Yandex
13 Mayıs 2025 Salı
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Orta Asya, oltaya düşmemeli - I

Halil Özsaraç

Halil Özsaraç

Gazete Yazarı

A+ A-

G20’nin 2018’de hazırlattığı “Global Infrastructure Outlook” adlı rapora göre; 2016-2040 arasında dünyanın, 94 trilyon dolar harcayarak altyapısını yenilemekten başka çaresi bulunmamaktadır. 24 yılda tüm altyapıyı yenilemek için gereksinim duyulan bu devasa meblağın, 51 trilyon dolarlık bölümü ise yalnızca Asya’ya ait olacaktır. Aynı rapora göre, mevcut altyapı yenileme hızıyla, 94 trilyon dolarlık harcama zorunluluğunun, 15 trilyon dolarlık kısmı karşılanamamaktadır. Bu açığın, sürdürülebilir kalkınma hedeflerindeki olası artışlarla birlikte 18,4 trilyon dolara ulaşacağı düşünülmektedir. Beklenen açığın 6,1 trilyon dolarlık kısmı ise, Asya’nındır. Bu 24 yıllık dönem için, Çin, Japonya, Güney Kore ve Singapur gibi yüksek gelirli Asya devletleri, altyapı harcamaları için açık vermeyecek; lâkin altyapı yenileme hızları, oldukça düşük olan, örneğin;

- Hindistan, 526 milyar dolar,

- Türkiye, 405 milyar dolar,

- Bangladeş, 192 milyar dolar,

- Pakistan, 124 milyar dolar,

- Diğer Asya devletleri ise toplamda 4,85 trilyon dolar açıklarını karşılamak için finans desteği aramak zorunda kalacaklardır.

Anlayacağınız, altyapılarını yenilemek için yüklüce mali desteğe ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkelerin, özellikle de gelişmekte olan Asya ülkelerinin, “finans gücü yüksek kutup”ların ilgi odağına dönüşmemesi olanaksızdır. “Finans gücü yüksek kutup” dediklerim, ABD başta olmak üzere G7’den ve Çin’den başkası değildir. Batı emperyalizmi, altyapı gereksinimleri üzerinden Doğu’yu sömürmenin, yani her zaman yaptığı gibi küçük yemler ile büyük balık avlamanın peşinde iken, 2013’ün sonunda, Çin’in erken ve öngörülü hamlesiyle karşılaştı. Batı’nın ticaret yolları tekelini kırmaya çalışan Çin; 40 yıl için 6 trilyon dolar bütçeli, meşhur “Kuşak ve Yol Girişimi (BRI)” Projesi’ni başlattı. Böylece, Batı’nın “altyapı finansmanı” üzerinden Doğu’yu sömürü hesapları, tümden çökmüş oldu.

KUŞAK VE YOL GİRİŞİMİ’Nİ ENGELLEME ÇABALARI

2013-2019 yılları, Batı’nın pusuya yatarak “Kuşak ve Yol Girişimi”nin açıklarını yakalamaya çalıştığı ve aynı coğrafyalar üzerinde “önleyici ve almaşık (alternatif) projeler” için hazırlık yaptığı bir dönem oldu. Batı, ilk malzemesini 2017’de buldu: “Kuşak ve Yol Girişimi” kapsamında, Çin’den yatırım amaçlı borç alan Sri Lanka, ödeme güçlüğüne düşünce, borcuna karşılık olarak Hambantota Limanı’nı Çinli bir şirkete 99 yıllığına kiraladı. Doğu’nun gelişmekte olan ülkelerini “Kuşak ve Yol Girişimi”nden soğutmayı hedefleyen Batı emperyalizmi, bu fırsatı iyi değerlendirerek -sanki kendisi çok masummuş gibi- “Çin’in borç tuzağı” konulu bir propagandayı Doğu’ya pompalamaya başladı.

“Çin’in borç tuzağı” propagandasının rüzgârını arkasına alan ABD; Japonya ve Avustralya ile birlikte, 2019’un sonlarında, 60 milyar dolar bütçeli “Mavi Nokta Ağı (Blue Dot Network) Girişimi” adlı bir projeyi devreye soktu. Bu emperyalist proje, “Kuşak ve Yol Girişimi”nin birer parçası olmaya çalışan Asya’nın “kıyı” devletlerine; ulaşım, enerji hatları, telekomünikasyon ve liman kurulumlarını içeren altyapı projelerinde standardizasyon ve sertifikasyon sistemini dayattı. “Mavi Nokta Ağı Girişimi”ni daha güçlü kılmak isteyen ABD, 2020’de, G7’nin diğer ülkelerini de katkı vermeye çağırdı. G7’den İngiltere, 2023’e kadar epeyce düşündükten sonra, “Mavi Nokta Ağı Girişimi”ne katılmaya karar verdi. Fakat, Almanya, Fransa ve İtalya; Asya-Pasifik’teki ABD-Çin rekabetinin sertleşmesinin Avrupa ticaretini olumsuz etkileyeceğini düşündü ve ABD’nin Çin ile rekabet alanı olan Güney Asya limanları altyapılarına ABD yararına para akıtmaktan kaçındı.

“Mavi Nokta Ağı Girişimi” ile Asya’nın üretim gücünü, ticaret limanları üzerinden kontrol etmeye çalışmak; ABD için yeterli değildi. Bu nedenle ABD, Asya kıtasının kıyı hinterlandındaki kara ulaştırma yollarını da yine altyapı finansmanı üzerinden ele geçirmeyi amaçlayan başka bir proje daha üretti. 2021 ortalarında ortaya çıkan “Daha İyi Bir Dünyayı Yeniden İnşa Et (B3W) Girişimi” adındaki bu “pek havalı” ABD projesinin en kritik hedefi, tabii ki, Orta Asya’dan geçen ve Hazar üzerinden Karadeniz’e bağlanan “Asya kara ulaştırma koridoru”ndan başka bir yer değildi.

