. 1932’de Irak’ın sözde bağımsızlığı ilan edilmişti ancak bu bağımsızlık, İngiltere’nin stratejik kurumları ve şirketleri eliyle denetlenmekteydi. Kerkük-Hayfa hattı, İngiliz Donanmasının enerji ihtiyacını karşılarken, Irak’a ciddi bir ekonomik bağımlılık modeli dayattı. Bu hat, enerji emperyalizminin fiziksel bir ifadesi olarak okunmalıdır!

Kerkük sahası, 1927 yılında keşfedildiğinde, Ortadoğu’nun geleceğini değiştirecek bir potansiyele sahip olduğu anlaşılmıştı. Bu saha, dönemin en büyük rezervlerinden biriydi ve İngiltere’nin başını çektiği konsorsiyumlar tarafından hızla geliştirildi. 100 yıl sonra, günümüzde bu sahada yeniden hareketlilik yaşanıyor. Irak’ın Kuzey Petrol Şirketi (NOC) ile İngiliz enerji devi BP arasında yapılan yeni anlaşma kapsamında Baba, Avana, Jambur ve Habbaz sahalarının yeniden geliştirilmesi hedefleniyor. İngiltere’nin günümüzde bu sahalarda sessizce varlığını devam ettirmesi bölgedeki enerjiye hükmetme stratejisinin göstergesidir. Ancak, buna karşın kamuoyunda bu sessiz ve dolaylı egemenlik hamlesine ilişkin bir farkındalık da ne yazık ki yok! Pek de tesadüfi olmayarak Kerkük, artık yalnızca Irak’ın değil, tüm bölgenin enerji merkezi olma yolunda ilerliyor. 12 milyar varili aşan rezerviyle, küresel enerji piyasasının önemli ve tekel aktörlerinin yeniden ilgisini çekiyor.

BP, tarihsel olarak İngiltere’nin enerji çıkarlarını temsil eden bir yapı olagelmiştir. Anglo-Persian Oil Company olarak kurulan şirket, 1954’te British Petroleum adını aldı. Şirketin Irak’taki tarihi, Kerkük sahasındaki çıkarlarla doğrudan ilintilidir. Günümüzde BP, yeni anlaşmalarla Kerkük’teki varlığını pekiştirirken, İngiltere’nin dolaylı egemenliğini yeniden kurduğu yorumları yapılmaktadır. BP’nin 20 milyar varil petrol potansiyeline sahip sahalarda faaliyet gösterecek olması, sadece ticari değil stratejik bir adımdır. Çünkü enerji artık uluslararası ilişkilerde bir hegemonya aracıdır. Bu noktada BP’nin Kerkük’e geri dönüşü, İngiltere’nin 21. yüzyıldaki ‘yumuşak güç’ politikalarının bir uzantısı olarak okunabilir.

İngiltere’nin Irak’a yüz yıllık dönüşü ve dolaylı egemenlik modeli - Resim : 1

1948’DEN 2025’E: HAYFA’YA ULAŞAMAYAN PETROL, LONDRA’YA DÖNÜYOR

1948 yılında İsrail’in kurulmasıyla birlikte Kerkük-Hayfa boru hattı Irak yönetimi tarafından kesildi. Çünkü hattın uzandığı Hayfa limanı artık bir Arap limanı değil, İsrail’in kontrolündeydi. Bu durum, Irak için stratejik bir kayıp, İngiltere içinse önemli bir lojistik krizi doğurdu. 1950’lerden sonra alternatif hatlar geliştirilmeye çalışıldıysa da hiçbiri Hayfa hattı kadar etkili olamadı. Günümüzde ise Hayfa değil, doğrudan Londra merkezli enerji firmaları üzerinden yeniden enerji aktarımı söz konusu. Hayfa’ya akamayan petrol, artık İngiliz şirketlerinin bilançosuna dönüyor. Bu dönüş, modern bir kontrol mekanizmasının devreye alındığını ve enerji siyasetinde ‘taşeron şirketler’ devrinin başladığını gösteriyor.

BP’nin Kerkük’teki faaliyetleri sadece enerji üretimiyle sınırlı değil. Aynı zamanda doğalgaz işleme tesisleri, enerji santralleri ve lojistik altyapı yatırımları da gündemde. Bu durum, Irak’ın yalnızca bir kaynak ülkesi değil, aynı zamanda bir üretim ve tüketim noktası olarak da yeniden şekillendiğini gösteriyor. Ancak bu dönüşüm, beraberinde ciddi bir dışa bağımlılığı da beraberinde getiriyor. Özellikle teknolojik altyapının BP tarafından kontrol edilmesi, enerji güvenliğini zayıflatıyor. Ayrıca bu yatırımların büyük kısmı borçlanma modeliyle finanse edildiği için, Irak ekonomisi üzerindeki dış baskılar artıyor. Jeopolitik olarak ise İngiltere, Irak üzerinden hem Türkiye’ye hem de Basra Körfezi’ne yönelik yeni nüfuz alanları oluşturma peşinde.

Irak, görünüşte bağımsız bir enerji politikası izliyor gibi görünse de BP ile yapılan bu milyarlarca dolarlık anlaşmalar ülkenin egemenliğini ciddi şekilde sınırlandırıyor. Özellikle bu geri dönüş sadece ekonomik değil, diplomatik bir geri dönüş. İngiltere, askeri üsler ya da doğrudan sömürge yönetimi yerine, yatırım anlaşmaları ve uluslararası hukuk üzerinden kendine kalıcı alanlar açıyor. Bu çerçevede Kerkük sahaları, Irak’ın enerji bağımsızlığını yeniden tartışmaya açıyor. Çünkü enerji üretiminden elde edilen gelirin ve karar alma mekanizmasının büyük kısmı BP’nin kontrolünde olacak. Bu durum, uzun vadede Irak’ın enerji üzerinden yeniden şekillendirilmesi anlamına geliyor.

Bugün, Kerkük-Hayfa boru hattı fiziki olarak çalışmasa da enerji politikaları üzerinden o dönemki stratejik dengeler büyük ölçüde korunuyor. İngiltere, artık Hayfa’ya petrol göndermiyor belki ama Londra merkezli BP ile aynı petrolü işliyor, taşıyor ve satıyor. Haritalar, sınırlar, rejimler değişse de strateji aynı: Enerjiye hükmeden, bölgeye hükmeder. Kerkük üzerinden İngiltere’nin Irak’a geri dönüşü, modern zamanların ‘yatırım görünümlü egemenlik’ hamlesi olarak dikkatle incelenmeli. Bu tablo, sadece Irak’ın değil, tüm bölgenin enerji jeopolitiği açısından bir kırılma anına işaret ediyor.

İngiltere’nin Irak’a yüz yıllık dönüşü ve dolaylı egemenlik modeli - Resim : 2
Kerkük-Hayfa Boru Hattı Güzergâhı (1930’lar). Kerkük’ten başlayan ve Ürdün üzerinden Hayfa’ya ulaşan bu hat, İngiltere’nin enerji jeopolitiğinin ana damarlarından biriydi.
İngiltere Irak