Yandex
26 Mart 2025 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Özel kütüphaneler

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Üniversite ve kütüphanelere ilişkin sayısal verilere bakıldığında birçok ülkeden daha iyi konumda olduğumuz gözlenmektedir. Ancak bu iyi oluşun sırrı nitelikte değil de nicel oluşta karşımıza çıkmaktadır. Geçtiğimiz aylarda üniversitelerin içerdikleri kütüphanelere ilişkin bir araştırma yayınlandığında çoğu üniversite kitaplığının sıradan bir kişisel kitaplıklar düzeyinde bile olmadığı ortaya çıkmıştı. Çoğunun -özel ve devlet üniversiteleri ayırımı yapmadan- hem sayısal hem de nitelik olarak çok düşük -hatta acınacak- bir durumda- kitaplara sahip oldukları görülmüştü.

Üniversiteler dışında çoğunlukla yerel yönetimlerin katkılarıyla açılan kütüphaneler de benzer bir durumu yansıtmaktadır. Kütüphane adı altında açılan bu gösterişli mekanlar kütüphane işlevini üstlenmekten daha çok öğrencilere yönelik seminer mekanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu halleriyle öğrencilerin sıcak bir ortamda ders çalışmaları için ideal, ancak kütüphane olarak oldukça yetersiz ve de işlevsiz yerlerdir. Elbette ki bu tür yerlere de büyük bir gereksinim vardır, ancak kitaplık adı ve konseptinde değil daha çok seminer mekanları konseptinde olmalıdırlar.

Kütüphaneler üzerinde ısrarla durmamızın tek nedeni ise elbette ki bunların seminer mekanları olarak kullanılması değil, aksine bu tür farklı kullanımların ortaya çıkardığı sakıncalardır. Çünkü bugün kütüphane diye açılan yerlerin büyük bir çoğunluğu ne kütüphane ne de seminer mekânı olarak öne çıkabiliyorlar. Yani her iki mekânın da sahip olması gereken özellikleri içermiyorlar. Ne o oluyorlar ne de öteki. Bir çeşit bize özgü melez yerler.

Esas üzerinde durmayı amaçladığımız konu ise sayısal olarak onca kütüphaneye sahip olmamıza karşılık özel kütüphanelere sahip olmayışımızdır. Gerçekten de ülkemizde özellikle de kültür-sanat alanına ilişkin özel kütüphanelerimiz yok denecek kadar az sayıdadır. Özel, tek bir alana yönelik bilgi, belge kitap vs. içeren ihtisas kütüphanelerin olmayışının en önemli nedenlerinden biri de bu tür kütüphanelerin oluşmasının zahmetli ve pahalı oluşlarıdır. Bunun için yapılmaları pek söz konusu olmaz.

Bir diğer acı gerçek ise birçok konuda (tiyatro, sinema, müzik, mimari, yontu, ephemera, arkeolji vs) çalışma yapacakların bizde bulamadıkları bize ait her bir şeyi dışarıdaki bizde olmayan yerlerde bulabilmeleridir. Bu konularda Türkiye’nin hiçbir yerinde bulamadığımız-ulaşamadığımız bu konulardaki bize ait olan bilgi-belgeyi dışarıdaki üniversite, özel koleksiyon, arşiv ve kütüphanelerde bulup ulaşabilmemizdir. Üstelik hiçbir zahmete katlanmadan tuşlara basılarak yapılan küçük bir gezintiyle.

Daha önce de yazmıştım. Bir kez daha yinelemekte sakınca görmüyorum. Tiyatromuzun geçmişiyle en nadide belgeler Japonya’da, Osmanlı dönemine ait bizim sanatçılarımızın çektiği fotoğraflar Fransa ve ABD’de, taş plak koleksiyonlarımız Belçika, arkeolojiyle ilgili literatür ise başta Almanya olmak üzere birçok ülkede.

Örneğin, birçok üniversitemizde sinema, fotoğraf, tiyatro ya da arkeolojiyle ilgili olarak onlarca bölüm var. Ancak bu bölümde okuyan öğrencilerin eğitim gördüğü alanların hiç birisine ilişkin bir ihtisas kütüphanesi, ya da araştırmaya yönelik bir bilgi belge merkezleri yok. Açıkçası bu konularda ön lisans, doktora tezi ya da bir araştırma yapacakların yararlanabilecekleri bir kütüphane ya merkeze sahip değiliz. Dahası bu konularla ilgili arşivlerin bir kısmını ise tek tek kapatarak, kayyum atayarak, ya da el koyup işlevlerini değiştirerek yok edip bitirdik.

Kısacası bina, sayı ve alan olarak kütüphanelerimiz gerçekten Batı standartlarında. Ve bir kısmı genel kütüphane olarak da mükemmel. Ama ihtisas kütüphanelerimiz ise hiç yok denecek düzeyde. Örneğin bir süreli yayınlar kütüphanesine bile sahip değiliz. Gazete arşivlerimiz ise dört bir yanda, dağınık ve de birçoğu eksik vs.

Sonuç olarak kütüphaneler seminer mekanları değildir, seminer mekanları da kütüphane… Rafları bir merkezden gelen depo kitaplarıyla doldurulmuş , mimari açıdan mükemmel kütüphane adı taşıyan mekanların hiç biri ihtisas kütüphanelerinin yerini tutmadığı gibi onların oluşturduğu boşluğu da dolduramaz.

kütüphane Kitap Kültür Sanat