Kürt iltica başvuruları askıya mı alınıyor?
Almanya’da Kürt adıyla sığınma başvurusu yapanların sayısında, hızla düşüş yaşanıyor ve iltica başvuruları büyük oranda reddediliyor.
Sınır dışı uygulamaların da olduğu ayrıca gelen haberler arasında.
Bu gelişme hangi sürecin sonucudur?
Nedeni AB’nin yeni iltica yasası mı, Almanya’nın tüm sınırlarında güvenliği arttırması mı, yoksa Türkiye’deki nesnel durumdan mı kaynaklanıyor?
Bu denklem içerisinde Öcalan’ın çağrısının etkili olup olmadığı, ayrıca değerlendirilebilir.
Bir bütün olarak süreci, gelişmeleri ve etkilerini ele almak lazım.
KÜRT İLTİCA BAŞVURULARI YÜZDE 90 AZALDI
1990’lardan bu yana Almanya’da Kürt adıyla iltica başvuru sayısı, zaman zaman zirveye ulaştı.
Yakın döneme kadar onbinlerce insan Türkiye’den ayrılarak Almanya’ya sığınıyordu. 2023 yılında yine büyük bir artış vardı. Deutsche Welle’nin (DW) paylaştığı verilerde, iltica edenlerin %80’den fazlasının Kürtlerden oluştuğu bildirilmişti.
‘Statista.com’un verilerine göre, 2023’de Türkiye’den gelen ilticacıların başvuru sayısı, 63000 civarındaydı. BAMF(göç ve mülteci dairesi) kaynaklarında, bu oranlar içerisinde son 10 yıldaki verilerin %90’nının, kendilerini Kürt olarak tanımlayan insanlardan oluştuğu belirtiliyor. 2025’in ilk aylarında ise sert bir düşüşün olduğu ortaya çıkıyor.
Türkiye’den Almanya’ya gelen iltica başvuru sayısı 6400’lere geriledi. Yani 2 yıl aradan sonra yüzde 90 oranında azalma var.
BAŞVURULAR NEDEN DÜŞÜYOR?
Peki iltica başvuruların düşüşü, neyin sonucu olabilir?
Almanya’da sıkılaşan göçmen politikalarıyla mı ilgili, sınırların daha sıkı kontrol edilmesi mi, yoksa dolaylı olarak Türkiye’deki ‘devlet ve toplumla bütünleşme’ çağrısıyla bir bağı olabilir mi?
İnsan hakları örgütü ‘Pro Asyl’in açıklamasına göre, artık Kürt ilticacıların başvuruları büyük oranda kabul edilmiyor.
Sivil toplum kuruluşu ‘Civaka Azad’ın yayınladığı bireysel örneklerde, Kürt ilticacıların sınır dışı edildiğini veya benzeri durumlarla karşı karşıya olduğunu paylaştı. ‘Mediendienst İntegration’ platformun verdiği bilgiye göre, bu yılın ilk altı ayında, 502 kişi Türkiye’ye sınır dışı edilmiş. Konuyla ilgili DW’nin 23 mayıs 2025 tarihli ‘Türkiye’ye sınır dışı edilenlerin sayısı iki kat arttı’ haberi, dikkat çekici.
ÖCALAN’IN ÇAĞRISIYLA İLGİSİ VAR MI?
Abdullah Öcalan’ın 25 Şubat 2025 çağrısı örgüt tarihinde bir dönüm noktasıdır.
DEM Parti aracılığıyla yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın odağında, “devlet ve toplumla bütünleşme amacıyla, silah bırakma ve PKK’nın fesh edilmesi” yer alıyor. Süreç daha sonra adım adım uygulanmaya başladı. Çağrıdan buyana sürecin yankıları, Avrupa ve Almanya’da da devam ediyor.
Önceki Başbakan Olaf Scholz’un açıklaması, “Öcalan’ın çağrısı silahlı mücadelenin nihayet aşılması ve Kürt sorununda kalıcı barışın sağlanması için, bir fırsat sunuyor” şeklindeydi. Ancak Alman devleti fesih kararına rağmen, PKK’yı hala terör örgütü olarak tanıyor ve yasaklıyor.
LİNKE (Sol Parti) partisi yasağın kaldırılmasını savunan bir tutum içerisindedir.
Die Grünen (Yeşiller) partisinin bazı vekilleri bu konuda bir yumuşama istiyor.
Diğer yandan Düsseldorf merkezli ‘İltica Haber’ sitesi, Öcalan’ın çağrısına atıfta bulunarak şu analizi paylaşıyor: “Böyle bir gelişme Kürt vatandaşları için ülkedeki güvenlik ortamını iyileştireceğinden, orta vadede Avrupa’ya yönelik iltica taleplerini azaltıcı etki yapabilir. Diğer yandan, çatışma ortamının sona ermesi halinde Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Türkiye’yi daha güvenli bir ülke olarak değerlendirme ihtimali artacak ve bu da yeni iltica başvurularının kabul edilme oranlarını düşürecektir.”
