Katar ABD’yi 5-0 yendi
Avrupa’nın kulüp düzeyindeki en büyük kupası UEFA Şampiyonlar Ligi Finali’nde ABD’li varlık yönetim şirketi Oaktree’nin sahibi olduğu İtalya’da bulunan İnter ile Katarlı Nasser Al-Khelaifi’nin sahibi olduğu Fransa’da bulunan PSG karşılaştı. İnter’in ilk 11’inde iki Fransız oyuna başladı. PSG’nin kaleci de İtalyan idi. Karşılaşmayı 5-0 PSG kazandı. Hangi ülke hangi ülkeyi yendi? PSG finale gelirken İtalyan Dunnarumma’nın muhteşem kurtarışları olmuştu. Şampiyon takımın kalesini İtalyan koruyorsa, kaybeden İtalya değildi. Karşılaşmayı kazanan para da kazanıyor. Dolayısıyla formanın rengi değil sermayenin rengi kazanıyor. Bence çok açık; Katar ABD’yi 5-0 yendi.
İtalyan ve Fransızlardan başka İnter’de Türk, İsviçreli, Hollandalı, Arjantinli, Alman, Ermeni, Arnavut, Polonyalı futbolcular forma giydi. Şampiyon PSG’de ise Faslı, Brezilyalı, Ekvatorlu, İspanyol, Gürcü ve 4 Portekizli forma giydi. PSG’de 4 de Fransız forma giydi: Maçın kahramanı babası Fildişi Kıyılı olan Doué, annesi Moritanyalı ve Senegalli babası Malili olan Dembélé, annesi Martinikli olan Zaire-Emery ve Kongolu bir ailenin çocuğu Mayalu… Batı emperyalizmi eskiden madenlerini çalardı, artık yeteneklerini çalıyor.
BU TAVRA HAYRAN KALDIM
Faslı Hakimi’nin attığı golden sonra eski takımına karşı sevinmemesi ve İnterli taraftarların Hakimi’yi alkışlaması bir başka güzel andı. Sahalarımızda eski takımına karşı attığı gollerden sonra daha hırslı davranan futbolcuları ve eski oyuncusuna karşı küfrü eksik etmeyen taraftarları görünce; Şampiyonlar Ligi gibi büyük bir finaldeki bu tavra hayran kaldım. Nitelik demek sadece sahadaki oyunla olmuyor.
UEFA Şampiyonlar Ligi Finalİ’ni Romen, Konferans Ligi finalini Bosnalı hakemler yönetti. Batı Avrupalı hakemlerin çoğu Doğu kökenli olurken; Avrupa’nın büyük finallerini Doğu Avrupalı hakemlerin yönetmesi; Doğuluların sahada daha iyi yönettiğinin kanıtıdır. Ancak; masada Batılılar yönettiği için adil oyunu göremiyoruz.
PSG’nin teknik direktörü Luis Enrique, ilk Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu 2015’te Barcelona ile kazanmıştı. Kupa kutlamalarında yanında kızı Xana da vardı. İkinci şampiyonluğunda sahada Xana yoktu, çünkü 9 yaşında kemik kanseri nedeniyle vefat etmişti. Tribünde Luis ve Xana’nın yine el ele tutuştuğu koreografi, sahada oynanan futboldan daha değerliydi. Şampiyonlar Ligi’nin kredi kartı sponsorunun sloganı “paha biçilmez”, hatta bu kart firması “priceless” sloganını ticari marka olarak tescil ettirdi. Dolayısıyla “paha biçilmez” kavramları da satın aldı. Ancak; Luis Enrique, dünyanın en değerli kupasının yanında, bir kızın hayatının paha biçilmez olduğunu gözyaşları ile hepimize gösterdi.
GÖNÜLLERDEKİ YERİ BU KADAR ÖZEL OLAMAZDI
Bir başka Şampiyonlar Ligi Finali de Ankara’da düzenlendi. Alves Kablo, oynadığı 5 karşılaşmada 43 gol atıp sadece 2 gol yiyerek şampiyon oldu. Bir müessese, takım kuracaksa ampute futbol gibi gençlik kulüplerinin mücadele etmediği branşlarda takımını kurmalı. Alves İnşaatı bu tercihinden dolayı kutlarım. Belki bir kadın voleybol takımı kursa daha fazla basında yer alabilirdi, ama gönüllerdeki yeri bu kadar özel olmazdı. Bugüne kadar düzenlenen 6 Ampute Futbol Şampiyonlar Ligi turnuvasının 5’ini Türk takımları kazandı. 2024’te İtalya’da Şampiyon Polonya temsilcisi Wisla Krakow olmuştu. Bu yıl , Alves Kablo finalde o Krakow’u 6-1 yendi. Adaleti sağladı. Geçtiğimiz sene; Şahinbey Belediyesi’nin 5 Ganalı futbolcusuna İtalya’nın vize vermemesi nedeniyle, eksik kadro ile mücadele etmiştik. Tüm spor dallarında Ganalı sporcuları devşirerek İtalyan’a dönüştüren İtalya’nın Türk takımındaki Ganalılara vize vermemesi, sportif başarı için yapılan bir sahtekarlıktır. Spor organizasyonlarında herhangi bir sporcuya vize verilmemesi durumunda; o organizasyonun ev sahibi ülkesinin değiştirilmesi bir kural olmalı. Batı emperyalizminin temsilcilerinin vize vermeyerek sağladığı bu küstah tavrı kabul eden uluslararası spor organizasyonlarının yöneticileri, emperyalistin tetikticisidir. tüm bu yöneticilerin emperyalizmin tetikçisi olduğunu gösterir. Sporcuyu ve sporu cezalandıran bu küstahlığa izin veren yöneticileri spor tarihi utançla anacaktır.Ampute futbolun paralimpik oyunlara dahil edilmesi ve kadın ampute milli takımının kurulmasını bekliyoruz.
DOSTLUK GÖRÜNTÜSÜ DAHA DEĞERLİ
Avrupa Jimnastik Şampiyonası’nda tüm aletlerde (all around) Adem Asil’in altın madalyası çok değerlidir. Ancak, paralel barda Yunan Petrounias ile ortak kazanılan altın madalya sonrası iki sporcunun verdiği dostluk görüntüleri daha değerlidir. TRT’nin Adem Asil’in barfiks mücadelesini 2 spor kanalında da yayımlamadan kesmesi ise başarılı jimnastik federasyonumuza karşı yapılan bir ayıptır. Adem Asil’in sonraki altın madalyasında kürsüde daha güçlü bir esas duruşla duracağını ümit ediyorum.
TRT’nin Litvanya ile oynadığımız kadın basketbol hazırlık karşılaşmasının ilk çeyreğinde Litvanya bayrağının yerine Letonya bayrağını kullanması, Muaythai Dünya Şampiyonası’nı çok amatör bir reji ile çekmesi ve devamlı bağlantı sorunları yaşaması ve sonra yayınlamaması, kadın futbolunda Avrupa Uluslar Ligi statüsünü eksiksiz aktaramaması ve voleybol tanıtımlarında ekranlarda “Uluslar Ligi” yazarken bunu “Milletler Ligi” olarak seslendirmesi gibi eksikleri gözümüze takılanlar oldu. Bu yaz; özellikle basketbol ve voleybolda birçok büyük organizasyonu ulusumuza aktaracak olan TRT; sporda çok değerli bir görevi yerine getiriyor. Umarım; Devlet kanalımız bu küçük talihsizlikleri tekrarlamaz.