05 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstanbul faciası

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Okullar açıldı, vatandaş özellikle ulaşım konusunda çaresiz. Servis fiyatları el yakıyor, İstanbul’da aynı ilçe içinde okula gidip gelen bir öğrencinin aylık servis gideri 2 bin lirayı buluyor.

Gerçi servise binmese ne olacak? “Ulaşımı öğrenciye bedava yapacağım” vaadiyle İstanbul’u kazanan İmamoğlu, zam üstüne zam yaptı. Öğrenciye ücretsiz ulaşım da Bay Başkan’ın seçim palavraları arasına katılmış oldu.

Daha beteri, paranızla da bir yerden bir yere ulaşmanız pek mümkün olmuyor. Şehrin trafiğini anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor. Tıkalı desek, tıkanan şeyin açılma ümidi olur. Kilit desek, her kilidin bir anahtarı bulunur. İstanbul trafiği, şehircilik tarihinde “kent faciaları” bölümünde yer alacak gibi duruyor.
Tabi, bu gidişle ortada kent diye bir şey kalırsa! Şehrin her yanı bakımsızlıktan dökülüyor, ağaçlar kuruyor, çiçekler sökülüp atılıyor, belediye kahveleri kapatılıyor, yollar delik deşik, Haliç kokmaya başladı, çöpler düzgün toplanmıyor, musluklardan çamur akıyor…

Zaten trafiğin bu denli kötü olmasının sebebi de bu genel manzara ile ilgili. İstanbul trafiğinin nefes alabilmesi için şehre her yıl yüzlerce kilometre yol döşemek, tüneller, viyadükler yapmak gerekiyor. Bu anlamda dört yıldır yapılmış hiçbir şey yok.

Toplu taşıma sistemi ise felç olmuş durumda. Gün geçmiyor ki bir otobüs yanarak veya kaza yaparak servis dışı kalmasın. İETT’nin parkları otobüs mezarlığına dönüşmüş halde. Sebebi bakım ihalelerinin doğru düzgün yapılmamış olması. Yandaş şirketlere dair skandallar ayyuka çıkıyor.
Metronun durumu otobüslerden beter. İstasyonlarda su sızıntıları, hatta yer yer dökülmeler, yıkıntılar var. Sistem o kadar sık arıza yapıyor ki bir yere metro ile gidecekseniz kesin varış saati söyleyemiyorsunuz. Yolcuların tünellerden yürüyerek duraklara ulaştığı oluyor. Bu, dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile görülmeyecek bir manzara.

Metroların yürüyen merdivenleri, asansörleri sürekli bozuk. Aralarında tamiratı yıllardır devam edenler var. Şaka yapmıyorum, bir yürüyen merdiven tamiratını bir yılda bitiremeyen bir belediye ile karşı karşıyayız!
Çünkü Bay Başkan’ın ve ekibinin umurunda değil. “Salla bir yalan nasılsa tutar” kafası ile devam ediyorlar. Bu iş de güya sabotajcıların başının altından çıkıyormuş, yürüyen merdivenlere sabotaj yapılıyormuş. Sabotaj dedikleri de merdivenin düğmesine basılması! Bir de video çekmişler, bir tip düğmeye basıp kapatıyor, oradan geçen bir teyze iki saniye içinde geri basıp çalıştırıyor. Olayın ajans oyuncularına yaptırılmış bir kurgu olduğu o kadar belli ki.

A Haber bozuk bir yürüyen merdiveni haber yapınca hemen bir başka kurgu piyasaya sunuluyor. Güya o merdiveni bir sabotajcı kapatmış ve ne tesadüf, o anda orada A Haber muhabirleri de varmış! Belediye beslemesi medya evire çevire bu haberi veriyor. Ancak atladıkları bir nokta var, ajans uydurma görüntüleri başka bir giriş kapısında çekmiş, arkada kabak gibi başka bir kapı numarası sırıtıyor! İşini yapmayıp basına iftira atmaya kalkan İBB, suç üstü yakalanıyor.

En son Ünalan’dan gelen görüntüler ise “pes artık” dedirtiyor. Belediye durağın girişini reklam panoları ile tamamen kapamış. Hem de öyle kapamak ki bırakın insanı, kedi bile geçemez. İnsanlar mecburen tek giriş yolu olan (ve her nasılsa çalışır vaziyetteki) asansörü kullanıyor. Asansörün önünde yüzlerce İstanbullu sıra bekliyor. Yani bırakın metro ile bir yerden bir yere gitmeyi, daha metronun kendisine ulaşmak bile saatler sürüyor.

İnsanlar da haklı olarak soruyor: Bu kuyrukta bekleyenler de mi A Haber muhabiri?

Anlayacağınız, İstanbul halkı her gün yeni bir rezalete uyanıyor. Beceriksizlik mi, kasıt mı, yolsuzluk mu, ilgisizlik mi artık her ne ise CHP bir türlü bu işleri toparlayamıyor, facianın boyutları her geçen gün büyüyor.

Trafik