Bu bağlamda uzman danışman Oktay Özdemir, kendi you tube kanalından “Kürtler için iltica yolunun kapandığını” söylüyor. Özdemir açıklamasını, Almanya’nın Türkiye’deki yeni süreci yakından izlediğini ve buradaki Kürt vatandaşların iltica sürecini ona göre sonuçlandırabileceğine dayandırıyor. Alman Anayasası’nın 16A maddesi ‘siyasi nedenlerle zulüm gören kişiler’i kapsıyor ve iltica başvuruları genelde bu yasa çerçevesinde değerlendiriliyordu. Ancak Türkiye kökenli Kürtler için artık durum değişiyor. Kürt iltica başvuruları Alman Anayasası’nın 16A kapsamına alınmayacağı yönünde yorumlar var. Bundan böyle Almanya, AB’nin yeni ortak iltica yasası doğrultusunda hareket edecek.
AB’DEN YENİ İLTİCA YASASI
AB iltica başvurularını hızlandıran ‘Ortak Avrupa İltica Sistemi’ reform yasasını kabul etti. Başvuruların kimlik, parmak izi ve yüz tanıma gibi biometrik bilgileri dijital sisteme kayıt edilecek. Verilere tüm AB ülkeleri erişebilecek, böylece çift başvuruların önlenmesi hedefleniyor. İlticacıların önceki giriş-çıkışları, diğer ülkelerde yaptıkları başvurular ve kimlik bilgileri anlık olarak sistemde görüntülenebilecek. Kişisel biometrik bilgiler “EURODAC” sisteminde tutulacak.
Bu kapsamda sınırlarda hızlandırılmış iltica prosödürleri uygulanacak, AB ve Almanya’da Türkiye’nin ‘güvenli ülke’ kavramı kriterlere bağlanarak, başvuruların hızla reddedilmesini kolaylaştıran normlara dönüştürüleceği öngörülüyor.
ÖRGÜTÜN AVRUPA’DAKİ GELECEĞİ
Bir başka konu ise, Mayıs 2025’te fesh edilen örgütün AB ve Almanya’daki geleceği hakkındadır.
Abdullah Öcalan 14 Eylül günü Dortmund’da düzenlenen ‘Uluslararası Kürt Festivali’ne gönderdiği
mesajında özetle „Türkiyede’ki demokratik toplumun gelişimi için“ ülkeye dönün çağrısında bulundu.
PAKURD’lı İbrahim Halil Baran ise, Öcalan’ın Avrupa’daki örgüte başka bir çağrı daha yaptığını
söyledi. Baran’ın verdiği bilgiye göre, Öcalan bir liste hazırlamış ve Avrupa’da yıllardır çeşitli
kademelerde yöneticilik yapmış 550 isimin Türkiye’ye dönüşü, ayrıca Avrupa’daki tüm derneklerde
örgüt bayraklarının ve resimlerin indirilmesi, devamla derneklerin kapatılması, gençlik ve kadın
örgütünün kaldırılması isteniyormuş. Yeni dönemde kurulacak olan DCP’nin (Demokratik
Cumhuriyet Partisi) bürolarının açılması ayrıca öngörülüyormuş.
Önceki aylarda bir takım adımlar atılmıştı. Örneğin ilk pratik uygulama Almanya’da basılan ve diğer ülkelere dağıtılan, resmi gazetenin kapatılmasıydı. 47 yıl önce örgütün resmi organı olarak yayın hayatına başlayan “Serxwebun” gazetesi, Mayıs 2025’teki 521. sayısıyla birlikte faaliyetine son verdi.
Diğer bir gelişme de, Almanya’daki 30 yıldan fazladır devam eden PKK yasağının kaldırılma talebiyle ilgilidir. Berlin İdare Mahkemesi’ne taşınan davaya istinaden, Avukat Lukas Theune’nin açıklaması özetle şöyle: ‘Artık yasağın kaldırılmasının zamanı gelmiştir, böylece barış süreci desteklenebilir.
Diğer bir konuda, fesh edilen PKK’nın Avrupa ve diğer ülkelerde bulunan parasıdır. Araştırmacı yazar Abdurrahim Semavi’nin 21 Mayıs’ta KRT TV’de yaptığı açıklamada, “Abdullah Öcalan’nın bu parayı Türk ekonomisine katkı olarak sağlamak ve bir kısmını da, şehit asker ve polis aileleri için kurulacak bir vakfa bağışlanabileceği“ yönünde, istekli olduğunu aktardı.