NATO’nun çekilmesiyle 2015-2021 arasında, Afganistan işgalinde yalnızlığa düşen ABD; Afganistan’ın kuzeyindeki Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan ile yakınlaşmış ve bakan seviyesinde düzenli görüşmeler yapan “C5+1 Platformu” adında diplomatik bir sekreterya kurmuş idi. 2019-2021 döneminde yapılan bir seri “C5+1” toplantısında ABD, Orta Asya’nın enerji, demir yolu, kara yolu ve iletişim altyapı projelerine finans yardımı teklif etti; hatta teklifinin cazibesini artırmak için de, kurumuş Aral Gölü’nü doğaya geri kazandırma çalışmalarına maddi ve bilimsel destekten başka, turizmden iklime kadar çeşitli konularda teknolojik ve inovatif destek sözleri bile verdi. Orta Asya devletleri, ABD teklifine tav olmak üzereyken, 2021’in Ağustos ayında, Taliban, işgalci ABD’ye karşı büyük zaferini kazandı. Eylül 2021’de Afganistan’da tek bir Amerikan askerinin bile kalmamış olduğunu gören Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; “C5+1” toplantılarında ABD ile yaptığı Asya kara ticaret yolları altyapı finansman desteği görüşmelerini ağırdan aldı.

2022’DE ORTA ASYA’DA BAŞLAYAN AB-ABD REKABETİ

Orta Asya’nın ABD ile anlaşmaktan kaçındığını fark eden Avrupa, bu fırsatı kaçırmadı. Avrupa Birliği; hem Çin’in “Kuşak ve Yol” hem de ABD’nin “Daha İyi Bir Dünyayı Yeniden İnşa Et” Girişimlerine rakip olarak 300 milyar avro bütçeli “Küresel Ağ Geçidi (Global Gateway)” Projesi’ni 2021’in sonunda ilan ediverdi. ABD’den ayrı düşmüş bir AB’nin, Asya deniz ticaret yolları üzerinde, ABD ve Çin ile rekabet etmesi olanaksızdı; ama Asya’nın ortasındaki kara ticaret yolları için pekâlâ rekabet şansı vardı. 2022’den itibaren Orta Asya ile Avrupa Birliği, bir seri görüşme yaptı. ABD ve AB’den sonra Türkiye’de de benzer projeler konuşulmaya başlandı. Hatırlarsanız; 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde CHP de, Amerikalı danışmanlarının aklına uyarak Çin/ABD/AB projelerine rakip, “Türk Yolu” adlı 300 milyar dolarlık bir projeyi -İngiltere’den finansman bulma iddiası ile- seçim propagandası olarak Türk kamuoyuna sunmuştu. Kendi altyapısı için bile 405 milyar dolarlık ilave finansmana gereksinim duyan bir ülkenin uluslararası dev altyapı yatırımları yapması gerçekçi görünmese de, Türk seçmenine sunulan hayalî bir Orta Asya altyapı projesi, CHP’ye bir miktar oy kazandırmıştı.

Buraya kadar özetlemem gerekirse; yukarıdaki Çin, ABD ve AB projelerinin üçü de “Doğu Dünyası’nın kıyı ve iç bölge bağlantı yolları üzerinde kalıcı tekel oluşturma” karşılığında, düşük ve orta gelirli ülkelerin kendi ekonomik güçleri ile baş edemeyecekleri büyük ölçekli ulaştırma, enerji ve haberleşme altyapılarına finans sağlama projeleridir. Tek cümleyle ifade etmem gerekirse; Çin, ABD ve AB, Afrika’dan Çin’e uzanan “iç bölge”lere erişim yolları üzerinde “tek” hak sahibi olmak için birbirleriyle rekabete girmiş durumdadırlar. “Yüksek standartlı dış yardım savaşları” şeklinde adlandırılabilecek bu rekabetin tarafları, “ticaret yollarının mutlak efendisi olma”yı kovalarken, projelerini “iklim, çevre ve sağlık güvenliği”, “dijital teknoloji transferi”, hatta “cinsiyet eşitsizliği ile mücadele” sosları ile de donatarak pazarlamaktadırlar.

Bu kritik rekabet ortamında, Orta Asya kara ticaret yolunun “mutlak efendiliği”ne soyunan Avrupa Birliği, 2022’de açtığı ilk perdeyi 4 Nisan 2025’te Orta Asya devletlerini “stratejik ortak” ilan ettiği Semerkant Zirvesi ile devam ettirdi. Orta Asya’ya yönelik 12 milyar avroluk bir yatırım paketinin kabul edildiği açıklanan Semerkant Zirvesi sonuç raporunda, AB’nin “Küresel Ağ Geçidi” yeminden başka, dikkatleri çeken başka şeyler daha vardı:

Türk Devletleri Teşkilatı’nın üç üyesinin son birkaç ayda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne büyükelçi ataması yaparken; beş devletli Türk Devletleri Teşkilatı’ndan üç üyenin ve bir gözlemcinin diğer “gözlemci üye” KKTC’yi “yok sayan” cümlenin altına imza atmış olması…

Dikkat; Orta Asya’nın KKTC’ye yüz vermemesinin sebepleri var; ama “kötü” sonuçları da olacaktır… Bunlar ve “kötü” sonuçlardan kurtulmanın yolları; haftaya bu köşede...

Orta Asya Kuşak ve Yol Girişimi